Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Ruhban Okulu üzerine son birkaç söz

Azınlık sorunlarına kendi vicdanı çerçevesinde ilgi duyan bir yazar olarak, Ruhban Okulu üzerine çok uzun zamandır birkaç satır yazmak istiyordum: En azından aylardır... Bir türlü olmadı, bizim haftalık Haftanın İçinden köşesinde... Ama iki hafta önce bir yazdım, pir yazdım! Hemen ertesinde olay patladı ve ülkenin gündemine oturuverdi. Bu konuda son günlerde öylesine güzel ve doğru şeyler yazılıp söylendi ki... Ben sadece geçen yazımda çıkmayan birkaç bilgiyi vermek istiyorum. Bu okul, 130 yıl boyunca 1000'e yakın din adamı yetiştirmiş. Osmanlı'nın koruyup 'Millet- Başı' unvanı verdiği Ortodoks patrikleri ve çevresindekiler, bu okuldan yetişmiş. Aralarında 12 İstanbul, üç Antakya, iki İskenderiye patriği, dört Atina ve bir Arnavut başpiskoposu var. Ayrıca dünyaya yayılmış yüzlerce piskopos ve papaz... Önemli bir inancın önde gelen adamlarının, içimizden, İstanbul'dan yetişmesi bizim için bir kazanç değil mi? Bu ülkede yaşamış, havasını-suyunu tatmış kişiler, ona sonradan kolay kolay sırt çevirebilir mi? 1971 yılında, tüm özel yüksek okullar devletleştirilmiş, bu okul da 'muadili olmadığı' için kapatılmış. Oysa özel bir statü tanınamaz mıydı? Ama o yılların bağnazlığı içinde bu mümkün olmamış. Ve o günden beri açılamamış. Şimdi, bu okulu ne yapıp edip açmanın, öncelikle aramızda hâlâ varolan, çok azalsalar da varolan ve aslında yüzlerce yıldır içiçe yaşadığımız bir dinin mensuplarına asgari saygı gereği olduğu açık değil mi? İnananlar, başka bir peygamber aracılığıyla da olsa yine tek Tanrı'ya inananların dinlerini uygulamasını, bunun için gereken din adamlarına sahip olmasını engelleyebilir mi? Bu gerçek inançla bağdaşır mı? Ama diyelim ki soruna illa da "Türkiye'nin çıkarları" açısından bakmak istiyorsunuz. Sonuç aynı... Yine bu okulu açmak, bizim uzun vadeli çıkarlarımız için de en iyisi değil mi? Ortodoks patriği sayın Bartholomeos'un dünya çapında bir ismi, her yerde büyük saygınlığı var. Onu doğup büyüdüğü bu topraklarda, cemaatiyle birlikte mutlu etmek bizim çıkarlarımız için de en doğrusu değil mi? Böylesine açık bir gerçek nasıl görmezden gelinebiliyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA