Sen kızını çöpten bile sakınarak büyüt, yeme yedir, içme içir, onu pamuklara sar sarmala bugünlere getir; sonra da binlerce kilometre uzaklıkta, onu açlıktan adeta can çekişirken izle...
Ya da senin yelden esirgediğin kızın, sabunlu zeminde yarışırken düşüp kafasını yere vursun ve hafıza kaybına uğrasın, sen de ekran başında kahrından öl...
BİR BUT İÇİN GÖZYAŞI...
Survivor'ı izlerken, o anda benim gibi ekran başında bu görüntüleri izleyen yarışmacıların anne-babalarını düşünmekten alamıyorum kendimi.
Cumartesi gecesi açlıktan ayakta duramayacak hale gelen Begüm'ün, ödül oyununda tavuk kızartmaları kaybettikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamasına bizim bile yüreğimiz dayanmazken; anne-babası ne hissetti acaba? Kızlarının bir tavuk budunun ardından döktüğü onca gözyaşı asit olup o ana-babanın yüreğine akmamış mıdır sanıyorsunuz? Peki ya kafasını vurup geçici hafıza kaybına uğrayan, ardından yüz felciyle kas spazmı arası bir rahatsızlık geçiren Şansın'ın ailesi, kızları "Doktor mu geldi? Ne doktoru? Hatırlamıyorum ben öyle bir şey" diye ağladığında ne yapmıştır sizce? (Geçen hafta Survivor'daki tehlikeyi önceden sezip yarışmacıların kask takmalarını önermiştim. Buyurun işte...)
BUNA YÜREK DAYANIR MI?
Tamam, yarışmacılar her şeyi göze alarak bu yarışmaya katılıyorlar. Anne-babalarının iznine tabi olmayan, reşit gençler onlar. Ama bir de işin 'anababa yüreği' kısmı var. Eminim pek çoğu oğullarının, kızlarının bu yarışmaya katılmasını istememiştir.
Ödülü ne olursa olsun, onları bu haldeyken görmeye gönülleri razı olmamıştır.
Umarım, iyilikseverliği ve vicdan sahibi olmasıyla ünlü sevgili Acun kardeşim, bu görüntüler ekrana düşmeden önce yarışmacıların ailelerini arayıp kaygıya kapılmalarını engellemek için onları bilgilendiriyordur.
Aksi halde bu işkence görüntülerine hiçbir ebeveynin yüreği dayanmaz.
Eleştirmek için söylemiyorum. Ama merak ettiğim bir şey var: Acaba Acun, kendi kızlarını ekranda yaprak kemirirken görse ne hissederdi? Kızlarını böyle bir yarışmaya gönderir miydi?