Başkan Turgay Demirel takım, üniversite hatta mahalle arkadaşım. Daha sonra on yılda belki on, belki yirmi kere konuşmuşuzdur. Ama her başarımda arar, tebrik eder, kutlar. Polonya hazırlık maçından önce yaklaşık bir saat sohbet ettik.
"Bu oyun kurucusu halimiz ile nasıl olacak?" diye sordum,
"Vardır bir bildiği herhalde" dedi. Ama maalesef Tanjeviç'in deneme yanılmaları, bitmez keşif ve arzuları, hem kendine hem de bizlere birçok turnuvayı heba ettirdi.
İnat ve paylaşımsızlık onun da bizim de derdimiz oldu. İtalya gibi dört çok önemli oyuncusu olmadan gelen kadronun grup lideri olduğu yerde, biz nasıl dışarıda kalırız daha ilk üç günden!
Bunun tek açıklaması var... Bazı hallerde akıl tutulması deriz ama, o bir olur, iki olur... En büyük sıkıntı coach seçiminde, ülke gerçeklerinde, kadro yapımında var olanların
'doğru akıl vermemesi', verebileceklerin de maalesef oralarda, civarda olmamaları, olamamaları...
NAZAR DEĞEN AKIL GÖRDÜN MÜ?
Giysine bir şeyler dökülür, araban çizilir, saatin kırılır...
"Nazar değdi" deriz. Sen hiç
'nazar değen akıl' gördün mü? Değmez ki...
Çünkü, kimse kimsenin aklını beğenmez ve doğal olarak kıskanmaz... Ama o büyük enerjiden, yaratıcılıktan, paylaşımdan eksik kalırsın. İşte o durumlarda işler bir ters gitmeye başladı mı, çıkamazsın işin içinden,
"Sen kendin karar verdin, kendin çözüm bul" yalnızlığı ile zorluluğu ile baş başa kalabilirsin bir anda...
Ve yöneten, yönetmeyen, yönetemeyen herkes işin içinden sıyrılacak bir çözüm arar kendisi için. O zaman anlaşılır, doğru insanları kullanmamanın yanlışı, sıkıntısı... Temizlik için herkesin kapısının önünü temizlemesinden önemli olan
temizliğe gerek kalmadan o kapıları hiç kirletmemekti. Olimpiyat ile bitirelim yine... Final oynadık...
Bu da süper bir başlangıç dedirten tablo. Her kesimden, başbakan, bakan, politikacı, iş adamı, sporcu... Çok geniş bir takım ve akıl oyununu beraber oynamaktan geçen bir plânlama, strateji, oyun, heyecan ve paylaşım idi.
Darısı bizlerin, basketbolun başına...