Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Âlem nerde sen nerde be Hülyacık!

Bundan 25 sene önce, koyunun olmadığı bu köyde, birkaç aklı kıt, Hülya Avşar'ı 'Türkiye'nin en güzel ve en akıllı kadını' ilan etti. Tıpkı Banu Alkan'ın Afroditliği gibi bu da Hülya'nın üzerine yapıştı kaldı. Gel zaman git zaman buna kendi bile inanmaya başladı. Tıpkı Banu Alkan'ın hâlâ kendini 90-60-90 sanması gibi bir şey oldu bu da...

***

80'li yılların yokluğunda, Yeşilçam'ın en acınası döneminde yani, saçma sapan filmlerin ve o filmlerin berbat oyuncularının acınası gülünçlükteki rol kesmeleri, travmatik bir süreçten çıkmış Türk halkına ilaç gibi, ama uyuşturan bir ilaç gibi geldi. Ahu Tuğba'nın tiftik keçisi saçları, Hülya Avşar'ın kafasındaki plastik mandalları, bülbül yuvası saç modeli, 30'ar santimlik vatkaları, Banu Alkan'ın sabah koşusunda giydiği leopar desenli payetli tulumları ve her tokatta havuz fıskiyesi gibi sağa sola savurduğu sarı saçları, Jeyan Mahfi Ayral'ın seslendirmesiyle birleşince, gişede ve video kaset satışlarında iş yapan, ancak gel gör ki yedinci sanatın emekçilerini mezarlarında fır döndürecek, bir iki günde çekilip montajlanan, yüz karası, pespaye yapımlar ortaya çıktı.

***

İşte o dönemin starıdır Hülya Avşar da... Orada da kalmıştır. Sonra Türkiye'nin birkaç iyi yönetmeni kendisine şans vermiş ve Hülya da bu şansını hasbelkader iyi kullanmıştır gerçi. Ama sorsan sanki o filmleri o çekmiş gibi anlatır da anlatır. Kardeşim sen Berlin in Berlin'de adam gibi bir oyunculuk sergileyebildiysen bu, Sinan Çetin seni 'adam gibi oynattığı' içindir. Fatmagül'ün Suçu Ne?, Bez Bebek ve Benim Sinemalarım'daki gibi yani... Ve işte Avşar filmografisinde, sağdan say üç, soldan say dört film vardır milletin izlerken bi tarafıyla gülmediği... Bunun dışında çok kötü bir ses, çok kötü bir yorum ve dolayısıyla çok kötü albümler, bayii toplantılarında verilen konserler(!) ve en az 80'lerin filmleri kadar pespaye, Z kalite TV programları... Yıllaaaardır Hülya Hülya diye her gün manşetlere taşınan kadın aslında bu işte! Ötesi yok kardeşim yokkk!

***

Ve artık kendisi hem fizik hem kariyer olarak son noktada. Kusura bakmasın ama gittikçe daha bakımsız, daha antipatik ve daha çirkinleşip, yaşlanıyor. Ben onun programa çıktığı gibi bakkala çıkmam yahu. İnsan bir aynaya bakar. Ama işte yıllarca kadını öyle inandırdılar ki 'sen en güzelsin, sen en bitanesin' diye... Saçına iki tarak vurmaya, o berbat renk ve modelini değiştirmeye gerek duymuyor bile. Kariyere gelince, artık kimse rol teklif etmiyor çünkü biliyor ki bu memlekette Hülya Avşar'lı film ve dizi iş yapmazzz. Bir oyuncu, elekçi kadın gibi bu kadar ortalıkta görünürse yüzü eskir ve hiçbir inandırıcılığı kalmaz. Kendisine sinema oyuncusuyum diyen bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket bu olmalı. Eh albümü falan da iş yapmaz, biliyor... O da ne yapsın, kendisini her gün manşetlere taşıyacak gaflarını sıraladığı bir TV programına bel bağladı. Konuğuna yönelttiği cehalet yüklü bulutlarla bezeli soru ve gaf yağmurları, onu magazin gündemine taşıyor ya, kendini ne kadar küçük düşürdüğü umru değil gibi görünüyor. 25 sene önce ölmüş büyük usta Ruhi Su'ya selam gönderebiliyor mesela... Gerçeği öğrenince de yüzü bile kızarmıyor. Gerçi o programların da seyredildiği falan yok ya! Dua etsin internet sitelerine. Millet her programın 'şakalarını' ertesi gün internet aracılığıyla öğreniyor çünkü.

***

Lafı çok uzattım... Kısacası diyeceğim o ki, bir zamanlar fasulye gibi nimetten sayılıp hasbelkader bu memleketin şöhretler karmasına katılmış bazı isimler için artık yapılacak hiçbir şey yok! Çünkü artık kendini yenilemeyen, geliştirmeyen, eğitmeyen, çağa ayak uydurmayanın, bu yeni dünya düzeninde yeri de yok! Israrla cehalet bataklığında debelenenlere büyük geçmiş olsun. Yeni nesil terli... Yemiyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA