Maradona abimiz, medya mensuplarına alenen küfretti. Çok acayip bir hal. Aslına bakarsanız, ben de dahil olmak üzere pek çok medya mensubuna küfretmek istediğiniz zamanlar olabilir. Ama Habertürk televizyonundaki tuhaf Telegol programında Ahmet Çakar, koskoca Maradona'yı 'şerefsiz' ilan edince bu işlerin başka taraflarını da düşünmeye başladık tabii. Ahmet Bey aynen şöyle söyledi: "Bu açıklamaların müstehcen yerleri sansürlenmiş doğal olarak. Adam 'Benim bilmem neremi yalayın!' diyor. Tam bir şerefsiz! Haysiyetsiz! Spor şerefsizidir Maradona. Kokain kullanan bir spor şerefsizidir! FIFA'nın derhal buna çok ciddi cezalar vermesi lazım. FIFA'nın bunun botokslu yanaklarından tutup... Bi dakka beyler ya! Bu ne hale gelmiş?! Yanaklara botoks yaptırmış, kaşları alınmış. Kart bir 'gay' gibi..." Serbest çağrışımın gücüne bakar mısınız lütfen! Kendi adıma Ahmet Çakar'ın müthiş bir komedyen olduğu kanaatindeyim. Yani kendisini bir eski hakemden, bir futbol yorumcusundan, bir spor insanından ziyade, ciddi bir mizah ustası olarak telakki etmekteyim.
DAHA NE İSTİYORSUN BEHLÜL?
Tabii hazır mizah demişken, bir reklam kampanyasından söz etmeden geçemeyeceğim kıymetli okurlar. Esra ve Ceyda adındaki 'sarışın' kardeşlere hamburgerci reklamı yaptırmak kimin aklına geldiyse kutlarım. Akılda ne marka kalıyor, ne de köfte fiyatları; bu hanımlara takılıp kalıyor insan. Ne diyorsun arkadaşım sen öyle, Oray Eğin Oray Eğin eğiyorsun lafları... Tamam, mizah bir reklam aracıdır ama bu kadar da olmaz ki... Ben Esra ve Ceyda kardeşlerin tarzını Hilal Cebeci'ye benzetiyorum. O da durup durup tuhaf konuşmalar yapıyor. Cem Yılmaz'la yatmak istiyormuş. Son bombası bu. "Bir gece Cem'le yatıp sabah beraber uyanmayı çok istiyorum. Beni tanısa evine başka kadın sokmaz," buyurmuş ekrandan... E, pozisyon zenginliklerinden de söz etseymiş! Efendim, hazır hızımı almışken devam edeyim, nedir arkadaşım bu Behlül'ün halleri? Adam ekmek elden, su gölden yaşıyor. Çalıştığı, ettiği yok, amcasının sülün gibi hanımıyla gününü gün ediyor, üstüne üstlük hep bir bunalım, hep bir sıkıntı... Daha ne istiyorsun, neyin mücadelesini veriyorsun be kardeşim?! Halkımızın bu diziye olan teveccühü de ayrı bir mevzudur tabii.. Şimdi, biz genetik olarak mı acayip bir topluluğuz, yoksa sonradan mı böyle olduk? Yani, en popüler dizimiz amcasının boynuzlanmasına bizzat katkıda bulunan Behlül'ün dizisi, reklam yıldızlarımız Esra- Ceyda kardeşler, sanat insanımız Hilal Cebeci, futbol yorumcumuz Ahmet Çakar ve biz muasır medeniyet peşinde koşuyoruz... Bu işte alenen bir terslik var. Yani biz ahlaklı bir toplumuz değil mi? Sokakta kimi çevirip sorsanız, yüksek erdem muhabbetine giriyor zira. Hatta Antalya'da çocuk parkında oynayan üç yaşındaki erkek çocuğu üç buçuk yaşında bir kız çocuğunu öptü diye aileleri kavga edip mahkemelik olabiliyor. Ancak aileler mahkeme dilekçelerini verip eve dönünce Behlül'ün Bihter'i nasıl öptüğünü izliyor.
FEVKALADE TERBİYESİZ
Vallahi bu durumda Deniz Baykal'a kimse kızmasın görüşmelerine kamera istiyor diye. Toplum öyle bir hal aldı ki, görüşmeler kamerayla tespit edilmezse insanın adı çıkar diye korkuyor olabilir. Şahsen ben de bundan böyle görüşmelerimi kamerayla yapma kararı aldım. Kim benimle görüşmek isterse, kamerayı kuracağım salona, herkesi salonda seveceğim. (Güler Kömürcü'ye selam ederim.) Bu arada, reklam yıldızı, köşe yazarı ve 'tolk-şovcu' Hakkı Devrim'in, Bülent Ersoy tarafından gerçekleştirilen 'alaturka popstar yarışmacısının memesinin ellenmesi' vakasını 'fevkalade terbiyesiz' diye değerlendirmesini takdir ettiğimi eklemeliyim. 'Seks ve şehir' konusunda topluma örnek bir tavır aldı. Tabii, beraberce 'tolk-şov' yaptığı Okan Bayülgen'in zamanında ekranlardan hepimize 'yar' ve 'rock' imgeleri üzerinden seslenirkenki hallerini de bir ele almasını rica ediyorum. Terbiyeli ekşili köfte gibiyim bu hafta, değil mi?
