Galatasaray, Antalyaspor'u mağlup ederken Sneijder ve Burak bu defa ilk 11'deydi. Terim bu defa tek forveti tercih etti. Tabii Antalya'nın da gününde olmamasının da etkisiyle Galatasaray rahat bir galibiyet aldı. Siz iki takım ve maç için neler söyleyeceksiniz?
Pazar günü hayatımın en sıkıcı günü oldu. Baştan aşağıya spor olayları olduğu için evden çıkmama kararı verdim. Baskette Fener-Galatasaray maçı, kupayı rakibe vermek için ellerinden geleni yapan iki koçun mücadelesi halinde geçti. Buna rağmen biraz heyecan vardı, hiç değilse... Ama ondan sonra arka arkaya seyrettiğim üç futbol maçı işkence gibi geldi.
Mersin İdmanyurdu-Fenerbahçe, Galatasaray-Antal ya arkadan da Nijerya-Burkina Faso maçları... Seçmişler, ekrana koymuşlar ki dünya futboldan nefret etsin, insanlar futbolun bittiğine karar versin, artık kendilerine başka bir spor dalı arasınlar... Bu kadar ruhsuz, bu kadar zevksiz, bu kadar tatsız maçlardı.
Fatih hocam maç sonrası, "Takımdan çok memnunum. Çünkü rakibe gol fırsatı vermedik. Ben Muslera'nın yere yattığını görmedim" dedi. Tabii Türkiye'nin en çok gol yiyen takımlarından biri olarak ün yapmış Galatasaray için maçı gol yemeden bitirmek önemli aslında...
Ama öte yandan sayfayı çevirip bakıyorsun, Antalya'nın altı as adamı yok ve başta Tita, asıl kontratak adamları yok. Antalya'nın ölüsü sahada... Bu Antalya'ya "Hücum yaptırmadık" laf değil. Buna karşılık, Beşiktaş'tan sonra ligin en çok gol atan takımı olarak sen kaç hücum yaptın, senin kaç pozisyonun var.
Atılan iki gole bakalım: Biri duran toptan ve de saçma bir savunma hatasından... Birbirlerinin ayağından sekerek Burak'ın önüne geliyor, Burak da topu kaleye atıyor.
İkincisi; bana sorarsanız, sahanın en başarısız oyuncularından bir tanesi Amrabat'ın her nasılsa pres yapıp, rakipten kaptığı topu, Burak'ın önüne atmasıyla geldi.
Herhangi bir gelişmiş hücumla atılmış tek Galatasaray golü yok. Herhangi bir hücumla gelişmiş tek Galatasaray pozisyonu da yok. Şöyle bir göz önüne getirirsek, hatırladığım pozisyonlar Sabri'nin şutları... O iki şut da Sabri'nin kendisinin yarattığı pozisyonlar... Takımla alakası yok.
Yani Terim bana desin ki; 'Savunma topu kesti ve şu akın, orta sahanın göbeğinde oynayan Selçuk ve Sneijder ile gelişti. Şu akın kanatlardan geldi.' Bana bunu söylesin ki rakibe hiç pozisyon vermeyen Galatasaray'ın oynadığı futbolun iyi olduğuna ben inanayım. Döküntü bir maçta iki tane fırsatı değerlendiren Burak...
Burak o fırsatları değerlendirmese ne olurdu; Galatasaray yuhalanırdı o statta... Ama Burak'ın işi de gol atmak, o da ayrı... Türkiye'nin en çok gol atan forvetlerinden bir tanesi...
Geçen hafta dedim ya "Sneijder gelince, Galatasaray çift forvetle oynamaz, Sneijder, Alex gibi forvet arkası oynadığı için bire iner, o bir de Drogba olduğu için Burak, Umut ve Elmander tribüne çıkar."
Antalya maçında Drogba tribündeyken, Elmander de tribündeydi, Umut da yedek. Drogba'nın daha lisansı çıkmamış. Buna rağmen Elmander tribünde, Umut kulübede... Neden; çünkü Sneijder geldi artık... Oyun sistemini değiştirmek üzere ve Galatasaray bu pozisyona giremez takım haline geldi.
Sneijder, 'Alex gibi olur' demiyorum, Alex gibi olursa yandı. Çünkü Alex, top oynamayan Fenerbahçe'de gol atan adamdı. Galatasaray canavar gibi top oynayan, tonla gol atan bir takım. Alex'e ihtiyacı yok. Galatasaray'ın en iyi tarafını daha da iyi yapacak, hücuma dönük bir orta saha oyuncusuna ihtiyacı var. Fener'in Alex'in atacağı gollere kaldığı gibi, Sneijder'in atacağı gollere kaldıysa Galatasaray biter.
Sneijder'i nasıl kullanacak Fatih Terim önemli olan o... Antalya maçında olduğu gibi kullanırsa yandı. Melo, Sneijder'den faydalı... Ortada Selçuk-Melo oynasın.
Galatasaray'da futbol oynayan, daha doğrusu futbol oynama hırsı içinde olan iki kişi vardı; biri Sabri, biri Hamit'ti ki bu Sabri daha önce yuhalanıyordu. Seyircinin alkışları arasında oynadı bu kez. Hamit de sağ açıkta, sol açıkta, orta sahanın solunda, sağında basmadık yer bırakmadı. Ben bu kadar hırslı bir Hamit görmedim.
Sneijder ve Drogba'nın alınması Hamit'e eğer 'Artık pabuç pahalı' dedirtmişse tamam... O iki adamın alınması 'işe yaramış' demek ki... Üstelik Hamit'in formu henüz üst düzeyde değil. Bu kadar hırslı oynayan Hamit'in formu bir de yukarıya çıktığında Galatasaray'ın en büyük silahı olur.
Bunun dışında 'top oynadı' diyeceğim bir şey yok. Burak'ın iki fırsatçılığı ile iki gol buldu Galatasaray...
Sahada çok kötü bir hakem vardı. İki takım için de çok kötü bir hakem vardı.
Geçen hafta Egemen'i söyledik. "3 sarı karttan iki defa atılmalıydı" diye... Riera, 4 sarı karttan 3 defa atılmalıydı. Kasti hareketler yapıyor çünkü... Top yokken... Hakemin arkasından... Ama yan hakemin gözünün önünde...
Top gitmiş, kendi kalesine doğru koşuyor Antalyasporlu oyuncu, onun ayak bileğine, aşil tendonuna tekme atıyor. Bu pis bir futbolculuk... Doğrudan kırmızı kartlık... Galatasaray'da ne işi var böyle futbolcuların?
Fatih Terim onu öğretiyor, bunu öğretiyor da Galatasaray'ın asgari ahlak, asgari fair-play olduğunu öğretmiyor mu? Burak'ı kazanıyoruz, Riera çıkıyor işte!
Antalya'da da var böyle pislik adamlar ama benim işim Antalya'yı terbiye etmek değil, benim işim Galatasaray'ı terbiye etmek. Ben çünkü Galatasaraylıyım. Ben 'Galatasaraylıyım' demeye utanıyorum. Galatasaray'daki bazı futbolcular yüzünden 'Ben Galatasaraylıyım' demeye utanıyorum ya!
Galatasaray kazandığı için Galatasaraylı olmadım ben... Galatasaray bu ülkede sportmenliğin, sporculuğun ruhu, yaratıcısı, yerleştiricisi olduğu için Galatasaraylı oldum. Öyle Galatasaraylılar vardı ben Galatasaraylı olurken... Gündüz Kılıç başta... Turgay Şeren'den başlayıp Metin Oktay'a kadar devam eden pırıl pırıl sportmen adamlar vardı.
Şimdi böyle bir sahtekarlık, bir pislik! Ama hakemlerimiz ne yazık ki Anadolu takımlarına karşı olan cesaretlerini büyük takımlara karşı gösteremiyor.