Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Gazeteciler ve gasteciler!

Benim sarı basın kartım yok. O kartı almaya hakkım var, hem de 10 yıldır ama henüz edinmişliğim yok işte... Tenezzül etmediğimden falan değil. Ya da sadece bu karta sahip olmak için binbir tombalak atanları, meslekle alakası olmayıp da kıçı kırık bir yayında kendini çalışıyor gibi gösterip yalan dolanla bu kartı ele geçirenleri protesto ettiğim de yok. Bunlara alıştık artık. Mesela günlerden bir gün alakasız bir vatandaşla seyahat etmek üzere her nasılsa havaalanında denk gelmiştik ve o kişi check-in sırasında cüzdanından afilli bir şekilde sarı basın kartını çıkartıp "Aaa sen niye kullanmıyorsun?" diye bana sormuştu. Ben bir yandan "Bu kart bu herifte ne arıyor?" diye düşünürken, bir yandan da checkin ve sarı basın kartı arasındaki bağı kurmaya çalışıyordum. Kartını kontuara havalı havalı savuran o şahıs, şaşkınlığım üzerine gerekli açıklamayı yapmıştı: "Bu kartı görünce uçağın ön tarafından veriyorlar yeri, aklında olsun."

İFLAH OLMAZ BİR TEMBELİM
"Allah da seni davul etsin inşallah e mi gübreeee!" deyip elimdeki çantayı alnının tam ortasına geçirmemek için epey çaba sarf etmiştim, hatırlıyorum. Ama dediğim gibi benim hakkım olduğu halde hakkı olmayanların binbir dalavereyle ele geçirdikleri bu karta hâlâ sahip olmamamın tek bir nedeni var: "Tembellik!" Evet, bu köşede üzerine defalarca methiyeler düzdüğüm gibi, ben iflah olmaz bir tembelim. Garfield benim tek liderim, rehberim. Öyle yok sabıka kaydı çıkar, yok sigortadan günlerini çıkar, yok git başvur, hiç benlik işler değil. Mesela ödüm kopuyor günün birinde nüfusumu kaybedeceğim diye. Gidip de yenisi çıkarmak, benim için çıplak ayak Kaf Dağı'na tırmanmak kadar zor bir iş. Gerçi yaptığım mesleğin kartını taşımayı tabii ki isterim, gurur da duyarım ama o bürokratik işler yok mu, beni deli ediyor uleyyynnnn! Ama bakın çoook eskiden olsa belki işin avantası uğruna o zorluklara katlanırdım. Eeee gazeteci dediğin de en nihayetinde bir insan evladı ve bizim de en az diğer meslek sahipleri kadar çiğ süt emmişliğimiz var tabii. Breh breh ne devirmiş birader ama ya... Uçaklar, telefonlar hepiciği yarı yarıya... Sonra birtakım patron yalakası, komisyoncu, tüccar ve de bu yüzden deveyi hamuduyla götürmüş büyükkk gazeteci abiler, ablalar, büyüklüklerine yaraşır bir erdemlilikle "Biz de halkız, biz de sıradan vatandaşız, bu indirimlere ne gerek var?" dediler ve dediklerini de yaptırdılar. Hatta hâlâ kalan minik imtiyazlarımızdan, ücretsiz otopark hakkımızı da ortadan kaldırmak isteyen bazı gazeteciliği 'ara sıcak' olarak yapan meslektaşlarımız bu konuya da el atmaya kalkıyorlar. Geçenlerde öğrendik ki basın kartı sahiplerine birkaç şirket satışlarında indirim yapacakmış. Aman matah yüzdeler de değil, de işte, hiç olmazsa "Paramız yok ama itibarımız var," dedirtecek, onur okşayan cinsten yüzde 10'lar, yüzde 20'ler vs. Şimdi o tuzu kuru 'ara sıcakçı' gazeteciler, yine kahramanlık gösterip buna da itiraz edeceklerdir. Bana bakınız sevgili arkadaşlar, kırın dizinizi oturun oturduğunuz yerde. Bu meslekten 'insan' gibi geçinen bir avuç kral-kraliçe sadece sizsiniz. Geri kalanımız o sizin ne gerek var dediğiniz üç kuruşluk tenzilata ihtiyacı olan gariban 'gasteci'... Her mesleğin orada burda iyi kötü bir avantası oluyor. Müsaade edin de geçimsizlikderdimize bir parça katkı sağlanacaksa sağlansın. Buna da engel olmayın. Tek derdi şerefiyle gazetecilik yapmak olanlara yani... Hadi bakayım hep beraber susuyoruzzz tıpppp!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA