Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Merak kediyi öldürür mü?

"Kişinin bildiği ile bilmek istediği arasında uçurum arttıkça merak artar." Merak hakkında kuramsal çalışan bilim adamları böyle söylüyor. Bizim toplum olarak aşırı meraklı olduğumuz da bir gerçek. Çok az şey biliyoruz da ondan mı bu kadar meraklıyız ve merakımız doğru şeyleri öğrenmeye mi yönelik? Toplumun entelektüel seviyesine, bilimsel başarılarımıza bakınca olumlu şeyleri merak etmediğimiz, merakımızın daha çok gereksiz ayrıntılara ilişkin olduğu düşünülebilir.

ÖĞRENMENİN TEMELİ
Öğrenmenin temelinde merak yatar. Bu nedenle çocukluk döneminde merak duygusu körüklenmeye çalışılır. Üç yaş civarında artan öğrenme merakı nedeni ile "Bu ne?" "Neden böyle?" soruları başlar. Bu merakın çocuğun öğrenmesini sağlaması için yönlendirilmesi ve yanıtlanması gerekir. Ona yaşına ve gelişim dönemine uygun verilecek yanıtlar, ilerlemesini sağlar. Erişkinlik döneminde de merak, bilimsel ilerlemeler için şarttır. Eğer bu tür meraklar olmasa bugün ne Ay'a gidilebilirdi ne de telefon, elektirik gibi yaşamımızı yöneten buluşlar yapılabilirdi. Ama her merakın sonucu olumlu olmuyor. Çünkü öğrenmeye karşı olan merak, tutku aynı zamanda bazı kötü alışkanlıkların da nedenidir. Alkol ve madde bağımlılığı, suç sayılan eylemler merak sonucu oluşur. Voyerizmin (röntgencilik) temelinde de merak vardır. Röntgencilik denildiğinde sadece bir hastalık olduğunu düşünmemek gerek. Başka insanları gözetlemenin ve bundan haz almanın psikiyatrik bir bozukluk olduğu kesin. Ama hastalık boyutuna gelmeden, dedikodu, magazine hatta haber boyutunda olduğunu söyleyerek kendimizi kandırdığımız bir röntgenci tarafımız var. Teknoloji sayesinde bu röntgenci yanımız toplumsal hale geldi ve adeta bir 'dikiz kültürü' oluştu.

MERAKIN NEDENİ
Birçok teorisyen, merakın temelini açıklamaya çalışmış. Freud, merakın temelinde cinsel dürtülerin olduğunu söylerken, Paige ve Hunt insanın dünyayı anlamlandırma çabası olduğunu söylemiş. Hepsinin ortak noktaları var. Öncelikle merakın altında bazı temel örüntüler bulunuyor. Bunlar; çözümleme, kızgınlık, düşmanlık ve bilgiyle başkalarının üzerinde üstünlük sağlama isteği. Hepimiz kendimizi iyi hissetmek isteriz. Bu isteği sağlamlaştırmanın yolu kendimizi kötüyle karşılaştırmaktır. Kötü olanı saptamak için merak eder ve öğreniriz. Bu nedenle yıldızlar, ünlüler, zenginler hakkında yazılanları okuruz. Onlar hakkında ne kadar çok şey bilirsek, kendimizi onlara o kadar yakın ve onların olumsuzluklarını konuşarak kendimizi değerli hissederiz. Öğrenme kısmı meraktır, konuşma kısmı dedikodu. Bazı insanlar için dedikodu, çocukluğundan itibaren başka insanlara şiddet uygulama biçimidir. Düşmanlığını, kıskançlığını, korkusunu dedikodu yaparak gösterir. Böylece şiddet artık sözdedir. Cinselliğin tabu olduğu toplumlarda en çok merak edilen şey cinsellik olur. Bir yandan kabul edilemez bir olgu olan cinsellik, diğer taraftan merak için en önemli itici güçtür. Böylece başklarının yatak odaları, etek altları dikizleme alanına döner. Teknoloji sayesinde de öğrenilenler görsel ve sözel dedikodu halinde tüm topluma yayılabilir. İçimizdeki öfkeyi, baskı kurma isteğini, düşmanlığı kimliğimizi bile bildirmeden bu şekilde doyurmak olumsuz merak duygusunun ve dedikodunun doruk noktasıdır.

MERAK ETMEYELİM Mİ?
Merak kişinin yaşam döngüsünde davranışlarını olumlu ya da olumsuz etkileyen bir duygudur. Bildiğini ya da hissettiklerini doğrulama arzusu önemlidir. Çocuk yetiştirirken ve kendiniz büyürken bu duyguyu olumlu mu, olumsuz mu kullanacağına karar vermeniz gerekir. Çoğu kez merak sonucu başkaları hakkında öğrendiğimiz şeyleri diğer insanlarla paylaşarak, dedikodu yaparak kendimizi rahatlatırız ve bunda kötü bir şey olmadığını düşünürüz. Ama merakla dedikodu, tehlikeli ve zor bir silahtır. Birden size dönen bir silah haline gelebilir. Merak kediyi öldürür mü bilinmez ama doğru şeyleri merak etmediğinizde karanlık tarafla karşılaşmış olursunuz. Ulaşılan yalnızlık bu karanlığı artıracaktır. Ve inanın ki ne yalnızlıkta ne de karanlıkta merak edilecek olumlu, sizi yüceltecek değerleri bulamazsınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA