Zorunlu ve son derece büyük bir mahcubiyetle yapılmış bir açıklama:
Evet, geçtiğimiz pazartesi günü, sizin de fark ettiğiniz gibi, taaa iki ay önce yazılmış üç yazı tekrar bu köşedeydi. Çünkü bendeniz, yazılarına parametre olarak tarih atmayı tercih eden bir şahsiyetim.
Hal böyle olunca da; yani 2 Mart'ta yayınlanacak yazıya '2mar11', 2 Mayıs'takine de '2may11' diye parametre atınca, üstüne üstlük bir de gözler astigmatken gözlük de takmayınca, listede alt alta duran iki yazı birbirine girmiş ve ben eski olanını gazeteye göndermişim.
Sakarlık, telaşe memureliği ve sarışınlık karışımı da çabası tabii...
Yapacak bir şey yok, olan oldu!
Olmasaydı iyiydi de, insanlık hali.
Robot değiliz sonuçta.

YAZILARLA REZİL OLACAĞIMA...
Bu köşede yazdıklarımla değil, böyle şapşallığımın tutttuğu karışıklıklarla rezil olayım yeter ki!
12 senedir köşe yazıyorum, kovulmadan önce; Yeni Asır'da yazdığım ve sadece Yeni Asır okuyucusunun okumasına gönlümün elvermediği bazı yazılarımı Sabah'ta da kullandığım olurdu.
Sonuçta boyacı küpü değil, emek veriyoruz bu yazılara... Eh memlekette değil her gün iki gazete almak, tek gazete okuma alışkanlığı bile zor bulunuyorken, arada "Bakın benim aklıma ne geldi" diye oluşturduğum dahiyane fikirlerimi, iki gazetenin okuruyla da paylaştığım zamanlar vardı.
Ama böylesi ilk kez başıma geliyor doğrusu.
Bu arada dün bana "Başkalarının aylar önce yazdığı yazıyı köşenize koymaya utanmıyor musunuz?' diye fırça kayan dikkatli okura da bravo!
Kerata o yazıyı daha önce okuduğunu hatırlıyor da, işte küçük bir sorun var, onun yine benim yazdığım yazı olduğunu çıkaramıyor!
Kendi yazımı çalmakla da suçlandım yani. Eee insanız işte! Hepimiz hata yaparız, üstelik yaşadığımız her gün de acı tatlı sürprizlere gebe değil mi ama?
Neyse bu TRT Ankara Radyosu modunda daha fazla kalmayalım.
Sebep olduğumuz karışıklık için özür diliyoruz yani, anladınız.