NEHİR ÖZDEMİR
En başta Nebil'e karşı, ister istemez kendimi koruma ihtiyacı duydum.
Nebil Özgentürk olumlu bir imaj, ama aynı zamanda ünlü ve farklı bir dünyadan olmasından kaynaklanan, olumsuz bir imajdı benim için.
'İstanbul bana ait değil' duygusunu yaşadığım anda Nebil karşıma çıktı.
Ondan sonra İstanbul'da trafik daha çekilir hale geldi sanki, insanlar daha gülümsüyor gibi...
Medya dünyasında beni en çok şaşırtan şey, insanların sürekli birbirleri hakkında konuşmaları oldu.
***
- Medya dünyasını yakından tanıma fırsatı bulan bir moleküler biyoloji uzmanı olarak sizi en çok ne şaşırttı?
- Nehir Ö: Herkesin sürekli birbiri hakkında konuşuyor olması!
- N.Ö: Medya insanları birbiri hakkında konuşmayı sever.
- 13 Haziran'da evleniyorsunuz... Çok heyecanlı mısınız?
- Nehir Ö: Evet. Herkesin mutlu olmasını istiyorum. Herkesin gecesi olsun istiyorum. Umarım akışta hiçbir sorun olmaz.
- N.Ö: Nikâh-düğün gecemizin sunumunu Sunay (Akın) yapacak. Sunay, fazlasıyla birleştiren, merkezdeki iyilik meleği gibi bir adam. Öyle ki Sunay, kötü adam hakkında dahi iyi konuşan, zarif bir adam... Herkes çok sever onu, hikâyeleri ve hitabeti de çok iyidir. Bu yüzden o gece mikrofon onda.
- Moleküler biyoloji uzmanıyla, belgesel yönetmeninin aşkı nasıl olur?
- N.Ö: Fikret (Otyam) Ağabey İstanbul'da yılda iki-üç sergi yapar. Son gelişinde (Aralık 2009) sergisi için kısa bir film hazırladım. Kokteyl, tören falan, o sırada, çok hoş, zarif bir kız fotoğraf çekiyor. Birbirimize gülümsedik. 'Merhaba, hatırladınız mı?' dedi... Etkilenmiştim o an. Meğer, Cumhuriyet gazetesine yaptığımız belgesel gösterim gecesinde tanışmışız iki yıl önce. Otyamların sergisinde de zarafeti, güzelliği, konuşmaları beni çok etkilemişti sahiden... Kokteyl sonrası Çırağan'da 15 kişilik yemek yenecek. 'Gelmez misiniz?' dedim. 'Hayır ben davetli değilim,' dedi. Allah Allah, ben gelsin çok istiyorum. 'Benim davetlimsiniz, ben ev sahibi sayılırım,' falan dedim. 'Hayır, mümkün değil, ısrar etmeyin Nebil Bey,' dedi. Gittim Filiz Hanım ve Fikret Bey'e, 'Ağabeyler, ablalar sizin arkadaşınızın kızı, lütfen kalsın, ısrar edin,' dedim. Otyamların dostu, Dr. Kamil Bey'in kızı olarak gelmiş. Bir saat boyunca uğraştık, zor ikna ettik. O moleküler biyoloji diyor, ben mikrobiyoloji anlıyorum. Yani çok uzağım mesleğine. Neyse ki, o fotoğraf seviyor, edebiyat-sinema seviyor ve benim aksime çok dingin...