Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ADALET CİNGÖZ

Art Basel'de de Türkler vardı

Bu yıl 41.'si gerçekleşen dünyanın en büyük sanat fuarı Art Basel'de, Türkün Türkten başka dostu yoktu. Basel'de neredeyse her kafe, bar ve fuar shop'u köşesinden bir Türk sanatsever ya da sanatçı fırlıyordu

Taner Ceylan, Gülay Semercioğlu, Juan Botella, Nuri Kuzucan, Ahmet Oran, Kemal Seyhan, Barış Sarıbaş, Devrim Erbil, Ekrem Yalçındağ, Ebru Uygun, Mehmet Günyeli gibi sanatçılar... Leyla Alaton, Zeynep Fadıllıoğlu, Ruken Mızraklı, Emin Hıtay, Metin Mızraklı, Metin Fadıllıoğlu gibi sanat dostları ve koleksiyonerler... Aslı Sümer, Çağla Cabaoğlu, Dağhan Özil, Moiz Zillberman gibi galericiler, Turgay Artam, Aziz Karadeniz gibi müzayedeciler, bütün İstanbul sanat dünyası Basel'deydi. Büyük Türk grubunun ikon jönü ise şüphesiz Taner Ceylan'ın paşa çocuğu modeli Dino Schirin'di. Etekli ve pantolonlu, gerdanlıklı kıyafetleriyle Art Basel'de büyük sükse yaptı. Onu, her gece farklı renkteki pantolonlarıyla dikkat çeken Barış Sarıbaş takip etti. Grubun şıklık yarışı, Issey Miyake imzalı elbiseleri, Missy Elliottvari takı ve pabuçlarıyla galerici Çağla Cabaoğlu ile sade ve şık blazerlarını tamamladığı farklı tonlardaki loaferlarıyla galerici Fatoş Saka arasında gitti geldi. Türkler Basel'deydi ama ana fuarda tek bir Türk galeri vardı. O da Galerist'ti. Galerist'in standında sergilenen işler hemen her gün değişti. Taner Ceylan'ın 1923 isimli paşa tablosu ise yerinden kımıldatılmadı. Bu resmi dikkatle inceledim. Görme fırsatı bulduğuma da sevindim. Lakin Ceylan'ın figürlere çektiği neredeyse fosforlu yeşil kontürü yadırgadım. Basel Scope'da ise Türkiye'den iki galeri vardı: Galeri X-ist ve Pi Art Works. Pi Art Works'ten Juan Botella'nın sünger işleri Scope'un en iyi işlerindendi. Keşke pleksi bir kutu yerine açıkta olsalardı. Gülay Semercioğlu'nun Pi Art Works'teki son işleri Scope kadar ana fuarda post-Fontanesk Milano galerilerinden birine de yakışırdı. Bütün Türkler, Basel'in en şık oteli, nehre nazır Venedik'i anımsatan Drei Könige Oteli'nde buluştu. Daha doğrusu karşılaştı. Güler Sabancı bile otelin terasında bu duruma şaşırdı. Fuardan ne aldığı konusunda ser verdi, sır vermedi. Aziz Karadeniz bir akşamüstü Drei Könige Oteli'nde Türkiyeli dostlarına şampanya ve suşinin ikram edildiği küçük bir davet verdi. Kezban Arca Batıbeki, Tate Modern'in Ortadoğu alımlarından sorumlu komitede yer alan Füsun Eczacıbaşı'yla fuarın altını üstüne getirdi. Bülent Eczacıbaşı, Tony Cragg'in son heykellerini incelerken görüldü. Val Kilmer da Basel'deydi. Ama bütün gözler, geçen yıl gelen Brad Pitt'i aradı. Bianca Jagger da Basel'de sanat alışverişindeydi. Seçimini fuarın açılışından birkaç saat sonra hepsi satılan ressam Billy Childish'ten yana kullandı. Aslı Sümer'in müşterisi Rothko koleksiyonuyla tanınan Alman koleksiyoner Thomas Kann, Kuntshalle'de dostları İstanbul'dan Artsümer ve New York'tan Krampf Galeri onuruna bir yemek verdi. Yemeğe koleksiyoner Emin Hitay da davetliydi. Tim Eitel ve Neo Rauch gibi Leipzig kuşağı ressamları 140 bin avrodan alıcı bulmakta zorlanmadı. Fuarın en az ticari bölümü Art Statements ve Art Unlimited bölümleriydi. Art Unlimited için Superflex'in yaptığı film, herhalde Art Basel'in en politik işiydi. Bir Mcdonalds'a su basarsa ne olur? İşte film bunu anlatıyordu. Film, gelecek Venedik Bienali'nde yerini alır gibi geliyor. Val Kilmer'ın Joseph Beuys'unkini andıran şapkası kimsenin gözünden kaçmadı. Şüphesiz fuarın en enerjik mekânı Basel genç sanat fuarı Liste'ydi. Volta ve Scope yüzeysellikleriyle dikkat çekerken Liste, sofistike genç galerileriyle büyük cazibe alanı yarattı. Silke Bitzer'in küratörlüğünü yaptığı performans etkinliğinin açılış konuğu Nezaket Ekici'ydi. Basel'de yüzlerce misafir sanat dostu, Ekici'nin baş aşağı asılarak kara çarşaf içinde Kuran'dan ve kendi hayatından metinler okuduğu performansı soluksuz kalarak izledi. Ekici, Liste'nin önündeki alanda uzun süre baş aşağı asılı kalarak yaptığı performansı sonrasında dakikalarca alkışlandı. Bir başka ilgi çekici performans da İngiltere'den Lilibeth Cuenca Rasmussen'dendi. Lilibeth, Louise Bourgeois'nın kıyafetlerini andıran amorfik detaylara sahip beyaz bir kostüm giydi. Sanatçı, Sanatçının Şarkısı başlıklı şarkısıyla, koleksiyonerleri, spekülatif satışları, manipülatif medyasıyla sanat dünyasını hicvediyordu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA