Aykut Kocaman'ın dünkü açıklamaları, farklı beyin jimnastiklerine imkân tanıyor… Fakat çoğu durumda cevap hiç değişmiyor:
• "Çok köklü değişikliklere gerek yok, takımın 8-10 yıldır alıştığı bir düzen var."
Söz konusu düzenin işlemesinde en önemli etken, forvet arkasındaki 3'lünün ortasında oynayan adamın skor üretme becerisiydi… Diğer ayaklar
da 2 yandaki hücumcuların içeri devrilip forvete destek sağlaması, kanat savunucularının da önlerindeki oyuncuların açtığı koridoru kullanması… (bakınız Deivid-Gökhan Gönül ikilisi) Ve ön liberolardan (en az) birinin ofansif kaliteye sahip olması.
KADRO YAPISIYLA KAFADAKİ PLAN UYUŞMUYOR
1) Peki kadro yapılanması hocanın kafasındaki sisteme göre inşa edildi mi? Sezon başında bu oyun anlayışına uygun transferlerle sistem "modifiye" edildi mi? Hayır…
2) Baroni, Alex'i ikame edebilecek bir 10 numara mı? Hayır…
3) Sistemin lig maçlarında, gelişim bir tarafa, geçmiş 8-10 sene kadar bile işlediğini söylemek mümkün mü? Hayır…
4) Sistemin sağ tarafı işlesin diye 10 milyon euro gibi bir maliyetle alınan Krasic'in son form durumuna, katkı yapma ihtimaline bakıldı mı? Hayır…
5) Defansif orta sahalardan en az biri hücuma katkı sağlıyor mu? Hayır…
6) 150 milyon euroluk kadroda Alex ve Emre'nin yerini doldurabilecek ya da Sow'u rahatlatabilecek tek bir alternatif düşünüldü mü? Hayır…
7) Hocanın kafasındaki oyun temposu ve pas trafiğinin, keza büyük takım olmanın gerektirdiği hücum zenginliğinin bu kadro yapısıyla sağlanması mümkün mü? Hayır…
• "Oturmuş düzeni değiştirmeyeceğiz. Sadece küçük hamleler yapacağız…"
1) 51 puanın 24'ünü kaybeden, tek deplasman galibiyetini tarafsız sahada ligin en zayıf halkasına karşı alan, 6-7 savunmacıyla Karabük ve Antalya'dan evinde 3'er gol yiyen, özgüveni dibe vurmuş bir oyuncu topluluğu, sadece ince ayarla ritim bulup krizi aşabilir mi? Hayır…
PLAN YAPMA DEĞİL SONUÇ ALMA ZAMANI GELMEDİ Mİ?
• "Benim asıl düşüncem birbiriyle uyumlu bir takım oluşturmak."
1) Sanki Aykut Kocaman bu kadroyu yeni devraldı, kısa ve uzun vadede planlarını anlatıyor… Ama 3 yıldır gideniyle geleniyle tüm kadroyu kuran bizzat kendisi. Başkanın maddi-manevi sınırsız desteği de arkasında üstelik… Ondan beklenti artık hayata geçmiş ve sonuç veren planlardır…
Halen daha kafasındaki düşünceyi ve takımı sahaya yansıtamadıysa, hocanın inandırıcılığı kalır mı? Hayır…
• "27 puanı açıklayabileceğim bir durum yoktu."
1) Peki geçen birkaç haftada ne değişti? 24 puanı geri mi verdiler? Hayır…
2) Hoca bu kayıpları açıklamanın bir yolunu mu buldu? Hayır, diyecektim ki sonraki satırı gördüm: "Bir de futbolcularıma son dönemde verilen yanlış cezalar... Bunu oyuncularıma anlatamıyordum."
Paranoyak olmanız takip edilmediğiniz anlamına gelmez… Hocanın saha dışı olan bitenle ilgili isyanında, camianın Caner'e gösterilen haksız kırmızı kart ve verilen 2 maç ceza gibi konulardaki tepkisinde ciddi haklılık payı elbette vardır...
Ama unutmamak gerekir ki takip edilmeniz de paranoyak olmadığınız anlamına gelmez. Ortada bu denli "hayırlarla" dolu bir tablo varken, oyun kalitesi sürekli ertelenirken, teknik-taktik yetersizlikleri "minder dışı" faktörlere endekslemek ancak ve ancak ilk yarı karnesi kırıklarla dolu gelen oyunculara "sığınacak mazeret" yaratır. Ve mazeret üretmek için transfer üstüne transfer yapmaya ihtiyaç da yok…
"Masa başında yenildik" demek için bile önce sahada kazanmanız gerekir…
degerlibulent/twitter.com