"Yeni bir kan, yeni bir heyecan lazım"

Süper Lig'de hedeflerinden uzaklaşan Galatasaray ile Kayserispor'un mücadelesi 1-1 berabere sonuçlandı. Peki bu karşılaşmanın ayrıntıları spor yazarlarının köşelerine nasıl yansıdı? İşte yanıtı:

Levent Tüzemen: Yabancılar gitmeli

Galatasaray'ın iddiası olmadığı halde taraftarı tribünlere geliyor ve takımına destek veriyorsa, kurulacak güçlü bir takım TT Arena'yı ağzına kadar doldurur. 14 Mayıs'ta yapılacak seçimin mahkeme kararıyla iptal olacağı söyleniyor, dilerim olmaz. İş başına gelecek yeni yönetim tribünleri coşturacak, Galatasaray'ı ayağa kaldıracak ve hedeflere koşacak bir takımı kurmalıdır. Yapılacak ilk iş yabancıların tümünü yollamaktır. Ben Baros, Neill ve Kewell'ın miyadını doldurduğunu düşünüyorum. Culio, Stancu, Pino ve Zapata da Galatasaray'ı hedeflere taşıyacak yabancılar değil. Ligde takımlarımız kadrolarında 10 yabancı bulundurma hakkına sahip. Yeni sezonda Galatasaray Avrupa'da olmayacak. Bu yüzden çok yabancı almak yerine oynayabilecek başarıya aç isimler tercih edilmeli. Galatasaray'ın yeni yönetimi yabancı sayısını en fazla 7 olarak belirlemeli. Bu alınacak yabancılar da tüccar zihniyetinde olmamalı, karakterli olmalı. Galatasaray UEFA'yı alırken 5 yabancısı vardı ama yerli oyuncuları da kaliteliydi. 2001-2002 sezonunda Galatasaray şampiyon olurken, yabancılarının bir kısmı kiralıktı. Ama sahaya yüreğini koyarak oynayan karakterli oyunculardı. Tribünlerde kaptan Arda için açılan pankartta şöyle yazıyordu: "Kal bizimle, kal bizimle, alınacak çok kupa var seninle." Bu pankarta yönetim kulak vermeli. Gelecek yıl kurulacak yeni takımda Arda hem kaptan hem lider hem de yaratıcı oyuncu olarak başrolde olmalı.

AMRABAT'A BAYILDIM
Galatasaray-Kayseri maçından keyif aldık. İki takımın da hedefi olmayınca mücadelesi yüksek, pozisyonu bol, heyecan dolu bir maç izledik. Galatasaray tıpkı Manisa'daki gibi ilk yarıda etkiliydi. Ve Gökhan Zan ile bulduğu erken golü çoğaltacak pozisyon üretti. Ama son vuruşlarda hem şanssızdı hem de kaleci Gökhan'ı geçemedi. Manisa maçının yıldızlarından Aydın istikrarsızlığını Kayseri maçında belgeledi. Bir 45 dakika takımını 10 kişi oynattı, hiç katkısı yoktu. Bülent hoca ikinci yarıya keşke Baros'la değil Neill'i sağ beke Sabri'yi de onun önüne alarak başlasaydı. Çünkü gıda zehirlenmesi geçiren Baros, hazır değildi. Stancu da sağ tarafta etkisiz kaldı. Kayseri'de Amrabat'a bayıldım. Böyle bir oyuncu Galatasaray'da bile yok.

Kayseri'yi sırtlayan Amrabat, dün gece Galatasaray'da oynasaydı çok pozisyon üretir ve gol atardı.

Metin Tekin: Geleceği düşünmek

Hep söylediğim gibi, iddianın kalmadığı maçlarda, futbol oynama zevkinin öne çıkması lazım. Böyle düşünce de pozisyon zenginliği olan seyri keyifli maçlar bekliyorsunuz. Heyecan olmasa da... Esasında dün akşam Galatasaray'ın oyuna başlayışı aynen böyle oldu.

Öne doğru oynamak isteyen ve tempolu bir Galatasaray vardı oyunun başında. Ama bu tip oyunların handikapı da oyunun bütününde aynı tempoda aynı anlayışta kalamayışınız oluyor. Son günlerde kamuoyunda en çok konuşulan isim olan Arda, dün yorulana kadar Galatasaray'ın yine en yaratıcı, en etkili futbolcusuydu. Galatasaray'ın Arda'yı kaybedip kaybetmeme konusunda bir kez daha çok iyi düşünmesi lazım. Çünkü gerçekten önemli bir oyuncu Arda. Devre arasının Galatasaray için flaş transferleri olan ve gelecek sene için olası kadrosunda yer alacağı düşünülen Culio ve Stancu'nun oyununa baktığımızda; tamam Culio sol ayaklı oyunun iki tarafını da oynayabilen bir futbolcu. Hem kenarda hem santrforda izlediğimiz Stancu'nun ise çabukluğunu ve vuruş özelliğini kabul ediyoruz. Ama her ikisine de baktığımızda performansları 'eh işte'nin ötesine geçemiyor.

Bu maçlar belki Galatasaray için çok önemli değil ama özellikle Aydın için bence çok önemli. Aydın kalan maçlara oynama ciddiyetinde bakmalı. Çünkü belki de Galatasaray'da geleceği bu sezonun angarya gibi görünen maçlarına bağlı.

GENÇLERİN DURUMU GÖRÜLMELİ
Galatasaray'ın bu ortamda oynadığı maçlarda kenarda oturan gençlerden faydalanmaması da bana yanlış geliyor. Çünkü böylesine rahat ve hedefinizin olmadığı maçlarda bu genç oyunculara şans vermek ve gelecek yılın Galatasaray'ında yer alıp alamayacaklarını görmek, bir kulüp adına güzel bir fırsattır. Biraz da Galatasaray bu kalan son 4 maçını bu mantıkta oynamalı.

Kayseri'ye gelince... Ben ilk yarıda oynadığı oyuna göre çok iyi puan toplayan Kayseri'nin, ikinci yarı yukarıda tutunamayacağını düşünmüştüm. Yaptıkları bu kadar transfere rağmen yine de oralarda kalamadılar. Çok kötü bir ikinci yarı performansı izledik Kayserispor'dan.

Rıdvan Dilmen: Gelecek yılın planları yapılmalı

İki takımın rahat olmasından dolayı ilk yarıda dolu dolu bir futbol seyrettik.
Ancak iddiasız takımlarda gördüğümüz maçların ikinci yarılarında fiziksel olarak düşmeleri dün Galatasaray ve Kayserispor'da gördük.
Bu, kafa olarak ligi bitirdiklerini gösteriyor.
Mesela ilk yarıda süper oynayan bir Arda, ikinci yarıda idare etti. İlk yarıda iyi olan Culio, ikinci devrede etkisizdi.

* * *
Galatasaray'a gelecek olan teknik direktör muhtemelen öncelikle takımı tanımaya çalışacaktır.
Bu nedenle yeni teknik direktöre futbolcuların sunulması gerekiyor. Bülent Ünder'in bunu yapması lazım. Bu nasıl olacak?
Gençleri oynatarak olacak tabii ki. Eski oyuncuları zaten herkes biliyor.
Galatasaray'ın bundan sonra aldığı puanların önemi yok.
Gelecek adına genç oyuncuların kazanılması gerekiyor.

* * *Galatasaray'a kim gelirse gelsin geçmiş 2.5 seneden ders çıkarmalı.
Bunun için genç oyuncuları görmesi lazım. Biz bile genç futbolcuların mevkilerini tam olarak bilemiyoruz. Yeni gelen hoca nasıl bulacak.
Bunları öğrenmek için bu gençlerin forma giymesi gerekiyor.
Dünkü maçta Emre Çolak oynamaz mıydı?
Tabii ki oynardı. Ben Emre Çolak'tan çok ümitliyim. Baros'un sözleşmesi tekrar gözden geçirilmeli. Tamam iyi futbolcu ama istikrarı yok. Önce kafa yapısını değiştirmesi lazım. Baros bu saatten sonra hangi takıma gidecek, bu paraları nerede kazanacak?
Bu sezonu yatırım yılı olarak ilan etmek lazım. Galatasaray'daki yabancılarla devam edilecek mi, yerli oyuncuların kalitesi böyle mi kalacak? Büyük hedeflere bu kalecilerle, Stancu ile Sabri ile Mustafa Sarp ile gidemezsiniz. Bunun için bütçe ne olacak bu kararlaştırılmalıdır.

* * *
Yeni bir kan, yeni bir heyecanla yola çıkmak lazım. Galatasaray bu sezon tarihinin en kötü dönemini geçiriyor. Bunun düzelmesi için doğru bir transfer politikası uygulanmalı.
Hagi ara dönemde birçok transfer yaptı, sonuç değişmedi.
Boşuna bir sürü para harcandı.
Stancu, "Romanya'da hiçbir futbolcu 3 milyon euro etmez" demiş.
Ama kendisinin bonservisine 5 milyon euro ödendi. Bu çelişkilerin çözülmesi gerekiyor. Bu soru işaretlerinin bir an önce giderilmesi şart.

İsmet Tongo: Sonuç normal

Galatasaraylı futbolculara yazılacak ne kadar tenkit yazısı varsa hepsi kaleme alındı. Ne hikmetse takımda forma giyen kim varsa, hiçbiri bu yazılanları üstüne almadı. Sanki Galatasaray'ı bu hale getirenler başka futbolcular idi.

Bu takımda oynayan futbolcular şunu çok iyi bilmeli.

Yeni sezonda kim ne derse desin, bu takımın dörtte üçünden fazlası gene bu forma ile oynar. Derlerse ki 8-10 futbolcu alınacak, sakın inanmayın. Siz şimdiden ayağınızı sağlam basmaya bakın. Galatasaray oyuna çok hızlı başladı.

Daha ikinci dakikada Gökhan Zan'ın golü ile 1-0 galip duruma yükselince, herkes "Tamam Aslan canlandı" diye düşünmeye başladı. Kayserispor'un attığı beraberlik golüne kadar Galatasaray iyi oynuyordu.

Beraberlik golünden sonra ise oyun dengelendi.

Sağlı sollu akınlar, paslar ve şutlar Galatasaray için iyi hareketler idi ama sonu gelmedi.
İkinci yarıdaki oyun iki iddiasız pehlivanların güreşine döndü. Kaçan bir, iki gol vardı.
İki takımın futbol anlayışı ise berabere bitsin de gidelim şeklinde idi. Eğer takımlardan biri kaybetse başı ağrıyacaktı.

Beraberlik hem maçın normal sonucu oldu hem de sahadaki oyuncuların isteğiydi.

20 DAKİKA SONRA BIRAKTI

Kayserispor'a karşı iyi ya da kötü oynayanlar ise şöyleydi.

AYDIN: Ne yaparsanız yapın o ilk yıllarında ki Aydın bir türlü geri dönmeyecek gibi geliyor bana. Yazık ediyor kendine.

MUSTAFA SARP: Önce taraftar ile barışması lazım. Yapabilmesi için de iyi futbol oynaması şart. Ancak Mustafa Sarp uzun süredir yerinde sayıyor. Taraftar da bunun farkında. Bakalım ne olacak.
SABRİ: Benim tanıdığım ve bildiğim Sabri değildi. Bir maç iyi bir maç kötü oynamakla bu iş olmaz. İstikrar şart. O da kendine çok dikkat etmeli.

SERVET: Yapabileceğinin en iyisi ile oynadı. Tek Eksiği vardı o da gol. Çok uğraştı ama atamadı.

NEİLL: Nerede oynarsa oynasın Galatasaray defansını ayakta tutan tek adam o.
Ben dünkü oyununu beğendim.

ARDA TURAN: Kaptan ilk yirmi dakika büyük mücadele etti. Ama sonra o da oyunu bıraktı. Sorumluluk alamadı.

Bülent Tulun: Hesabını verecekler

Lige ve kupaya havlu atıp sezonun bitmesini bezginlik içinde bekleyen bir takım. Karmakarışık bir yönetim içinde ne olacaklarını bilmeyen oyuncular ve teknik heyetin psikolojik durumunu ancak yaşayanlar bilir. Bu kadar demotive olmuş yöneticilerinin mahkeme kapılarında endirekt vuruşlarla uğraştığı bir ortamda futbol takımından da beklenilen çok fazla olmamalı zaten. Savaşmaya çalışan oyuncular ve Ünder hoca ellerinden geleni yapmaya çalışırken çıkış beklentisi içinde olan kaliteli Kayserispor da tabii ki boş durmuyordu. Kaliteli kadrosuyla yaralı Galatasaray'ı zorladı ve beraberliği yine savunma duruşu hatasından sağladı ilk yarı. Baros hazır olmadığından muhtemelen adaletli olarak Stancu ile başlayan Ünder hoca, hücumda takımı çoğaltarak ilk yarı iyi işler yaptı. Takımınız gazı çıkmış gazoz gibi olduğu zaman en kötü zamanlardır. Yine de Arda, Servet veAyhan'dan kaynaklanan bir motivasyon göze çarpıyordu. Sağ kanat bindirmeleri en etkili hamlesi olan Galatasaray bunu çok iyi kullanamadı.

Culio diğerlerinden ayrı
Büyük bir transfer meblağı ile alınan Stancu karşılığını verememekte ısrarlı. Hâlâ mutlak her şeye yabancı gibi davranıyor. Baros'un girmesiyle 2. yarıda hareketlenme bekleyenler çok da mutlu olamadılar. Servet gibi aslan yürekli bir oyuncudan beklenen görevler asla skor değiştrici aksiyonlar olmamalıdır. Bu pozisyonda oynayan oyuncular güzel değil doğru oynamalıdırlar. Bu çocuğa ilave görevler verirseniz zora sokarsınız. Ara transferin ne kadar riskli olduğunu tartışırken Culio'yu ayırmak lazım. İki yönlü oynayabilen ender oyuculardan biri. Kesinlikle yararlanması gerekir. Bu kaos ortamını yaratanlar, Galatasaray tarihi önünde hesap vereceklerdir. Mağduru oynamak değil neden bu duruma gelindiği konusunda empati yapabilmek de önemli bence...

Evren Turhan: Boşa giden paralar

Arzuladığımız futbol heyacan ve özlemini, El Clasico'nun iki devinin mücadeleleriyle giderdiğimiz bugünlerde Süper Lig'deki maçlar oldukça sıradan geliyor doğrusu.

İki tane ligden kopmuş, hedefsiz takımın mücadelesinde, açık ve bol pozisyonlu bir futbol beklentisindeydim.

Nitekim geçen haftaki galibiyetin verdiği motivasyonla maça başlayan ve de o maçtaki ilk onbirle sahaya çıkan Galatasaray, aynı tempoyla henüz 2. dakikada bulduğu golle maçın başında iyi sinyaller verdi.

İlk defa kaleye gelip pozisyon bulan Kayserispor, Gökhan-Servet anlaşmazlığıyla çok kolay bir gol buldu. Ama bu gole rağmen Galatasarayın presi ve etkili oyunu devam etti.

Kayserispor'da kötü ve başarısız geçen ligin ikinci yarısında herhalde tek kazanç defansın solundaki Hasan Ali Kaldırım.

Baros'u gören oldu mu?
Yoğun pres ve baskılı bir oyunu tercih ettiğinde golü hemen bulup öne geçen taraf olamazsan, bu durum belli bir dakikadan sonra aleyhine döner.

İkinci yarının başında oyun anlayışını değiştirmeyen Galatasaray, ilk yarıya oranla rakibe daha etkili oynama şansı verdi. İkinci yarı gerçekten zevkli bir mücadele vardı. Aydın'ın yerine giren Baros'u da sahada göremedik. Şu kesin ki seneye defansın göbeğine, topu oyuna sokabilen ve biraz da çabuk oyuncular alınmalı. Galatasaray ikinci yarı, özellikle ölü toplarda Servet'le yakaladığı net pozisyonları gol yapamadı. Arda'nın yorulduğu dakikalarda devreye Culio girmeli ama o hiç niyetli değildi.

Ülkemizde şahsi menfaatler ön planda olunca, takımların gidişatı ve başarısı çok önemsenmiyor.
Nereye gittiği belli olmayan paralar, bomba ama kolpa transferler ve de taraftarlarla inatlaşan idareciler... İki takımın renkleri gibi dertleri de aynı.