Çok mu acımasız bir istek oldu!
Haklısınız, milletvekilliğini layıkıyla yapacak birçok gazeteci var. Siyaset tarihimizde basından politikaya transfer olmuş başarılı isimler de oldu.
Bu noktada asıl tartışılması gereken ise bir gazetecinin, bir siyasi partinin gözdesi olmayı nasıl başardığı?
Yalakalık yaparak mı?
Yoksa tarafsızlığı ve görüşleriyle sembol bir gazeteci olduğu için mi?
Bu iki soruya da 'Evet' yanıtını vermek mümkün.
O zaman bir gazetecinin, aday olmadan en az bir-iki yıl önce görevinden istifa etmesi gerektiğine inandığımı belirtmek isterim.

TARAFSIZLIK ESAS OLMALI
Çünkü bir gazetecinin yalakalık yapma ihtimali, kamuoyunu yanıltacak köşe yazıları ve haberler yayınlama yüzdesini arttırır.
Tabii ki, her gazetecinin bir politik görüşü ve sempati duyduğu siyasi liderler vardır ama basın meslek ilkelerine göre objektif ve tarafsız olması esastır.
Haklısınız, ülke iki kutba ayrılmışken bu satırlar havada kalıyor...
Ancak şöyle bir açıklama da olmamalı: "Çekilmiş olmam bu partiye ve Kemal Bey'e hizmet etmeyeceğim anlamına gelmemeli. Yine CHP'nin bir neferi olarak çalışmaya devam edeceğim."
Kim yapmış bu açıklamayı?
Alt sıralardan aday gösterilince CHP'den istifa eden Enver Aysever.

BÜYÜK TALİHSİZLİK
Aysever'i severim, başarılı bir habercidir, lakin gazeteciliğe CHP'nin neferi olarak devam edeceğini söylemesi büyük talihsizlik.
Aynı şekilde Yiğit Bulut'un son dakikaya kadar adaylık konusunda sessiz kalması da...
Neyse ki, siyasi partiler daha aklıselim çıktı da, gazetecilere mesleklerinin kutsallığını hatırlattı.

BDP İLE AYNI GÖRÜŞTE Mİ?
Bir de Sırrı Süreyya Önder örneği var... Ben Önder'in yazar olarak devam etmesini çok istiyordum. Çünkü onun mizah ve romantizm yüklü müthiş yazıları, Kürt sorunun anlaşılması adına önemli adımlardı. Her neyse; Önder artık yolunu çizdi, eminim siyasette de başarılı olacaktır.
Öte yandan Önder'e sanatçı ve yazar olarak hayranlık duyan birçok insan, şimdi onun Abdullah Öcalan ve PKK hakkındaki görüşlerini merak ediyor. Önder'in kankası gazeteci ve yazar arkadaşları nedense sormadı, ben sorayım: Sayın Önder, Öcalan'ı lider kabul eden BDP ile aynı görüşte misiniz? PKK hakkında ne düşünüyorsunuz?