1964 yılındaki Kıbrıs bunalımı sırasında, müttefik ülkelerden alınan savunma teçhizatının kullanılması konusunda oluşan engeller, savunma sanayisinin geliştirilmesi için tarihin en büyük adımlarından birinin atılmasını sağladı. Kendi kendine yeterli bir savunma sanayisi altyapısının oluşturulması için özellikle çıkartma gemilerinin yapımına yönelik çalışmalar ile başlayan süreç 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda ABD ambargosuyla zirve yaptı. Türkiye, aynı yıl Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nı kurdu ve savunma sanayisinin temellerini attı.
HER ŞEY KIBRIS SAVAŞIYLA BAŞLADI
Vakıflar
kısa sürede Aselsan
(1975), İşbir ( 1979), ASPİLSAN (1981),
HAVELSAN (1982) gibi kurumları
oluşturup savunma sanayisinde yatırımlar
gerçekleştirdi. Savunma Sanayi
Müsteşarlığı tarafından 1985 yılından
bugüne kadar yürütülen faaliyetler
çerçevesinde, kara, hava ve deniz
sistemleri ve platform bazında çeşitli
alanlarda yurtiçi imkân ve yetenekler
kazanıldı. 1970'li yıllarda temelleri atılan
savunma sanayisi aradan geçen 46
yıllık süreçte zırhlı muharebe araçları,
elektronik harp sistemleri, komuta kontrol,
askeri gemi, kripto ve simülasyon
konularında temel yetenekler kazandı.
Bugün itibarıyla, kamunun ağırlıkta
olduğu savunma sanayisinde, özellikle
kara ve deniz araçları ile elektronik
ve yazılım alanlarında özel sektör yatırımları
var.
AK PARTİ İLE SEKTÖR ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR
AK
Parti'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana geçen 14 yıllık süreçte ise milyon dolarlarla ifade edilen savunma sanayisi, sadece yedi yılda üçe katladı ve 5 milyar dolara ulaştı. 13 yıl içinde çok hızlı bir büyüme yakalayan sektör Türkiye'nin ihtiyacının yüzde 55'ini karşılar hale geldi. Bu oran 2002'de yüzde 25 düzeyindeydi.
1.6 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT
İhracatta 2013'te dünyanın 23'üncü sırasında olan Türkiye,
2002'den bu yana dört basamak atladı. İthalatta ise dünya altıncısı
olan Türkiye 11'inci sıraya geriledi. 14 yıl içinde ihracatını birkaç
milyon dolardan 1 milyar 655 milyon dolara kadar çıkardı. 2016'da
en fazla ihracat 556 milyon dolarla ABD'ye yapıldı. Bu rakam
Türkiye'nin her üç dolarlık ihracatının bir doları anlamına geliyor.
Yıllık 890 milyon dolar seviyesinde Ar-Ge harcaması yapan sektörün
hedefi gelişmiş ülkelerdeki yerlilik oranı yüzde 85 ila 95 seviyesine
ulaşmak.