Yatıyor, kalkıyor, Reza Zarrab'ı tartışıyoruz. Hatta "Bak gördün mü Amerika yakalamış" türünden laflar ediyoruz. Niye yakalamış? Cevabı ortada: Kendileri açıklıyorlar zaten, "Amerika'nın İran'a uyguladığı ambargoyu deldiği için" tutuklanmış. İyi, güzel de bana ne? Adam, benin değil, ABD'nin ambargosunu delmiş. Var mı Türkiye'yi ilgilendiren bir tarafı? Ben, Amerika'nın ambargosunun uygulayıcısı ya da onların bir "uç karakolu" muyum? Bitmedi, neler var neler…
Uzun süredir birbirimizi yiyoruz. Birileri "Türkiye DAEŞ'i destekliyor" iftirasının peşine takılmış gidiyor. Diğerleri de "yalancı, sahtekâr" diye cevap veriyor. İtiş-kakış devam edip gidiyor. Biz bu tartışma ile uğraşırken, adamlar DAEŞ'ten hiçbir farkı olmayan terör örgütü PKK'nın kardeşi PYD'ye silah yağdırıyor. Üstüne bir de resmi açıklamalar yapıp, bu örgüte övgüler düzüyor. Asıl tartışmamız, konuşmamız, tepki göstermemiz gereken faaliyet bu! Biz ise, algılara kapılıp, hayali birtakım iddiaların peşine takılarak, gerçek olmayanı tartışmaya devam ediyoruz. Bir de "aydınlar" konusu var…
Üç-beş kişi "biz aydınız" diye ortaya çıkıyor. Terör ve teröristin ekmeğine yağ sürmek için bildiriler yayımlıyor. Sağır, dilsiz ve kör davranışları sergiliyor. Biz de bunlardan bahsederken halen "aydın" ifadesini kullanıyoruz.
Neresi "aydın" bunların? Yaptıkları işler, savundukları fikirler ve sergiledikleri tavırlar son derece karanlık! Örnek çok ama sonuç olarak ne istiyorlarsa onu yapıyoruz. En çok haklı olduğumuz konuda bile kendi kendimizi tokatlıyoruz. Oluşturmak istedikleri maksatlı Türkiye tablosuna istedikleri yönde fırça darbeleri atıyoruz. Üstelik çoğumuz da bilmeden istemeden bu algı operasyonlarının bir parçası haline geliyoruz.
Gırtlağını patlatırcasına "Bağımsız Türkiye" diye bağıran solcusu da alet oluyor buna, dindarı ve muhafazakârı da. Zaman zaman, bu kervana algı operasyonunun alabildiğine etkilediği "milliyetçiler" de katılıyor. Liste uzayıp gidiyor… Maalesef böyle bir hale getirmişler bizi!
Oysa o "zaaflar ülkesi" olarak damgalamak istedikleri Türkiye, insani açıdan hepsinden daha iyi noktada. Milli gelire oranlandığında dünyada mazlumlara en fazla yardım yapan ülkeyiz biz. Ekonomik olarak da çoğunun gıptayla baktığı bir noktadayız. Onlar yerinde sayıyor, biz büyüyoruz. Sanayi üretimimiz, geçtiğimiz Kasım'da yüzde 3,6, Aralık'ta 4,6 ve Ocak'ta da 5,6 artmış durumda. Dış ticarette Şubat ayını ihracatta yüzde 3'lük bir büyümeyle kapattık. Operasyonlar devam edip, bombalar patlarken bile bütçemiz geçtiğimiz son iki aylık sürede 6,6 milyar lira fazla verdi. Durum bu olunca, meşrepleri gereği algıların peşinden koşanları bir tarafa ayırıyorum. Onların dışındaki geniş kitleye sesleniyorum: Yeter, artık çıkalım bu cendereden. Algılardan kurtulup, özgürlüğümüzü kazanalım. Taktıkları ve takmak istedikleri gözlükleri atıp, artık meselelere kendi gözümüzle bakalım. Çünkü böylesi bir görüntü yakışmıyor bize!
Emin Pazarcı/Akşam