Her daim güleryüzlü, neşeli ve pozitif biri Ayça Erturan. Sohbeti ve şen kahkahasıyla hemen ortamı şenlendirenlerden. "Etrafımdakiler mutluysa ben de mutlu olurum, pozitif enerji de, asabiyet de bulaşıcıdır" diyen Erturan, Akıncı dizinin setinde de neşe kaynağı. Dizide canlandırdığı Filiz karakterinin Orhan'la (Tolga Tekin) olan sahneleri ve ikilinin ilişkileri seyircinin en beğendiği bölümler arasında. Bu aşk nereye doğru evrilecek bilinmez ama Erturan'ın aşk tanımı ilginç. Yaklaşık 20 yıldır birlikte olduğu Oğulcan Kırca ile 2014 yılında evlenen Erturan, "Fırtınalı günlerimiz olsa da ilişkimiz bir şekilde güneş açtırmayı başaran cinsten" diyor ve ekliyor: "Aşk biter, yerini sevgi alır. Saygı ile sevgi birlikte yürüdüğü zaman ilişkinizin yanına mavi tıkı alırsınız." Erturan'la aşkı Filiz'i, kadın erkek ilişkilerini ve sektöre dair öne çıkanları konuştuk...
- Akıncı dizisi senin için nasıl başladı? Neden bu işte rol almak istedin?
- İçinde bulunduğumuz dönemde, eğer bir dizi yayından kalkmıyorsa iyi gidiyor demektir. Kişisel olarak ise, bana bir dizi projesi sunulduğunda kimyasına bakıyorum. Önce hikâyeyi, dilini, karakterleri, en son da kendi karakterimi inceliyorum. Her karakter birbirinden beslenmeli, hikâyeye hizmet etmeli, ayakları yere basmalı. Bugüne kadar oynadığım projeleri böyle seçtim ve pişman değilim. Eğer sektörünüze biraz hakimseniz, sadece şansla hareket etmiyorsanız ve motivasyonunuz para değilse daha doğru değerlendirme imkânınız olabiliyor. Akıncı zor bir hikâye. Bugüne kadar sanırım muadili yoktu. Yani bir süper kahraman hikâyesi olduğu için söylüyorum. Prodüksiyon açısından görsel bütçesi, teknik açıdan inandırıcılığı, 120 dakika olduğu için ana ve yan hikâyeleri doğru balans ile yönetmek kolay değil. Ama benim için büyük tecrübe. Önce yapımcılara, sonra yazarlara ve yönetmene inanmanız gerekiyor. Ben hepsine inandım. Onlarla çalışmak istedim. Bir de çalışmaktan çok memnun olduğum oyuncu arkadaşlarım ve teknik ekip de olunca, kabul etmemem olanaksızdı.
DAHA İKİNCİ GÜN İYİ Kİ DEDİM
- Rol arkadaşlarınla ilgili ne söylemek istersin? Daha önce beraber oynadığın kişiler var mı?
- Geçen sene büyük bir tiyatro
prodüksiyonunda Didem İnselel
ile birlikte sahne aldık. Diğer
oyuncu dostlarla bu projede ilk
kez çalışıyorum. Bir sete yeni
girdiğinizde önce bir tartarsınız
ortamı. Memnuniyetsizlik var mı,
alınganlık, laubalilik var mı diye.
Hepsi işini en iyi şekilde yapmaya
çalışan, samimi, sıcak insanlar.
Daha setin ikinci gününde "İyi ki
birlikteyiz" dedim.
- Oynadığın karakter Filiz, nasıl biri sence?
Filiz, her ne kadar ömrünün
büyük bir kısmını İstanbul'da geçirmiş
olsa da o tam bir Karadeniz
kadını. Aslen Trabzonlular. Köklerine
oldukça
bağlılar.
İşlettikleri restoranın
adı Manaho. Trabzon'da bir derenin
ismi. Filiz ablalarına nazaran
daha enerjisi yüksek bir kadın.
Kafasına yatmadığı bir şey varsa
onun üzerine giden, evin içinde
yeğenlerine teyzeden çok abla gibi
duran ve yeri geldiğinde onlarla
benzer muzurlukları yapabilen
biri. Fakat sinirlendiğinde gözü
hiçbir şey görmeyen de bir Karadeniz
kadını.
- Sen her şeye rağmen bu hayat enerjini nereden buluyorsun, nasıl bu kadar pozitif ve güler yüzlü olabiliyorsun?
- Sizden önce yaşananları ve
sizden sonrasını biraz düşündüğünüzde,
aslında bu dünyada
geçirdiğiniz zamanın çok kısa olduğunu
idrak ettiğiniz zaman, negatiflikle,
aşırı hırsla, kendinizi veya
başkalarını incitmekle zaman
kaybetmemeniz gerektiğini
anlıyorsunuz. Ben, etrafımdaki
insanlar mutlu
olduğunda daha çok
coşan biriyim. Pozitif
enerji de, asabiyet
de bulaşıcıdır.
Ben güzel enerji
bulaştırıyorsam ne
mutlu.
- Tolga Tekin'le gerçekten iyi bir ikili oldunuz. Orhan'la Filiz'in durumu ne olacak?
- Sevdiğiniz karakterlerin
mutlu olmasını, hayatta
karşılaştığı zorlukları yenmelerini,
üzüntülerini dindirmelerini ve
mutluluklarının daim olmasını
istersiniz. Çünkü onlarla özdeşleşirsiniz.
Sanki onlar mutlu olursa
siz de mutlu olursunuz. Onların
bulduğu gücü, yaşama sevincine
siz de haiz olursunuz. Filiz ve Orhan
karakterleri de sevilmişse ne
mutlu bize. Onların durumunun
ne olacağını bilemem şuan elbet
ama her zaman iyiler kazansın.
- Orhan'ın gizli bir kimliği de var aslında. Sence Filiz, Orhan'ın gerçek kimliğini öğrenince ne tepki verir?
- Her karakterin kendi dünyasında
inandığı doğrular, yanlışlar
ve gerekçeler vardır. Ben Ayça olarak böyle düşünüyorum ama sanırım Filiz ortalığı yıkacak, güveni kırılacak, ikna olması zor olacak. Ama sonunda gerçek sevgi ve anlayış kazanacak.
- Orhan ilanı aşk etti... "Aşk cesaret işidir" dedi.. Sence aşk nedir?
- Aşk basittir, aşk karmaşıktır, aşkın ömrü üç yıldır, bir ömürdür vs. takılmıyorum bunlara. Bence kimyasal bir reaksiyondur. Aşık olursun, olunursun. Birbirinize yüklediğiniz pozitif özellikler belli oranda karşılığını bulursa o sevgiye dönüşür. Sadakat barındırır. Geriye kalan tek ilaç saygıdır. Aşk biter, yerini sevgi alır. Saygı ile sevgi birlikte yürüdüğü zaman ilişkinizin yanına mavi tıkı alırsınız. Anlayışsızlık, mesafe, kavga, sinir, birikim gibi kavramlar, o ilişkinin içerisinde erir yok olur.
EVLİLİĞİ DİNAMİK TUTAN ŞEY DEĞİŞİMDİR
- Son bir haftadır konuşulan bir konu var. Fazıl Say'ın eşi Ece Dağıstanlı ayrı evlerde yaşadıklarını açıkladı. Ortalık karıştı. Sen nasıl bakıyorsun bu duruma? Ayrı evlerde evlilik olur mu?
- Şu dünyada yaşadığım kısacık sürede öğrendiğim bir şey varsa, benim doğrularımın herkesin doğrusu olmadığını anlamak ve ısrar etmemektir. Kimin ne yaşadığını biz bilemeyiz. Sanatta da, siyasette de tek bir doğru yok. Ama hepsinde doğrular ve yanlışlar var. Yanlışlar da, doğrular da, onların yaşadığı özel şeyler. Benim burdan bence yanlış şu yüzden, ya da doğru bu yüzden demem, ahkâm kesmenin ve ukalalığın ötesine geçmez.
- Evliliği dinamik tutan şey nedir sence?
- Evliliği dinamik tutan şey, değişimdir. Gelişimdir. Aynı kalmamaktır. Kendine katmaktır. Karşı tarafın da kendine katmasıdır.
- Sizin ilişkinizde durum ne?
Hayatımızda karlı, yer yer yağışlı ya da fırtınalı günlerimiz olsa da ilişkimiz bir şekilde güneş açtırmayı başaran cinsten.
'EN İYİ SENARYO, ALLAH'IN YAZDIĞIDIR'
- Bir de sosyal medya konusu var. Sektörde iş, ne kadar takipçin varsa o kadar başarılısına geldi. Yapımcıların da oyuncu seçimlerinde sosyal medya karnelerine ve takipçi sayılarına baktıkları söyleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?
- Bunu önceleri pek kanıksayamadım. Hiç gerçekçi olmayan takipçi sayıları, takipçi sayılarına oranla beğenilme ve izlenme orantısızlıkları. Etkileşimlerin azlığı ama artan takipçi sayıları vs. Ama bu da bir iş haline geldi. Sektör kendine bir kriter buldu. Eğer seçilme kriteri takipçi sayısıyla ölçülüyorsa o zaman takipçi sayılarının bir 'business' olarak artması da kanıksanmayacak bir şey değil. Su akar, yolunu bulur. Bununla ilgili sadece temennim olabilirdi. Köroğlu Destanı'nda 'Silah icad oldu mertlik bozuldu' demişler. Takipçi satın almak da sosyal mecra destanında mertliği bozsa da, sistemin işleyişi budur. Kendi kendine değişir ya da evrilir. Başka kriterler çıkar veya değişmez. Buna takılmıyorum ben. Oyuncu seçiminde hâlâ yeteneğe bakan yapımcılar var Allah'tan.
- Sektördeki ücret eşitsizliği konusunu kafana takıyor musun? Kadın oyuncuların erkeklerden daha az kazanıyor olması rahatsız ediyor mu seni de?
- Yeni okuduğum bir haberde, ABD Kadın Futbol Milli Takım kaptanı Megan Rainoe, bu konu ile ilgili Biden ile görüşmüş. "Biz de aynı emeği veriyoruz, aynı kupaları kaldırdık, ödüller aldık. Bizim de gelirimiz onlarla eşit olmalı" demiş. Megan'a ilaveten, sadece sektördeki ücret dağılımı değil, öncesinde kadın erkek eşitliğinden ve insan hakları eşitliğinden yanayım. Bir şeyi düzeltmek için, sorunun başladığı noktadan düzeltmeye başlanmalı.
- Balık etli ya da şişman kadınların sektörde yok sayılmaları konusu da çok konuşuluyor. Artık moda sektörü bile büyük beden modellerle barışmışken, medya sektörünün bu göreceli güzellik algısını nasıl değerlendirmek gerekir sence?
Bir kişiyi özünden ziyade biçimiyle değerlendirmek doğru olabilir mi? Bu ayrımı yaşamın, doğanın kendisi yapmıyor. Yılmaz Hocam bize yıllarca senaryo yazarlığı öğretirken "En iyi senaryo, Allah'ın yazdığıdır" derdi. Ve o senaryoda balık etli ve şişman kadınlar da var, çirkin erkekler de var.
Onlar da birer gerçek karakterdir ve sanat gerçekten beslenir. Müzik sektörüne hakim değilim ama eşitlik her alanda olmalı. Yetenek, biçimle tarif edilemez.
BENİM SÜPER KAHRAMANIM BABAM
- Akıncı bir süper kahraman... Senin süper kahramanın kim. Kahraman hikâyelerini sever misin?
- Benim süper kahramanım babamdır. Zamanı doğru kullandığı için, hayata dair çok şey öğrettiği için, her daim pozitif olduğu ve gülmeyi, gülümsetmeyi bildiği için. Bence bu devirde, hatta her devirde güldürmek bir süper güçtür. Ben, ayağı yere basan, gerçekliğe dayanan kahramanları daha çok severim. Örneğin Pursuit of Happiness filmindeki baba bir süper kahramandır. Kızım olmadan asla filmindeki anne bir süper kahramandır. Miss Doubfire'da Robin Williams bir süper kahramandır. Benim babam da öyle bir süper kahraman.