Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Sevincin aydınlığı

Sabahın saat beşi... Ömrümün bir 10 yılı var ki, bu saatlerde uykunun dipsiz uçurumuna bırakmışım hep bedenimi. Balkonda oturmuş geçen böylesi 10 yıllarımı düşünüyorum. Demek nicedir hasret kalmışım dünyanın böyle uyanışına. Hasret kalmışım, çünkü çocukluğumda erken uyanan biri değildim. Daha çok da öğle uykularını severdim. İzmir Halilrifatpaşa'daki küçük evimizin oldukça büyük balkonu körfeze bakardı. Balkondaki kocaman bir saksıda, baharda bembeyaz çiçekler açan bir yasemen olurdu. İşte, öğleleri bu yasemenin kokusunu üzerime sararak uyurdum. Belki de Ege, Akdeniz insanının fiesta yapması böylesi çiçek kokusuyla göğün ve denizin renginin kaynaşmasından olsa gerek... Rahmetli babam, "İnsanın üzerine güneş doğmamalı," derdi. Bense güneşin batışını nice yıllar seyrettiğim halde, doğuşunu hep uyku ile uykusuzluğun tahterevallisinde geçirdim. Sabahın beşi ve yeryüzü ile gökyüzünde renklerin sesinden başka bir ses yok zaman ve mekânda. Apartmanların siluetinden ufka bakıyorum. Zaman ve mekân gibi ufuk da ikiye bölünmüş gibi... Altında koyu lacivert bir zaman, üstünde açık mavi mekân. Hayatım boyunca 10 kez dahi hastane önünden geçmeyen biri olarak, şu son 10 ayda hastane odalarına hapsedilmiş yaşamımı düşünüyorum. İyi ki her yaşımın gerektirdiği bir hayatı yaşamışım diyorum. 'Keşke'leri, 'pişmanlık'ları olmayan bir hayatın üzerine 'ölüm'ün gölgesi düşebilir mi? Asla ve hiçbir zaman... Hiç düşünmedim bunu, bundan sonra düşünmek de istemiyorum. Önce bir hüthüt kuşunun sesi geliyor. Biraz sonra bir karga, hışımla balkonun karşısındaki çınar ağacına konuyor. Kendisi değil de gölgesi konuyor. Bütün bir dünya uyanmak üzere... Bir esinti alnımı yalayıp geçiyor, bir trenin çığlığıyla... Bu tren, Doğu Ekspresi olmalı. Yolcuların çoğu şimdi uyuyordur, ama bir başka akşamda Diyarbakır'da uyanmış olacaklar. Ben de şimdi bu trende olsaydım, diyorum. Göz kapaklarımda çocukluğumun renkleri ve kokularıyla yine böyle bir sabah, adını bilmediğim bir istasyonda inseydim. Bu sabah sevincim bir serçe kadar sevinçli, içim çınar yaprağına vuran gün ışığı kadar aydınlık. Yaşamak, bu aydınlığın sevinci olmalı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA