La Boheme'in ülkemize gelecek olması aylar öncesinden büyük yankı yaratmıştı. Mayıs ayında satışa çıkan biletlerin önemli bir kısmı daha ilk günlerde tükenmişti. Geçen hafta opera başladı ama gidenlerin bir kısmı hayal kırıklığına uğradı. Sahnede gerçek Royal Opera House'un orkestrası ve korosu yoktu. Onların yerine Türk orkestra ve koro yer almıştı. Bunun üzerine tartışmalar ve eleştiriler başladı. Yapımcılar bütçeyi kısmak için mi Türk sanatçılarla çalışmıştı? Hatta Genç Koro Sanatçıları, sosyal medya hesaplarında amatörlerle çalıştıkları için yapımcıları deyim yerindeyse yaylım ateşine tuttu.
BÜTÇE 900 BİN DOLAR
Yapımcı taraf yani Zorlu PSM, Türk sanatçılarla çalıştığını saklamıyor. Zira orijinal orkestrayı getirmenin ekonomik açıdan çok da mümkün olmadığına dikkat çekiyorlar. Çünkü orijinal orkestranın uçak ve konaklama hariç bir ülkeden başka bir ülkeye gelme maliyeti 4.5 milyon pound. Buna diğer ekstralar da eklenince rakam 5.5 milyon pounda çıkıyor. Yine de masraflardan kaçınmadıklarını hatta operayı para kazanmak amaçlı değil en az zararla kapayarak Türk seyircisiyle buluşturmayı hedeflediklerini anlatıyorlar. Bunun için Royal Opera House'tan yedi TIR malzeme, dört başrol oyuncusu ve üç yan rol oyuncusu getirtmişler. Kullanılan kostümler orijinal. Yapımcılar bu opera için 900 bin dolar bütçe ayırdıklarını söylüyorlar. Operayla ilgili en büyük eleştirilerden biri de Boğaziçi Caz Korosu'na gelmişti. Birçok kişiye göre amatörlerden oluşan bu topluluk nasıl olur da La Boheme'de yer alırdı. Koronun şefi Masis Aram Gözbek, verdiği bir röportajda koronun amatörlerden oluştuğunu doğruladı. Ama amatörlerin başarılı olmadığı görüşüne şu sözleriyle karşı çıktı: "Amatör bir grup, dünyanın en kaliteli işini çıkartabilirken, profesyonel bir ekip, çok kötü bir iş ortaya koyabilir."
YERLİ SANATÇILARA FIRSAT DOĞUYOR
Ray Cullom, Zorlu PSM Genel Müdürü:
"Hedefimiz muhteşem operaları uygun fiyata İstanbullu sanatseverlerin ayağına getirmekti. Ve bunu başardık. La Boheme bu hafta Metropolitan Operası'nda oynuyor ve bilet fiyatları 800 TL'ye kadar çıkıyor. Londra'daki Royal Opera House'ta ise en yüksek bilet fiyatı 420 TL. İstanbul'da ise en düşük bilet 20, en yüksek bilet 350 lira. Yerli koro ve orkestra kullanımına gelince, Royal Opera House, diğer dev operalar gibi bir ülkeye gittiğinde o ülkenin lokal müzisyenlerine yer veriyor. Bu sayede hem o sanatçılara dünyaca ünlü bir operada yer alma fırsatı sağlanıyor hem de lojistik ve ekonomik açıdan işler kolaylaşıyor. Orkestra ve koroda performans gösterenlerin sayısı 200 kişiye kadar çıkıyor. Tüm bu masrafı karşılamanın imkanı yok. Aksi takdirde biletlerin 1000 TL'den satılması gerekir. Eleştiriler performansı etkilemedi ama sıkı çalışan ve müthiş bir bağlılık gösteren müzisyenler adına üzüldüm."
La Boheme hakkında...
Türkiye'de toplam dört gün gösterildi ve yaklaşık olarak 7 bin 500 bilet satıldı.
Sahnede 450 kişi performans gösterdi ve hepsi ücretli sanatçılardı.
Bilet fiyatları 20-350 TL arasında değişti.
Mimi karakterini İsveç ve İtalya'da da olduğu gibi dünyaca ünlü soprano Simge Büyükedes seslendirdi.
Bu yıl 40. yılını dolduran opera İstanbul'un ardından Royal Opera House'a geri dönecek ve bu yıl final yaparak sahnelere veda edecek.
Operanın İngiltere'de sahnelendiği salon toplam 1600 kişilik ve bilet fiyatları 15-250 pound arasında değişiyor.
Havalı görünmek için sanat
Sanatçılar sanattan kazandıklarıyla sanata yatırım yapmaya başladı. Bunun birçok örneği var. Örneğin Cem Yılmaz'ın müzayedelere katılıp Fikret Mualla, Neşet Günal, Abidin Dino eserleri aldığını biliyoruz. Ya da Bekir Aksoy'un sıkı bir koleksiyoner olduğunu. Ata Demirer, Kenan İmirzalioğlu, Kenan Doğulu-Beren Saat... Sanata ilgi duyan isimleri say say bitmiyor. Geçen hafta bu isimlere Şahan Gökbakar da eklendi. Beyaz Müzayede tarafından gerçekleşen müzayedeye Gökbakar bir grup arkadaşıyla birlikte geldi. Bizzat kendi bayrak kaldırmadı ama sonuna kadar müzayedeyi izledi, satış rakamlarını kataloğa not aldı. Sanata yatırım yapan günümüzde havalı görünüyor. Kim bilir belki sevdiği için belki de 'havalı' görünmek için gelmişti. Zaten çıkışta da bol bol fotoğraf çektirdi. Keşke ağzında cak cak çiğnediği sakızı da olmasaydı...
Şehirden havadisler
Taksim'deki Gezi Oteli'nin giriş katında hizmet veren Fiamma'nın hızlı yükselişi devam ediyor. Son günlerde davet edildiğim tüm doğum günü partileri burada yapılıyor. Ali Ağaoğlu da sevgilisi Sofia'nın doğum günü partisini burada yapmıştı.
Etiler hareketlenmeye devam ediyor. Son olarak Bebek Yokuşu'nda Da Mario'nun hemen ilerisine ses sistemi Akusta'dan tanıdığımız Cem Orkut, La Scarpetta isimli bir mekan açtı. Bu akşam için rezervasyonlar günler öncesinden dolmuş hatta uzun da bir bekleme listesi oluşmuş. Üzerine stracciatella konarak servis edilen pizzası çok başarılı. Bu arada birçok tanıdık simaya öğlen ve akşam burada rastlamak mümkün.