Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Bursa ve bürokrasi

Rahmetli Turgut Özal, bundan 32 yıl önce Başbakanlık koltuğuna oturduğunda, "Türkiye'nin baş sorunu bürokrasi" diyordu.
Tepesinde durduğu bürokrasiyi eleştirmekle de kalmıyor, anlayış reformu mahiyetinde yığınca yeni yasa çıkartıyordu.
Bürokrasinin devlet çarkını yavaşlatan hantallığını aşabilmesi, karar süreçlerini hızlandırabilmesi için yıllarını verdi. Aslında bir yere kadar da gelindi. Fakat "benim memurum işini bilir" sözleri, bürokrasinin azaltılması yönünde yaptığı reformları gölgede bıraktı.
Kayıp yıllar dediğimiz 1990'larda, "işini bilen memurlar" ile en tepedekilerin "aile fotoğrafına girebilenler" koalisyonları sayesinde etik kirliliğin dibini bulmuştuk. Bürokrasi, yalnızca kamuda değil, belli ölçeğe ulaşmış her kurumda kaçınılmaz bir olgu. Eğer yönettiğiniz kişilerin sayısı, devletteki gibi 3.5 milyonu aşıyorsa, yönetim kademelerinin varlığı kaçınılmaz oluyor.
Veya artık orta ölçekli bir firma olduysanız, şikâyet ettiğiniz bürokrasiyi "ister istemez" siz de kendi ellerinizle inşa ediyorsunuz demektir.
Sadece Türkiye'de değil aynı zamanda kentlerin işleyişini etkilediğinden Bursa'da da bürokrasinin "iş yapma tarzı ve sürati" mercek altında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakan olduğu dönemlerde Türkiye'nin önündeki engelin bürokratik oligarşi olduğunu vurguluyordu; "bunu aştığımız gün, bu milleti tutana aşk olsun."
Bürokrasiye eklediği oligarşi kelimesi ise azınlığın çoğunluğu yönetmesi eleştirisini de taşıyor.
30 yıl öncesinde temeli atılıp bitirilemeyen tesisler, bürokrasinin fren etkisi kaldırıldığında, ortalama "5,5 ayda" bitebiliyor misal... Peki, bürokrasi bunu neden yapıyor? Bu soruya getirilen en yaygın cevap: "Bürokrasi, gücünü kaybetmemek için" icraatı ya engelliyor veya tahrip ediyor. Güç kaybetmemek için... Aslında sorunun temeli burada yatıyor. Bürokrasinin elindeki gücün, nasıl kontrol edileceği, bu gücün kendisinden daha önemli hale gelmiştir. Güç kirlenmesi dediğimiz bu olgu bugün her büyük kurumun sorunudur ve getirilen çözümler arasında "mucizevi" olanı yoktur.
Güçten yana sorunu olan her ülke, kendi bürokrasisini daha verimli hale getirirken, kendilerine has çözümler üretmiştir. Bu işin, düzenlemeleri değiştirmek, devletin gücünü azaltmak veya yeni yasalar koymakla da bir ilgisi bulunmamaktadır. Değer yaratmayan tüm iş süreçlerini yeniden tanımlayıp, buna uygun yeni bir bürokrasi yaratılamayacağına göre, yöntemlerimizi gözden geçirme zamanımız gelmiş demektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA