Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Bizimkisi şam babası

En olmadık işlerin bile adabı varsa eğer, yas tutmanın, acıyı yaşamanın da, kuralı demeyelim ama bir doğal ritüeli vardır be güzel kardeşim. Perşembe akşamı ekranda Süreyya Karabulut'u elinde kırmızı boyalı testeresiyle izlerken Spikey'e beni ışınlamasını söyleyip adamın suratına iki tane osmanlı aşkedesim geldi. Eller havada tiratlar atmak mı ararsızın, ağlamaya çalışmak ama bir türlü becerememek mi? Ardından 'Ben delirdim artık n'aptığımı bilmiyorum' numarasıyla gazetecilerin ellerini öpmeye kalkmak... Arada Garipoğlu işhanına kafayı kaldırıp 'Vay beeeaa paraya bak beaaa' diye hayıflanmak... 'Ulen şu servetten tam büyük bir lokma ısıracaktık, fırsatı kaçırdık' iç çekmeleriyle... Anne de rengârenk türbanını başına sarmalamış, kocasının bu haline gülüyor. Demek ona sevimli geldi bu manzara. Evladını, üstelik de bu şeklide kaybetmiş bir anne gülecek, konuşacak, yürüyecek, 'Ama ama biz parayı ondan değil bundan istedik' izahatleri verecek gücü bulabiliyormuş. Öğrendik. Elinde testere, erik çalarken yakalanan çocuğun utancıyla tüm ülkeye kepaze olduğunun farkında olan ve bu yüzden de deli numarasına yatan Süreyya'ya ayrıca avaz avaz da bağırmak istedim: "Kendine gel be adam, soytarılığın lüzumu yok, kızının kemiklerini artık rahat bırak!" Belki bu sefil çadır tiyatrosunun sonlanmasına bir yararı olurdu, bilemiyorum. Çünkü ben artık yaşananlara, öte âleme gönderilmiş o kızcağızın ruhu adına katlanamıyorum. Aslında 'kendinize gelin yav' tepkisini tüm medyaya da göstermek geliyor içimden ya, o da ayrı! Tutturmuşlar bir 'Acılı baba, acılı baba'... Hadi gidin ordan, hiç mi ciğeri yanan baba görmedik? Hangisi yana yakıla para pazarlığına girişiyordu? 'Yok hastane yaptıracaktım, yok taraktı yok kürekti...' şimdi bir kıvırma çabası. Ha bir de 'Bana tuzak kurdular' hikâyesi var. Böyle uydurma bir tuzağı Nuri Alço bile kuramıyordu doğrusu... Neyse pazar pazar bu tatsız mevzuyu daha fazla uzatmak istemiyorum, özete gelelim: Karabulut ailesi toptan çenesini kapayıp, ayıplarıyla otursunlar ve kızlarının kanı üzerinde debelenerek para pazarlığı yapmadan, 'gidene' birer dua okumayı denesinler. Garipoğlu tarafı da Allah'tan korksun da, ailelerinin üzerindeki bu laneti kendi elleriyle temizleyip, çocuklarını teslim etsinler. Midemizi bulandırıyorsunuz!

Alın size ev ödevi
Allah'ın gücüne gitmesin ama ömrümün uzunluğu kısalığı pek ilgilendirmiyor beni. Sürem ne olursa olsun onu sağlıklı ve kaliteli geçirmek derdim. Bu yüzden de bu konuda bana destek olacak her türlü yardıma açığım. Abdurrahman Kansu'nun Formül 2 isimli kitabının pek çok yeri bu yüzden kırmızı kalemle işaretlendi ve tarafımdan uygulamaya geçildi bile. Bir tanesini sizinle de paylaşayım. Şöyle diyor kitabında Kansu: "Tedavinin anahtarı zihninizdir, unutmayın. Sende korkusu olmayan, sende olmaz. Hücreleriniz sizin düşüncelerinizle eşdeğer hareket eder, unutmayın. Sağlığınızı kendi kendinize bozmayın. Mucize yok, mucize senin içinde var zaten." Ardından da ev ödevimizi veriyor Kansu: "Üzüntü ve sonunda oluşabilen hastalıklardan hem kurtulabileceğiniz hem de sizi bunlardan koruyabilecek olumlamalar: 'Hayatı dolu dolu yaşamayı seçiyorum.' 'Herkese ve her şeye neşe ve sevgiyle bakmayı seçiyorum.' 'Yaşama sevinciyle doluyum.' 'Tüm dünyaya sevgiyle bakmayı seçiyorum.' 'Neşeli ve mutlu olmak bana huzur ve güven veriyor.' 'Hayatımı mutluluk ve neşeyle doldurmayı seçiyorum.' 'Sevgi, huzur ve neşenin tadını çıkarıyorum.' 'Hayattan tat alınacak şeyleri ve her şeyi ben kendim yaratıyorum.'"

***

Bu cümleleri en az bir ay süreyle günde en az 20-30 kez kalpten inanarak tekrar edecekmişiz. Böylece bilinçaltımızı değiştirmek mümkün olacak. Ve inanışı değiştirince, hayatımıza mucizeler ve güzellikler akmaya başlayacak! Söyleyin, denemeye değmez mi? Ataların bir şeyi kırk kez söylersen olur dedikleri durum yani... Zaten o atalar var ya o atalar... Ağızlarını hiç boşa açmamışlar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA