Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Âşık olunca eşeğin kulağına su kaçırırız biz!

Bir insan Fulden Uras'ı rüyasında neden görür ki? Ünlü tayfası benim rüyalarıma çok sık konuk olur gerçi ama hani darılmasın, Fulden'in öyle rüyaya giresi bir şöhreti de yoktur ki! Mesela benim şöhretler karmamın ya da rüya takımımın diyelim, en ağır toplarından biri Sezen Aksu'dur. Başıma ne zaman önemli bir şeyler gelecek olsa, öncesinde rüyamda Sezen Aksu'yu görürüm ben. Ablam Yücel de öyle özel dönemlerde Uğur Dündar'ı görür mesela. Biz iki saftor kardeşin müjdeci ve haberci böcükleri, Sezen Aksu ve Uğur Dündar'dır uzun lafın kısası. Ama işte dediğim gibi Fulden Uras benim için tamamen ne ve kel alaka bir isimdir. Eh ama varmış işte bir alakası.. Bu yazıyı yetiştirmek için cuma sabahı yataktan fırlamış, henüz tam olarak ayılmamışken, zihnimde hâlâ rüyamda gördüğüm Fulden'in sahnede üzerinde bir erkek ceketiyle dikilişinin hayali tam olarak gitmemişken, apar topar açtığım gazete linkinde ilk gözüme çarpan haber şuydu: "O ilanın sahibi Fulden Uras çıktı! Şarkıcı, 'Canımın içi değil içimin canı Tommiks' diye başladığı ilanda şu satırlara yer verdi: 'Tam 315 gün, 7560 saat, 45360 dakika, 272160 saniye olmuş ben yaşamaya başlayalı... Küçük dev adam, yaşama sebebim... Seni çok seviyorum.' Uzun süredir güzel bir ilişki yaşadığını söyleyen şarkıcı, ilanla ilgili şöyle konuştu: 'Hayatımda çok acılar çektim, uzun süredir de güzel bir şey yaşıyorum. Ben bu ilanı, o insan hak ettiği için verdim.'

***

Al işte.. Şapşala böyle malum olur! Haberi okur okumaz 'Ah yazıkkkkk!' çektim içimden.. Ve "Aramıza hoşgeldin bacım!" dedim. Peki biz kim miyiz? Sevdasına düştükleri adamları parmağının ucuyla değil, avucunun içiyle sımsıkı kavrayan kadınlar ordusuyuz. Çok tutkulu, çok şefkatli, çok delikanlı, çok sıcak, çok içten, hem çok bıçkın, aynı zamanda da çok 'kadın kadınız'. Duygularımızı saklamaz, aşkımızı sunmakta pintilik etmeyiz. Sevdiceğimizi gönlümüzün sırça köşküne, hem de taa baş köşeye, gururla yerleştiririz. "Sen kurul buraya paşammmm, ben sana bakarım da, sever, öper taparım da! Her şartta başımın üzerinde taşır, üzerine bol bol da şımartırım, en ufak bir başarında sırtını sıvazlarım, kendini evrenin hâkimi, dünyanın en dayanılmaz erkeği hissettiririm" vs. çekeriz. Bu taşkın sevgi gösterilerinde bir art niyet ya da beklentimiz de yoktur hani.. Sadece cömertçe açtığımız kucağın sıcaklığına ve samimiyetine halel getirilmesin isteriz. İçimizden gelir coşkumuz. Bizim rüzgârımız lodos, denizimiz okyanus! Biz, 'orta yolda' yaşama becerisinden yoksunuz. İşte içimizdeki nehir taşınca, böyle senin yaptığın gibi aşkımızı tüm dünyaya duyurmak için naif girişimlerde de bulunabiliriz. Ama bacımmmm.. Ama.. O ağalar, paşalar sonra çıktıkları kabuğu beğenmeyen civcivler gibi günün birinde kazığı gırtlağımıza kadar sokup, ittirolup giderler ya... Öööyle ışık görmüş tavşanlar gibi kalakalırız. Peki akıllanır da bir dahaki adamdan paşalığı sakınır mıyız? Aslaaa! Bizim hamurumuz coşku katkılı.. Sevdik mi, böyle! Denizimiz okyanus, rüzgârımız lodostur bizim. Oysa 'lodosun gözü yaşlıdır' ya.. İşte bunu hep görmezden geliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA