Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Şakir Bey'in telefonları

Bütün haftamız Şakir Bey'i anarak geçti. Onun hayatımızdaki yerini daha iyi anladık. Çünkü kişisel dostluğu bir yana, himayesine alarak yol açtığı, hatta yarattığı sanat olaylarının çerçevesi öylesine geniş, etkileri öylesine büyüktü ki... Daha yıllarca şu veya bu filmi anarken, filanca veya falanca konseri hatırlarken, o güzel fotoğraf kareleri gözümüzün önünden geçerken, hep Şakir Eczacıbaşı adı aklımıza gelecek. Bütün hafta onu andık ve anlattık. Ben bu yazıda bir tek anekdot anlatmak istiyorum. Yıllar önce, sinema festivali Yıldız Sarayı'nın eski karakol binasında yerleşmiş çalışırken, ilk Altın Lale yarışmalarından birinin uluslararası jürisi o binada basın toplantısı yaparak sonucu açıkladı. Kimi zaman olduğu gibi (giderek daha sık oluyor!), jüri hiçbirimizin beklemediği bir filme ödül vermişti. Ben de kendimi seyirci yerine koyarak protesto edenlere katıldım ve bir ara coşarak, yuh çektim! O akşam, Şakir Bey o ünlü telefonlarından birini etti. Bilenler bilir: Aklına takılan bir konu oldu mu, hemen telefona sarılır ve neredeyse saatlerce konuşurdu! Sevgili Onat Kutlar'ın bu telefonlardan bazen nasıl bunaldığına tanık olmuştum. Bana uzun uzun ne kadar ayıp ettiğimi anlattı. Konuşmanın sonlarına doğru sinirden ellerim titremeye, gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. "Ben Eczacıbaşı çalışanı değilim, bu kadarı yeter!" diye tepki gösterdiğimi hatırlıyorum. Ama haklıydı! Şakir Bey tümüyle haklıydı. Ben festivalin danışma kurulunda bulunuyordum, jüri kararına yuh çekme hakkım yoktu... Bunu anlamam gecikmedi ve aramızda oluşan buzlar çabucak eridi. O gerçek bir yönetici olmanın gereklerini de çok iyi bilir ve icap ettiğinde gözümüzün yaşına bakmadan hatırlatırdı. Nur içinde yatsın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA