Boşandıktan sonra 'Tamam artık benim için bu dönem bitti, bir daha asla evlenmem' diyenlere, 'O büyük lokmanız gün gelir boğazınızda kalır' diyesim geliyor. Önceki akşam yemeğinde boşanma ilamını eline almış bir dostuma söylediğim gibi. Evlilik kurumu nadir de olsa bazı insanlara şahane bir hayat ortamı hazırlayabiliyor çünkü. Hem insan neden bir daha âşık olmasın, neden bir daha nikâh masasına oturacak biriyle tanışmasın ki? Gel gör ki bu hata çok sık yapılıyor. Birine çok âşıksan, ama şartlar öyle gerektirmiş ve anlaşamayıp ayrılmak zorunda kalmışsan, tamam dersin, bir daha asla âşık olamam çünkü mümkün değil, onun gibisini bulamam. Evet onun gibisi bulunmaz tabii, sonuçta hepimiz numunelik olarak gönderilmişiz buralara. Kimsenin bir eşi yok! Ama bir başka 'numune'ye, bir başka şiddette, tatta âşık olamayacağımızı kim söylüyor ki? 'İnsan hayatta bir kez âşık olur' diyenler, hayatlarında 'büyük şanssızlık sonucu', sadece bir kez âşık olanlar zaten! Yoksa yani Allah ömür versin, biraz da şans yüzünüze gülsün, üç de olur beş de... Parmak izi gibi, hiçbiri diğerine benzemez, o ayrı. Ne karakterleri, ne de size yaşattıkları. Biriyle huzurun pamuktan bulutlarında süzülürsünüz, diğeriyle her dakika öldürücü bir fırtınanın ortasında sağa sola savrulursunuz.
BENDEN BU KADAR DİYENLERE DİYECEĞİM VAR
Birinin aklına, bilgisine, karizmasına, vurulursunuz, diğerinin salt tutkusunda kavrulursunuz. Ama sonuçta ayrı ayrı yaşadıklarınıza bakarsınız ki, adına aşk demekten başka çare yok! Hepsi ayrı ayrı kelebekleri uçuşturmuş karın nahiyenizde. O veya bu sebeple işte! Bu yüzden sevgili arkadaşıma ve onun gibi ayrılık acısıyla 'benden artık bu kadar' diyenlere tavsiye: O kapı siz isteseniz de tamamen kapanmaz. Bir gün bakarsınız uygun anahtar bir başkasının cebinde, dikilmiş gönül bahçenizin kapısının önüne. Muhabbetle buyur edin gelsin. İnsan dediğin aşksız çok bedbin!