İçinde kötülük olmadığından adım gibi emin olduğum için bugüne kadar Mehmet Ali Erbil'i kıyasıya eleştirmekten, beline odunla vurur gibi kritik etmekten hep kaçındım. Hatta, hem oyunculuk hem de şovmenlik yeteneklerini doğrularla bir araya getirmediği için ona hep sitem ettim. Televizyonun en yetenekli şovmeni olduğunun altını çizmekten ise hiç kaçınmadım. Eski eşi Tuba ile beraber giriştikleri hayır işlerinden daima övgüyle söz ettim. Ama şimdi neyi, nasıl savunabilirim ki? Hadi diyelim, Tikli Hilmi'nin donunu indirmesi bir canlı yayın kazasıydı... Kendine eş arayan 80 yaşındaki adama söylediği iddia edilen "Ben Kızılbaş mıyım" lafı da boşboğazlıktı... Ama ya sonuncusu? Bunca tecrübene rağmen, Alevi vatandaşların bu konudaki hassasiyetini nasıl unuttun, nasıl görmezden geldin? Bu kaçıncı pardon? Evet, her gün canlı yayına çıkan birinin hata yapmamasına olanak yok. Ama hata, aynı konuda iki kez yapılınca özrü olmuyor ki... Hele geçmişte bir Güner Ümit örneği de yaşanmışken... Sevgili Mehmet Ali, bence en büyük sorunun, kendini yenileyememiş olmandı. Toplumun tamamen gündeminden çıkmış, safsatadan öteye gitmeyen Kızılbaş saçmalıklarından espri üretmek, 68 model mizaha sarılmak felaketini getirdi... Televizyondan ekmek yiyen bir profesyonelin bu kadar unutkan, savruk ve kontrolsüz olmaya hakkı yok. İki yılda bir hem kendini hem bulunduğun televizyonu hem de seni sevenleri zor durumda bırakıyorsun. Al işte bir kez daha feleğin çarkına çomağını soktun. Program yayından kaldırıldı. Şimdi üzül üzülebildiğin kadar...