Herhalde dünyadaki en büyük güç kardeşinden aldığın güçtür. Bu yüzden özellikle şov dünyasında kardeş dayanışmasını çok görüyoruz. Son derece kaygan zeminde kardeşlik büyük avantaja dönüşüyor. Açıkgöz kardeşler de müzik ve moda dünyasında her geçen gün daha da güçleniyor. 1984 doğumlu Hülya bir yandan menajerlik bir yandan da klip çekimleriyle uğraşıyor. 1985 doğumlu Hadise ise küçük yaşından itibaren müziğin içinde. Hadise'nin altı yıldır stil danışmanlığını yapan kendisinden üç yaş küçük kardeşi Derya ise son düzenlenen Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul'da kendi ismiyle ilk koleksiyonunu tanıttı. Maskülen ve seksi bir tarzı olan kıyafetleri çok beğenildi. Ancak tabii ki "Hadise'nin kardeşi olduğu için kapılar ona açık bunun avantajını kullanıyor" diyenler de çıktı. Derya tam bir Avrupalı genç kız. Belçika'da üniversitede pazarlama eğitimini tamamladıktan sonra Hollanda'da moda ve stil danışmanlığı üzerine eğitim görmüş. Dört lisan biliyor. Kahve içip sohbet ederken bir yandan modadan bir yandan da üç kız kardeş olarak ilişkilerinden bahsettik. Gelecek ay erkek kardeşlerinin Belçika'daki düğünü için son derece heyecanlı olan Açıkgöz samimi bir şekilde tüm sorularımızı yanıtladı.
HÜLYA İLE DAHA İYİYDİM
- Uzun zamandır hep ön planda Hadise vardı, şimdi Hülya Hanım ve siz de daha çok göz önünde yer almaya başladınız. Ancak bu kadar yakın çalışmak üç kız kardeş için zor değil mi, zorlanmıyor musunuz?
- Çok keyifli. Ama tabii ki en başta işin iş olduğunu kabul etmeniz lazım. Hülya benim ve Hadise'nin menajeri. Ben Hadise'nin stil danışmanıyım. Yani çok içiçe iş hayatımız. Bunu tam bir profesyonellik içinde yapmadığınız zaman sonuç kesinlikle hüsran olur. Ama temelde insan en çok kardeşine güvenir ve ona sırtını yaslayabilir diye düşünüyorum. O yüzden çalışma hayatlarımızın bir arada gelişmesinden memnunum. -
Benziyor mu kişilikleriniz?
- Hülya ile daha iyi iletişim kuruyorum. Çocukluğumuzda da bu böyleydi. Yıllar içinde de Hadise ile de daha iyi anlaşmaya ve iletişim kurmaya başladık. Çocukken en çok Hadise ile kavga ederdik. Sanırım son beş senedir çok iyiyiz onunla da... Hülya tam bir başak burcu. Bizim işlerimizi ve maddi işlerimizi o yönetiyor. Bir aile şirketi gibiyiz ve bizim kazançlarımızı dengeleyen, paylaştıran hep o oluyor.
HER ANIMIZ BİRLİKTE
-Peki iş hayatında sürekli yüzünü gördüğümüz insanları sonrasında pek de görmek istemeyiz. Başka insanlarla sosyalleşmek isteriz... Sizin için de böyle mi?
-Aksine bizim neredeyse her anımız bir arada. Hafta sonlarımız da hep beraber geçiyor. Bir whattsup grubumuz var sisters isminde sürekli oradan haberleşiyoruz. İş için ayrı, özel hayatımız için ayrı gruplardan konuşuyoruz. Her şeyi ayırıyoruz ve bu şekilde sağlıklı bir şekilde iletişimimiz sürüyor. Birbirimize çok büyük saygımız var. Her birimiz işlerimizde iyiyiz, eğitimini aldığımız işleri yapıyoruz. Güvenimiz de sonsuz.
- Nasıl oldu da Açıkgöz kızları Türkiye'de bir hayat kurdu? Hepiniz birlikte mi geldiniz Türkiye'ye?
- Hadise Idool 2003'e katıldı ve çok dikkat çekti. 2005 yılında yaptığı albüm Avrupa'da olduğu kadar Türkiye'de de beğeni topladı. Ve sonrasında müzik kariyerine Türkiye'de devam etme kararı aldı. Ben o zamanlar üniversite eğitimi alıyordum. Hadise birkaç sene sonra Hülya'ya "Türkiye'ye gel ve benimle çalış" dedi. İkisi birkaç sene birlikte çalıştılar. Ben moda eğitimi almak için Amsterdam'a geçtim. Eğitimimi tamamladıktan sonra Hülya da bana "Hadi sen de gel İstanbul'a gel" dedi. Ben de yaklaşık altı yıldır İstanbul'dayım. İlk bir-iki sene git-gel yaptım sonra da tamamen buraya yerleştim.
- Belçika'da doğmuş üç kardeş zorlandı mı Türkiye'de?
-Ben aralarındaki en şanslıyım bence. Buraya geldiğimde zaten iki ablam İstanbul'da bir düzen oturtmuştu. En büyük zorluğu Hadise yaşadı. Sonuçta Anvers'teki yaşamımızdan çok daha farklı bir yaşama adım attık burada. Orada her şey daha sakin ve düzenli. Yapacağınız şeyler, vakit geçireceğiniz yerler çok belirli. Burada daha hızlı ve değişken koşullarla başa çıkmanız gerekiyor. Bir de medyanın önünde bir şeyler yapıyor olmanın ekstra zorlukları oluyor. Ama şöyle bir bakınca Kardashian kardeşler gibiyiz. Hadise Kim Kardashian, ben Kendall Jenner, Hülya da Kourtney Kardashian...
- Belçika ve Hollanda'nın ardından Türkiye genç bir kızı zorlamadı mı?
-Asla. Ben bir Türk kızıyım. İstanbul'a ilk kez 20 yaşında geldim. Ancak ilk kez İstanbul'a geldiğim anda da "Ben burada yaşamalıyım" dedim. Burada yaşıyor ve burada çalışıyor olmaktan mutluyum çok. Ablalarım da mutlu.
FLÖRT KONUŞURUZ
- Üç kardeş en çok ne yapmayı seviyorsunuz?
- Kesinlikle birimizden birinin evinde olmayı çok seviyoruz. Eve yemek siparişi veriyoruz. Ve korku filmi dışında bir film seçip izleriz. En çok romantik komedileri izliyoruz. Kendi aramızda evde zaman geçirirken hepimiz jean ve t-shirt giyiyoruz. Sanırım en çok da moda üzerine konuşuyoruz. Kız kıza tabii biraz dedikodu yapıyoruz. Üçümüz de bekarız. Tabii ki flörtler ve buluşmalar çok konuşuluyor. Artık biri olsun diyorum ama daha kısmet değil demek ki.
- Ablalarınız size tavsiyelerde bulunuyor mu?
-Ay hem de çok. Herkesle her yere gitme diyorlar. Mekanlara dikkat et diyorlar. Evini açma kimseye diyorlar. Dikkat et diyorlar.
- Hafta sonlarınız nasıl geçiyor peki?
-Erkenden kalkıp yürüyüş yapıyoruz hepimizin programı uygunsa. Sahilde ya da Belgrad Ormanı'nda... Sonra ya evde ya da sevdiğimiz kafelerden birinde kahvaltı ediyoruz. Sonra işlerimizi halledip genelde akşam yine buluşuyoruz.
Ablalarımla yapılan kıyaslamaları okumam
- Sizi Hadise'nin stil danışmanı olarak tanıdık. Cosmopolitan dergisi için de okuyuculara stil tavsiyelerinde bulunduğunuz uzun soluklu bir projeniz olmuştu...
- 1.5 sene sürdü Cosmopolitan ile olan projem. İnsanların stillerini değiştirmek, onlara yeni bakış açıları vermek çok heyecan verici. Ancak yaklaşık beş ay önce projeyi bitirdik. Artık bir tasarımcı olarak adım atmam gerekiyordu. Benim esas hayalim, kalbimden geçen de buydu. Eğitimini aldığım bu işi yapabilmek için yoğun bir sürece girdim.
- Peki bir stil danışmanı olarak siz nasıl giyinirsiniz?
-Tabii ki yerine göre. Evde çok rahat olurum. Ancak dışarı çıkıyorsam tabii ki özen gösteririm. Her zaman topuklu ayakkabı giymeyi tercih etmem belki ama hep şık olurum.
- 34 bedensiniz. Cidden manken gibi bir fiziğiniz var. Nedir peki sizin stiliniz?
-Ben sade ve maskülen giyinen biriyim. Büyük çantalar kullanmayı tercih ederim. Topuklu ayakkabıda bile rahatlık benim için ön plandadır. Gianvito Rossi, Chloe'nin ayakkabılarını çok severim. Alışveriş için yurt dışını tercih ediyorum. Çünkü buradaki markaların satın almacılarının benzer ve risksiz parçalar seçtiklerini görüyorum. Özellikle Belçika'da çok güzel alışveriş noktalarım var. Burada olmayan pek çok güzel parçayı oradan alabiliyorum.
-Instagram'da da çok takip ediliyorsunuz. Çok fazla övgü var size...
- Çok tatlılar. Bayılıyorum gelen yorumlara. Ancak kötü yorumları ya da kardeşlerimle beni kıyaslayan yorumları okumuyorum bile.
Aramızda kıskançlık yok
- Üç kızkardeş birbirinizi kıskanır mısınız?
-Yok asla. Hepimiz bambaşkayız. Ve böyle de çok güzeliz.
- Hadise'nin en çok fiziksek olarak hangi özelliğini seviyorsunuz?
- Saçları güzel değil mi? Ayrıca çok seksi ve yuvarlak hatları var. Ne giyse seksi ve kadınsı duruyor. Ona kilo aldığı için söylenenlere çok kızıyorum.
Birbirimizin dolaplarından kıyafet alırız
- Kim kimin dolabından daha çok kıyafet alıyor?
- Ben Hadise'den alırım, o da benden çok kıyafet alır. Hatta geçen gün çekimde üzerinde benim beyaz ceketim vardı. Hem de kaybettim sandığım için onu ne kadar çok aradığımı biliyordu! Ben ona "Aa benim ceketim" dediğimde "Evimde bırakırsan benim olur" diye cevap verdi. Aksesuvara en çok Hadise meraklıdır. Bir ihtiyacım olduğunda hemen onun evine gidiyorum.
- Var mıdır dolabınıza dair yasaklar?
- Ben yeni aldığım bir parçayı ilk kendim giymek isterim, kimseye giymeden o giysiyi veremem.
Defilenin başarılı olmasına şaşırdılar
- Moda haftasının resmi takviminde isminizi gördüğümüz zaman doğrusunu söylemek gerekirse hepimiz şaşırdık...
- Aslına bakarsanız son dakikaya kadar defilemi gizli tuttuk. Ben herkesin koleksiyonu görüp ondan sonra objektif bir şekilde yorum yapmasını istedim. Ablam için stil danışmanlığı yapmam apayrı bir şey. Ancak tabii ki asıl gönlümden geçen kendi tasarımlarımı modaseverlerle buluşturmaktı. Ablam Hülya sonunda bu noktanın geldiğini söyledi ve beni yüreklendirdi. Tabii ki Hadise de çok destek oldu.
- Nasıl geçti sizce moda haftası? Koleksiyonunuza olan tepkiler nasıldı?
- Çok heyecanlıydım. İnsanların tepkilerinden korkuyordum. Ancak o kadar uzun zamandır istiyordum ki bu işi yapmak. Sanırım koleksiyonu görenler de şaşırdılar. Böyle bir şey beklemiyorlardı. Stil danışmanı olarak Hadise için hazırladığım kombinlerden tamamen farklı, bir tasarımcı olarak beni yansıtan bir koleksiyon gördüler sonuçta. Daha sade, daha maskülen ve iddialı kıyafetlerdi.
- Peki bu yolun açılmasında Hadise'nin etkisi olduğunu söyleyenler oldu mu çok?
- Tabii ki bunu da söyleyenler var. Ve Hadise'nin varlığının benim için bazı kapıların açılmasında etkili olduğunu asla inkar edemem. Ancak o kapıların yüzüme kapanmaması ve açık kalması da ancak benim çalışmam sayesinde mümkün olabilir. Sonuçta Hadise'nin hatırına belki bir kez bir jest yaparlar ancak sonrasında "Derya bu işi biliyor" dedikleri için benim tasarımlarımı satın alırlar bence.