ABD Başkanı Barack Obama yeni sağlık reformu yasasını imzalayacakken, Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın küfürlü kutlama fısıldaması bir anda dünya medyasının ortasına bomba gibi düştü. Halbuki, bu kadar heyecana lüzum yok. Gelsinler, bizim siyasetçilerden her gün malzeme çıkar. Süper bir siyasi atmosferimiz var bizim... Sonra bu Amerikalılar ne acayip adamlar. Hani her şeye bir seks takısı ekleyiveriyorlar. Şimdi de 'jetroseksüel' diye bir laf icat etmişler. Günaydın'da okudum, dimağım uyuştu. Jeti olan ünlülere 'jetroseksüel' deniyormuş. Yani, ben lafı ilk duyduğumda sanki jet motoru takılmış gibi bir seksüalite sahibi kimseleri kastediyorlar sandıydım. Arkadaş, anladık, uçak alacak kadar para sahibi bunlar da, seks işin içine nereden girdi? 'Uçururum' mesajı var işin içinde ama 'jetli' ünlüler listesinin hepsi 'haplı' uçuş gerçekleştirebilecek yaşta. Amerikan zihniyetini bir kez daha sınıfta bıraktım... Bir zaman, enteresan bir yelek giyiyorum diye bana 'retroseksüel' demişlerdi, şimdi onu hatırladım. 'Eski tip erkek' manasına geliyormuş ama ben bilmediğim için sinirlendim tabii arkadaşlara, "Küfür mü ediyorsunuz kardeşim?" diye. Hadi, ben yumuşak başlı bir tipim. Ya sinirlilere denk gelseler? Yani insanların seksüalitesini kategorize etmek bu memlekette tehlikeli bir iştir. Adam siz izah edene kadar çekip vurur maazallah... Benden uyarması... Tabii öte yandan bendeniz yurdumuzun seksüalite ile ilişkisini Müge Anlı ile Tatlı Sert'ten takip ediyorum, bunu da belirtmek isterim. Teyzesinin kocasıyla kaçan hanımdan sola dönüp, 'aşk yaşadığı' 23 yaşındaki eski sekreterine görüntülü şantaj yapan 50 yaşındaki adamın karşısındaki TIR şoförüyle sırra kadem basmış annesini arayan gencin önünde durduğunuzda, yurdumuzun 'ultraseksüel' ve 'travmaseksüel' manzarasını en güzel izleyebileceğiniz tepeye varmış oluyorsunuz. "Sana dün bir tepeden baktım aziz seksüalite!" dizelerini bana yazdıran da işte o tepedir... Aslında ben Ezel'deki Ramiz Dayı replikleri gibi yazılar yazmak istiyorum bu ihanetsadakat manzaralarına ama çıkmıyor öyle şeyler bu dimağdan. İlla geliyorum, hâlâ anlamını çözemediğim 'ikoncan'larımızdan Eda Taşpınar'ın 'frikoseksüel' görüntüleri taşmasın diye çekiştirdiği transparan 'mini'sine takılıyorum. "Eh, o senin sapıklığın!" diyecek olanlarınız çıkar diye belirteyim, o mini elbiseyle merdiven çıkarken hem öne, hem arkaya perde germek gerekiyor, çünkü elbisenin altında da çılgınca bir özgürlük var!
EZEL ÇILGINLIĞI
Tabii bu Ezel çılgınlığı da nereye kadar gidecek, bilemiyorum. Pazartesileri hayat felç oluyor, anladığım kadarıyla 'ikoncan'lar bile evlerine çekilip Ezel izliyor. Tuncel Kurtiz zaten senelerin bir acayip oyuncusu, onu klasman dışı bırakarak belirtiyorum ki, benim dizideki favori karakterim, Ali. Ali'yi oynayan Barış Falay, süper bir performans sergiliyor. Çok iyi oyunculuk! E tabii arkadaş bu kadar parlar da Hülya Avşar onu konuk almaz mı? Alır tabii. Peki nasıl bir diyalog yaşanmış olabilir Hülya Hanım'la Barış Falay arasında? Buyrun, şöyle... Hülya Avşar: Daha çok oyunculuğunuzla meşhur olduğunuzu biliyorsunuz değil mi? Barış Falay: Ö... öyle mi? Aslında Barış Bey, altına hiçbir şey giymediği transparan 'mini'siyle meşhur bir 'ikoncan' olduğunu sanıyormuş! Sonra, Hülya Hanım, "Ezel'in senaryosunu kim yazıyor?" diye soruyor! Eh, senaryo ve senaristler hakkında o kadar haber çıkmış, o kadar yorum yapılmış, ne gam! Hülya Hanım programa niye hazırlanıp çıksın ki? Zaten cevapları dinleme gibi bir alışkanlığı da yok, hemen başka bir mevzuya sıçrıyor, hatta sıçrayamıyor, "Soracağım bir şeyler daha vardı, neydi ki?" diyor. Birileri önüne soru kâğıdı koysa süper olurdu tabii. Meşhurlara program! Koyverin, nasılsa gider... Hayır, Hülya Hanım Ramiz Dayı'yla tanışsa, "Ramiz Efendi, bana iki ekmek, bi paket margarin..." diyecek diye endişeleniyorum... "Olur kardeşşşşş!.."
