Belki de ilk kez bu kadar net ve efektif bir B planı vardı F.Bahçe'nin. İçine Bayern Münich kaçmış bir İtalyan takımı gibiydiler. Ama taktikten, golden, oyundan daha önemlisi 11 oyuncu değil 11 karakter vardı dün sahada.
Sadece bu sezonun değil belki de son 3 senenin en iyisiydi dünkü Fenerbahçe.
Genlerindeki büyüklüğün hakkını vererek oynadılar.
Benfica 4 ay sonra ilk kez bir maçta gol atamadı.
Uzaktan şutla direkten dönen top dahil pozisyon dahi vermediler Portekizlilere. Bu sezon tüm kulvarlarda sadece 2 kere yenilmiş, son 38 maçın 31'ini kazanıp hiç kaybetmemiş, hem kolay atan hem de zor yiyen bir takıma karşı kesin bir üstünlükle oynadılar.
50 yıldır süren kupa hasretini dindirmeyi çok isteyen bir rakibe karşı üstelik...
Öyle ki maç başlamadan 1-0'a tereddütsüz tamam diyecek pekçok Fenerbahçeli, maç bitince skora burun kıvırıyordu içten içe.
Haksız da sayılmazlar hani.
ŞAPKA ÇIKARACAKSINIZ BU RUHA
İşin teknik taktik kısmı için çok şey yazılıp çizilir elbet.
Ama asıl oyuncuların sınır tanımaz arzusu, iştahı ve karakteri geçti Benfica'nın üzerinden, silindir gibi.
Bu zafer sahaya koydukları ruhun eseri...
Bu ruha şapka çıkaracaksınız şapka, İlker Yasin'in dediği gibi...
Arkalarına muhteşem taraftar desteğini alıp insan üstü koştular. Hep bir adım daha fazla attılar. Yerde kalmadılar. Korkmadılar... Yılmadılar...
Baroni'nin gözyaşlarına ortak olarak takım olduklarını da kanıtladılar.
KOCAMAN BİR AVRUPALI
Sadece oyuncular değil elbet. Aykut Kocaman da ruhunu, aklını, yüreğini koymuş bu davaya.
Tıpkı takımı gibi o da bambaşka bir kimliğe bürünüyor Avrupa'da.
Benfica'yı harfi harfine ezberletmiş talebelerine. Psikolojik olarak da taktik olarak da kusursuz hazırlamış.
Belli ki o da kararlı tarihi baştan yazmaya...
Elbette herşey bitmedi. Elbette rövanş zorlu, rövanş çetin. Üstelik Webo ve Topal cezalı Meireles sakat... Ama bunları düşünmek için daha vakit var.
Hem sahada bu ruh, bu oyun kalitesi, bu adanmışlık oldukça isimlerin ne önemi var ki?
İLK KEZ B PLANLI FENERBAHÇE
* Fenerbahçe'nin oyunundaki en büyük değişim şüphesiz uzun zaman sonra bir "B planı" hayata geçirmesiydi. Benfica'nın presini, arka alanda riskli paslarla aşmak yerine uzun oynadılar. Uzun ama şuurlu... Böylece hem oyun çabuklaştı hem de pres karşısında gereksiz top kayıplarıyla rakibe oyun kurma fırsatı tanımamış oldular. Ve topun peşinden rakip yarı sahaya yerleştiler.
* Top uçtaki adamlara ulaşırsa atak olgunlaştırdılar, rakip alırsa da önde baskı yaptılar. Oyunun hem psikolojik hem de fiziki merkezini rakip kaleye taşıdılar.
İri yarı ama manevrası kısıtılı rakip stoplerlerin arkasına adam kaçırmaktı direk topların bir diğer amacı da.
Geriden oyun kuramayan Benfica da alıştığının aksine tempoyla istediği gibi oynayamadı.
* Rakibin uzun tacından tutun da öndeki kanat adamlarının defansif isteksizliğine kadar dersini çok iyi çalışmıştı Fenerbahçe. 2 kanat hücumcusu, Gökhan ve Ziegler'i takip etmeyince kanatları kullanıp baskı kurdular. Zaman zaman rakip beklere kadar baskı yaptı Ziegler ile Gökhan. İlk 10 dakikadaki çabuk top kayıpları dışında, maç boyu sistem neredeyse kusursuz işledi.
İÇİNE BAYERN MUNICH KAÇMIŞ İTALYAN TAKIMI
* Çok yüksek enerji ve taktiksel disiplinle birleştirdiler kazanma arzularını. Boş alan bırakmadılar, hatların arasını çok iyi kapattılar. Defans bloğunun mükemmel performansı da eklenince Benfica kilitlenip kaldı çoğu zaman.
* İlk Lazio maçında "etli butlu" bir İtalyan takımı gibiydi Fenerbahçe. Dün ise içine Bayern Münich kaçmış A kalite bir İtalyan takımı gibi. Hem diklemesine çabuk oynadılar, hem oyunu genişlettiler, hem de takım savunmasını çok iyi yaptılar.
* Kuyt'ın bitmek bilmeyen enerjisi, Gökhan'ın sağ kanadı matkap gibi delen bindirmeleri, iki pivot Mehmet ve Meireles'in takımı doğru konumlandırması, defans hattını çok geride kurmamak, Egemen'in egemenliği.. Tüm bu faktörler, kompakt, dengeli bir o kadar da üretken bir takım yarattı. Bir de kontra atak silahları olsa 2'nciyi bulabilirlerdi.
* Devreye penaltı kaçırarak giren bir takımın 2'nci devreye çıkarken gösterdiği reaksiyon, bu kupada şu ana kadar koydukları karakterin bir yansımasıydı. Tıpkı Lazio deplasmanında golü yedikten sonra kafa gösterip oyunu ele almaları gibi.
DÜNLE SINIRLI KALMAYIP STRATEJİ OLMALI
* Fenerbahçe, dünkü performansı bir taktik olmaktan çıkarıp bir strateji, oyun felsefesi haline getirirse, en büyük zaafı olan tek planlı, tek ayaklı takım olmaktan kurtulup, problem çözen bir takım haline dönüşür. Büyüklere yakıştığı gibi çok kimlikli olur.
Sadece zor yemekle kalmayıp kolay da atan "baş belası" bir takım sınıfına terfi eder.
* Rövanşta tecrübeli ve dengeli Topal ile Meireles'in olmaması, ayağa oynama ve organizasyon anlamında sıkıntı yaratacaktır. Merkezdeki tandemin birlikte hemen hiç oynamamış bir ikiliden oluşacak olması sorun olabilir.
VOLTRAN WEBOSUZ KALDI
Webo ise sadece takım savunmasının en öndeki hattı değil. Aynı zamanda Kuyt ve Sow'la birlikte Voltran'ı oluşturuyor. Ve gördüğü gereksiz kart, Voltran'ın bir uzvunu kaybetmesi demek.
Ama herşey bir tarafa artık... Bu kadar yaklaşılmış final kapısını açmanın en garanti yolu deplasmanda da gol atmak.
Ölümsüzlük artık 2 adım ötede.
Hoş, böyle oynayan adamlar gönüllerde çoktan ölümsüz oldu bile...
degerlibulent/twitter.com