Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Günlerin bal köpüğü...

2015 bitiyor. İnsan yaş aldıkça zamanın hızlandığını fark ediyor. Rahatsız edici olmaktan çok ötede, beni saran bir duygu bu. Delice bir süratle bir yere doğru gidiyoruz. En önemlisi yaşamı daha seçmeci bir tarzla sürdürmek. Her şeyi okuyacak, izleyecek, dinleyecek zamanımız yok

2015 zor bir yıldı. Politik bakımdan haydi haydi çetindi. Ama bu yılı herhalde benim için unutulmayacak hale getiren annemin ölümüdür. Yapacak bir şey yok. Gene de 90 yaşına kadar zihninin, heyecanının, ilgilerinin 30 yaşındaki birisi kadar açık olması beni hâlâ izlediğim, dinlediğim, okuduğum bir şeyde ona telefon etmeye sevk ediyor. Bir süre sonra bu da geçer.
Diğer yıllara nazaran daha çok tatil yaptım. Tatil sırasında hasta oldum ama o bile güzeldi. Neticede ya uyuyor ya da okuyordum. Kitaplarımla, sergilerimle uğraştım. İki kitap yayınladım: Türkiye'de Yazınsal Bilincin Oluşumu ve Bakmak, Görmek, Bir de Bilmek.
Çok yolculuk ettim ve artık yolculuk etmek istemiyorum. Görmek istediğim birkaç yer hâlâ var. Ama öyle 24 saat dolmadan bir yere gidip dönmek artık 'mil biriktirmek isteyenlerin' olsun. Hayatı daha olgun yaşamak bu basit heyecanların ötesinde bir şey. Gelelim yaptığım seçmeye.

MARSLI İLGİNÇTİ

Filmlerden başlayayım. Çok zengin bir yıldı. 'Dizi' diyeceğim hemen her şey bu yıl perdede boy gösterdi. Mad Max, Mission Impossible, James Bond, Yıldız Savaşları yeni serüvenleriyle ortadaydılar. Mad Max türü filmlerin kendisine özgü bir boyutu oluyor. Fury Road da ilginç bir filmdi.
Bond'u tartışmayı daha sürdüreceğiz. Neticede 20. yüzyılın en önemli, hatta tek kült figürü. İki film metafizik boyutlarıyla ilginçti, Marslı ilginçti.
Ama benim kişisel antolojim Timbuktu'yu, Amour Fou'yu (Çılgın Aşk), Irrational Man'ı (Mantıksız Adam) kapsıyor. Timbuktu, her şeyiyle güzel bir film. Çılgın Aşk artık unutulmuş bir sinema. Ama müthiş 'resim' olan bir sinema.
Mantıksız Adam ise Woody Allen! Felsefenin, düşüncenin nasıl aynı zamanda 'eğlenceli' olabileceğinin dersi! (Allen için yazdığım yazıda Everyone Says I Love You'yu salık vermiştim. İlave yapayım: okullarda ders olarak okutulması gereken bir film: Bullets Over Broadway. İşte size yeni yıl armağanım!)

DAİMA KİTAPLAR

Kitaplar! Daima kitaplar. Binlerce kitaplar. Bu yılın 'bakılacak' kitabı Vermeer oldu. Bir de Nature Morte. Vermeer'in sadece 35 yapıtı var dünyada. Bu baskılar akıl alacak gibi değil. Nature Morte de 21. yüzyılda bu alanda neler yapıldığını gösteriyor. Bu güzel baskılı kitapların sonu yok. Bizim dünyamızdan çok güzel bir kitap yıl sonuna doğru geldi: Yüksel Arslan'ın Yeni Etkiler'i. Müthiş bir ressamın müthiş bir kitabı. Keşke daha farklı basılsa.
2015, Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıldönümüydü. O yönde kitaplar çıktı. İki kitap doğrudan Osmanlı İmparatorluğu'yla ilgiliydi. Eugene Rogan'ın The Fall of the Ottomans ve Sean McMeekin'in The Ottoman Endgame'i. Çok ayrıntılı, hakkaniyetle yazılmış, yöntemi sağlam iki kitap. Muhtemelen kısa sürede Türkçede yayınlanırlar. Bir diğer çok ilginç kitap Stefan Ihrig'in Naziler ve Atatürk diye çevrilen kitabı. Çok önemli ve çarpıcı.
Üç kitap okudum. Yazmazsam ölürüm. Biri, Eric Hazan'ın kitabı: The Invention of Paris. Bir kentin doğrudan kent olarak (ve bu kadar zevkli) tarihi nasıl anlatılır hayran olarak gördüm. Eskice bir kitap, yeni okudum. Ama yeni bir kitap da var. Luc Sante'nin, bu defa Paris'in yoksullar ve bohem üstünden anlattığı tarihi, The Other Paris.
Son kitap Sam Roberts'in History of New York in 101 Objects. Daha ne olsun, 101 nesnede New York tarihi. Kent tarihinin mutlaka sıkıcı olması gerekmiyor. Juan Goytisolo'nun Kapadokya'da Gaudi'nin İzinde'sibir seyahat kitabı. Ama ben yabancıların bize bakışını yansıtan kitapları seviyorum. Bu ise ayrıca çok usta bir yazarın merceği... Gene kurmaca dışı, çok güzel hazırlanmış, çok duyarlı, çok ciddi ama o kadar da zevkli bir çalışma son günlerde geldi, Can Almanak 2015. Bir yılın kültürel özeti ama yorumlu, eleştirel, katkılarla bezeli...
Melih Cevdet Anday'ın şiir hakkındaki yazılarının toplandığı Şiir Yaşantısı, Hüseyin Cöntürk'ün Eleştirmenin Arzusu adı altında toplanan mektupları çok önemli, çok değerli kitaplardı.
Bu yılın romanı daha sene başında bizi buldu: Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık isimli romanı. Bana dünyada hâlâ roman diye bir şeyin sonuna kadar var olduğunu düşündürdü.
Bu yıl, iki küçük roman okudum. Fred Uhlman'ın Reunion'ı ile Leonard Michales'ın Sylvia'sı. Ama Kundera'nın son romanı, Kayıtsızlık Şenliği iyi veya kötünün ötesinde bir sürprizdi. Umarım ustadan yeni yapıtlar okuruz.
Umberto Eco'nun Sıfır'ı, Javier Marias'ın Karasevdalılar'ı müthiş romanlardı. Bu yılı kendime Raymond Carver yılı ilan etmiştim. 'Kirli gerçekçilik'in bu eşsiz yazarının bütün o muhteşem öykülerini okudum. Bazılarını birkaç kez.
Yılın görsel sanat 'olay'ı İstanbul Bienali, ve Contemporary Istanbul fuarıydı. Kişisel olarak, düzenlediğim Louis Bourgeois sergisinden büyük bir zevk aldım. Ayrıca Akbank Sanat'ta devam eden Monochrome sergisi de görmelere seza.
İşte böyle bir yıl oldu. 2016, umarım çok daha iyi geçer. Herkese gönlünce bir yıl dileyerek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA