ENERJİ DENKLEMİNDE YENİ AŞAMA: TÜRK AKIMI Enerji hatlarının uzun vadeli projeler olmaları ve ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık oluşturabilecek mahiyet taşımaları ve hatta güvenlik ve dış politika alanındaki ilişkilere de yön verebilecek itici güç görevi görmeleri, salt ekonomik/ticari getirileri olan projeler şeklinde değerlendirilmelerinin ötesinde stratejik çerçevede yorumlanmalarını da gerekli kılıyor. Bu bağlamda, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve kısmi de olsa küresel enerji dengelerine yansımaları olması beklenen Türk Akımı'nın Ankara-Moskova-Brüksel hattındaki karar alıcılar haricinde başka birçok aktörün de radarına takıldığını belirtmek gerekiyor. Türkiye ile AB'nin enerji arz güvenliğini ve enerji tedarik yollarını doğrudan ilgilendiren yanlarının yanı sıra Türk Akımı'nın, Karadeniz'den Doğu Akdeniz'e enerji havzalarındaki yeni güzergah arayışlarında Rusya'ya kazandıracağı muhtemel avantajlar bölgedeki jeopolitik çıkar mücadelelerinin jeoekonominin göreceli kazanımlarıyla at başı gittiği gerçeğini karşımıza çıkarıyor. PROJENİN ARKA PLANI: GÜNEY AKIM YERİNE TÜRK AKIMI İlk defa Putin'in Aralık 2014'teki Ankara ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'la beraber dünya kamuoyuna duyurdukları Türk Akımı teklifi, büyük ölçüde Avrupa Komisyonu'nun inşasına izin vermediği Güney Akım hattının yerine geçecek bir proje olarak tasarlanmıştı. AB'nin 2009 yılında kabul ettiği Üçüncü Enerji Paketi'ndeki kurallar bu anlamda Rus gazının Ukrayna üzerinden transitini azaltacak/sonlandıracak şekilde planlanan yeni rotaların Avrupa pazarına erişiminde kısıtlamalar getirmişti. KRİTİK ÜÇÜNCÜ ENERJİ PAKETİ Üçüncü Enerji Paketi'ndeki gazı satan ile boru hattı sahibinin ve dolayısıyla gazı taşıyanın aynı şirket olmasını yasaklayan ve böylelikle siyasi krizlerde enerjinin bir dış politika silahı olarak kullanılma riskini minimize etmeyi amaçlayan kurallarla AB, büyük ölçüde Rusya'yla enerji alanındaki ilişkilerini karşılıklı bağımlılık paradigması üzerine oturtmaya çalışmıştı. Moskova'nın henüz 2008 yılında, Üçüncü Enerji Paketi kabul edilmezden önce, hattın üzerinden geçeceği Bulgaristan, Sırbistan vs. birçok ülkeyle hükümetlerarası anlaşmaları imzalamasına rağmen Güney Akım'ın iptalindeki temel gerekçeyi Üçüncü Enerji Paketi'nde bahsi geçen bu kural oluşturmuştu. TÜRK AKIMI BULGARİSTAN'TAN TÜRKİYE'YE KAYINCA... İşte, 2014 yılında ilan edilen Türk Akımı projesi -Bulgaristan'dan Türkiye'ye kayan- güzergah değişimiyle beraber, Üçüncü Enerji Paketi kurallarının Moskova ile Brüksel arasındaki müzakereleri ilk etapta tıkayacak konu başlıkları içerisinde yer almasının önüne geçti. Diğer yandan ise gazın Türkiye-Yunanistan sınırında kurulacak bir merkez üzerinden Avrupa ülkelerine satışının öngörülmesiyle -daha uzun bir süre Rus gazının müşterisi olmayı sürdüreceği varsayılan- AB'yi de projenin gerçekleştirilmesi noktasında gerek yeni altyapı inşasında gerekse de enerji tedarik yollarının çeşitlendirilmesi bağlamında sorumluluk almaya iten bir hamle oldu. RUSYA BELİRLEYİCİ POZİSYONUNU KORUYACAK AB'nin enerji ithalatında kaynak ülke çeşitlenmesinden ziyade güzergah yelpazesini genişletmeyi öngören Türk Akımı, Rusya için ise Avrupa gaz piyasasındaki mevcut konumunu uzun vadede koruma/güçlendirme anlamına geliyor. Ukrayna üzerinden sevk edilen Rus gazının önemli bir kısmının Türk Akımı'na kanalize edilmesiyle Moskova, gelir artışından ziyade Avrupa enerji piyasasındaki belirleyici pozisyonunu muhafaza etmeyi amaçlıyor. Özellikle şu sıralarda transatlantik gaz ticaretinin de başlamasıyla beraber ABD'den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) seçeneğinin de devreye girmesi bölgesel enerji denkleminde Rusya'nın daha proaktif politikalar üretmesini zorunlu kılıyor. SERT DİRENÇ GÖSTERECEK Buradaki temel husus, Türk Akımı'ndan Avrupa ülkelerine satılacak gazın doğrudan AB sınırlarında teslimatının yapılacak olması ki bu durum, Üçüncü Enerji Paketi'nden kaynaklanan riskleri Rusya açısından minimize etmeyi amaçlıyor. Rus doğalgaz devi Gazprom'un, gaz son müşteriye ulaştırılana kadar hem gazın satıcısı hem de taşıyıcısı olma şeklinde ifade edilebilecek geleneksel politikasından vazgeçme anlamına gelen Türk Akımı teklifi bu nedenle AB'nin de projeye Güney Akım'daki gibi sert bir direnç göstermesinin önüne geçebilir. TÜRK AKIMI'NDA TEMEL PARAMETRELER Türk Akımı'ndan taşınması planlanan gaz miktarında projenin ilanından günümüze değin yaşanan değişiklik ise Rusya'nın AB'yle yeni gaz müzakerelerine daha gerçekçi bir düzlemde bakmaya başladığının göstergesi. İlk ileri sürüldüğünde Türk Akımı'ndan Güney Akım'daki gibi yıllık 63 milyar metreküp gaz taşınması ve her birinden 15,75 milyar metreküp gaz sevkiyatı olacak şekilde projenin 4 hattan oluşması ve 1 hat üzerinden doğrudan Türkiye'ye diğer 3 hattan da Avrupa piyasasına gaz aktarımı teklif edilmişti. Ancak sonrasında özellikle 2015 yılı içerisinde Gazprom'un Baltıklar üzerinden Almanya'ya inşa etmeyi tasarladığı ve yine Avrupa piyasasını hedef aldığı yeni doğalgaz boru hattı projesi Kuzey Akım-2'de mesafe kat etmesiyle Türk Akımı'nın taşıyacağı gaz miktarı ve boru hattı sayısı yarıya indirildi. PAZAR TÜRKİYE ÜZERİNDEN HAREKET EDİYOR Her ne kadar AB ile Rusya arasında henüz somut bir anlaşmaya varılamasa da Kuzey Akım-2'den taşınacak gaz miktarının 55 milyar metreküp olarak öngörülmesi Rusya'nın Türk Akımı'ndan AB'ye teklif edeceği gaz miktarı opsiyonunu gözden geçirmesine neden oldu. Zira Rusya halihazırda Ukrayna'ya sattığı yıllık 6-7 milyar metreküp gaz haricinde Ukrayna üzerinden -Türkiye de dahil- Avrupa ülkelerine toplamda 60-65 milyar metreküp civarında gaz ihraç ediyor. MOSKOVA'YA DAHA FAZLA ALAN AÇILACAK Önceki yıllarda faaliyete geçen Kuzey Akım-1 doğalgaz boru hattının yanı sıra Rusya için Güney Akım, Türk Akımı ve Kuzey Akım-2 projelerinin hepsinin asıl çıkış nedeninin Ukrayna üzerinden Avrupa piyasalarına gerçekleştirilen transit gaz sevkiyat riskinin minimize edilmesi olduğu göz önüne alındığında, Moskova'nın bu hedefine 31,5 milyar metreküp hacimli 2 hatlı Türk Akımı ve gerçekleşirse Kuzey Akım-2 ile birlikte rahatlıkla ulaşabileceği söylenebilir. Kaldı ki yine 55 milyar metreküp hacimli Kuzey Akım-1 hattı da tam kapasite çalıştığı takdirde Avrupa'nın azalan doğalgaz üretimine karşılık durağana yakın seyreden tüketim oranlarında Rusya'ya daha fazla alan açılacağı bir gerçek. TÜRKİYE AÇISINDAN PROJENİN ANLAMI İki hatta indirilen Türk Akımı projesinde Türkiye'nin kısa vadede enerji arz güvenliğini perçinleme ve gaz fiyatlarında indirim gibi somut bazı kazanımlarının olduğu bir gerçek. Ancak bununla beraber, ileride bölgede şekillenebilecek enerji haritasında Ankara'nın daha fazla söz sahibi olabilmesi için Moskova'yla müzakerelerini belli bir çerçevede yürütmesi ve bölgesel enerji merkezi olma hedefinin önündeki riskleri minimize edici bir strateji geliştirmesi yerinde olacaktır. GAZ GÜZERGAHI ANLAŞMASI Bu bağlamda, Kremlin yönetimiyle İstanbul'da gerçekleştirilen müzakerelerde üzerinde mutabakata varılan hususların başında Türkiye'nin Rusya'dan ithal ettiği gazın bir kısmının güzergahını değiştirerek enerji arz güvenliğini artırması yer alıyor. Halihazırda ithal ettiği toplam gazın yüzde 55'ini (yaklaşık 27 milyar metreküp) Rusya'dan karşılayan Türkiye, bu gazın büyük kısmını Karadeniz altından geçen 16 milyar metreküp taşıma kapasiteli Mavi Akım'dan, geri kalan kısmını ise 14 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip Ukrayna-Moldova-Romanya-Bulgaristan üzerinden Batı Hattı'ndan alıyor. TRANSİT GEÇİŞ FİYATI DÜŞÜREBİLİR Bununla beraber, Türk Akımı'nın inşası neticesinde transit ücretlerinin ortadan kalkması nedeniyle de Türkiye'nin Rusya'dan aldığı gazın fiyatında orta vadede kısmi bir düşüş yaşanabilir. Gaz fiyatlarında indirim konusunda halihazırda Moskova'yla yürütülen müzakerelerin bir sonuca ulaşmasının yanı sıra transit ücretlerinin sona ermesiyle Türkiye'nin enerji giderlerinde önemli bir azalma yaşanması mümkün. RUSYA'DAN ALINAN GAZIN FİYATINDA DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ Türk Akımı'nın inşası ile Batı Hattı'ndan Türkiye'ye sevk edilen gazın akışı sonlandırılıp, bu hattan alınan aynı miktardaki gaz Türk Akımı'nın ilk hattı üzerinden Türkiye pazarına doğrudan ulaştırılacak. Böylelikle Türkiye, Rusya'dan aldığı gazın tamamını doğrudan Rusya'dan ve Karadeniz üzerinden alacak. Bu durum, transit ülkeler ile Moskova kaynaklı siyasi riskleri minimize etme imkanına kavuşan Türkiye'nin enerji arz güvenliğinin -Rusya'yla ikili ilişkilerde ciddi bir kriz yaşanmadığı sürece- pekişmesini sağlayacak. Batı Hattı'ndaki 14 milyar metreküpün Türk Akımı'yla 15,75'e çıkarılması haricinde Rusya'dan alınan gazın miktarında ciddi bir artış yaşanmadığı takdirde ise Türk Akımı'yla Türkiye'nin Rusya'ya enerjideki bağımlılığının artacağını ifade etmek çok gerçekçi bir argüman olmasa gerek. BÖLGESEL VE KÜRESEL YANSIMALARI Türk Akımı'nın ikinci hattının inşası ise Türk-Rus ilişkilerinin ötesinde hem Türkiye'nin değerlendirebildiği takdirde bölgesel enerji merkezi olma hedefiyle ilgili hem de Moskova'nın Karadeniz'den Doğu Akdeniz'e enerjide elde etmeye çalıştığı kritik konumla yakından ilintili bir tabloyu karşımıza çıkarıyor. İkinci hattan gelecek gazın Türkiye-Yunanistan sınırından Avrupa piyasasına naklinin, Rus gazının Avrupa'daki belirleyici konumu üzerinde ilk defa Türkiye'ye de alan açıp hem Moskova'yla hem de Brüksel'le enerji pazarlıklarında Ankara'nın elini kuvvetlendirici bir enstrüman sunduğu açık. Bu enstrümanın yeterince etkin kullanılabilmesinin ise Türkiye'nin Rus gazı için Kremlin'in öngördüğü transit ülke rolünden sıyrılıp Moskova'yla müzakerelerinde gaz fiyatıyla birlikte bölgesel enerji merkezi olma hedeflerini öne çıkarmasıyla mümkün olduğu söylenebilir. Bu noktada, Türk Akımı'nda ikinci hattın kara kısmının işletiminde anlaşmada yer aldığı şekilde Türk-Rus ortak şirketinin eşit paylarda söz sahibi olması kritik önemi haiz. Bu durum, Üçüncü Enerji Paketi'nin ortaya çıkarabileceği engelleri ortadan kaldırabileceği gibi Türkiye'nin enerji arz güvenliğine de ekstra katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra Türkiye'nin, Trakya bölgesinde yeni inşa edeceği yeraltı doğalgaz depolama tesislerinin sağlayacağı avantajla Rus gazının 'al ya da öde' formülüyle satılması şeklinde değil de depolanması yoluyla re-export hakkını elde etmeye çalışması yerinde olacaktır. TÜRK AKIMI VE GÜNEYDOĞU AVRUPA ÜLKELERİ Bununla beraber, çok fazla dile getirilmese de Rusya'nın Türk Akımı üzerinden Güneydoğu Avrupa ülkelerine sattığı gazın miktarında da artış yaşanması ihtimali mümkün. Moskova halihazırda Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Bosna Hersek ve Makedonya'ya toplamda yıllık 7,2 milyar metreküp gaz satıyor ki bu miktar, bu ülkelere Türk Akımı'nın ikinci hattıyla ihraç edilmesi planlanan 15,75 milyar metreküp gazın yarısından aza tekabül ediyor. Bu durum ise her halükarda Rusya'nın Türk Akımı'yla bölgedeki İtalya, Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi ülkelere de gaz tedarikinde artış hedeflediğini gösteriyor. Netice itibariyle ise Doğu Akdeniz'den Ortadoğu'ya uzanan coğrafyada Avrupa pazarını hedefleyecek şekilde ortaya çıkabilecek yeni boru hatları güzergahlarına karşı Türk Akımı'yla Rusya'nın bir anlamda kısmi de olsa 'ön alma' stratejisi izlediği görülüyor. BÖLGESEL ENERJİ DENGELERİ Şüphe yok ki, Ankara-Moskova hattındaki ilişkilerde normalleşme sürecinin önemli bir sonucu olarak Türk Akımı projesinde atılan son imzalarla hem Türkiye hem de başka birçok aktör için bölgesel enerji denkleminde kritik ve yeni bir aşamaya geçildi. Her aktör gibi Türkiye için de mühim avantajlarıyla beraber riskleri de içerisinde barındıran bu sürecin oyun kurucuları arasında yer alabilmek ise Rusya'yla ikili münasebetlerde sürdürülen hassas diyaloğun bölgesel enerji merkezi olma hedefleriyle uyumlulaştırılmasına bağlı duruyor.