Mancini'nin oyuncu tercihleri ve oyun anlayışı, en yumuşak ifadeyle tedbir dozu fazla kaçmış olarak tanımlanabilir. Ancak Mancini bu ve Kadıköy'deki derbiye böyle çıkacağı, daha İstanbul uçağına bindiği gün belliydi. Onun için 6 puanlık fark, daha ligin üçte biri bitmişken rakip sahada bir derbi maçında gözünü karartıp saldırmak için yeterince "teşvik edici" değil. Ancak bu, yaptığı tercihlerin ne denli intihara meyilli olduğu gerçeğini değiştirmiyor elbette. Ve görünen o ki hâlâ elindeki malzemeden bir Manchester City çıkarmakta ısrarlı.
* Mancini önce F.Bahçe'nin coşkusunu ve temposunu baltalayıp oyunu "uyuşturmayı" planlamıştı belli ki. Sonra da kontra ataklarla vurmak... Yeni bir travma yaşamadan kazasız belasız çıkmaktı derdi Kadıköy'ten. Aslında ilk gole kadar da planın durdurma kısmı işledi. F.Bahçe klasik kanat zenginliğini yakalayamadı, merkezde bir organizatörü de olmayınca sarı-kırmızı kilide anahtar geliştiremedi ev sahibi.
BOX TO BOX SEVDASI
* Önce dur sonra vur dedi Mancini. Ancak atladığı bir nokta vardı: Kolektif uyum yakalaması imkânsız bir orta 3'lüyle ve çizgiye hapsolmuş Burak'la topa ambargo koyması, pozisyon bulması mucizelere bağlıydı. Ve skor dezavantajına düştüğü anda da oyunu çevirecek ateş gücüne sahip değildi sahada.
* Mancini böyle box-to-box yani iki 18 arasında mekik dokuyan orta sahaları çok seviyor. Fizikli, rakibi yerden ve havadan karşılayan sonra da oyuna katılan merkez oyuncular istiyor. 2 sezon evvel Everton'ın yıldızı Rodwell'i de bu yüzden transfer etmiş ama verim alamamıştı. Fakat Selçuk-Melo-Ceyhun gibi bir 3'lüden böyle bir 'mekik diplomasisi' beklemek hayalcilik.
* Stoperden bozma ters ayaklı sol bek tercihi, Gökhan-Kuyt tehdidine ket vurmak içindi belli ki... Ancak karşı kanattaki Bruma'nın aksine Burak, Gökhan'ı kovalamayınca F.Bahçe'nin tek tük pozisyonları da bu kanattan geldi.
ÇIKMAYAN BEKLERLE DAR KURGU İŞLEMEZ
* Elinizde F.Bahçe'deki gibi hücumcu bekler varsa, orta alanda "dar" bir kurgu anlaşılabilir. Oyunu genişletme görevini bekler görür orta alan da merkezde rakibi baskıya almaya çalışır. Ama Danny ile bu plan işlemez. Mancini'nin artık anlaması lazım, elinde Zabaleta veya Kolarov yok. Omurga dışında her pozisyonda sıradanlaşan, yüzü dönük oynamayı seven/bilen Melo, yanında Ceyhun, hiç hamle üstünlüğü sağlayamadı orta alanda. Kanatlar işlemeyip merkezden rakibi delecek plan da geliştiremeyince F.Bahçe duvarına çarpıp durdular.
* Sürekli forse eden F.Bahçe beklerinin bırakacağı boş alanlara Bruma ve Burak'ı sokmayı planladı belli ki İtalyan hoca. Ancak Burak'ı çizgiye atmak demek onu bitimek demek. Tüm hücum yükünün Drogba'nın omuzuna binmesi demek. Gökhan Gönül gibi açık oynayan bir beke de özgürlük kazandırmak demek. Burak bir kez o da ikinci yarıda kenardan sızıp pozisyona girdi ama o da organize değil, Drogba'ya atılan bir topla oldu. Çok dar kaldılar ve oyun tam da F.Bahçe'nin istediği gibi merkeze sıkıştı.
OYUNUN PSİKOLOJİSİNİ DE KAYBETTİ
* Oyuncu seçimi sadece taktiksel değil psikolojik olarak da üstünlüğü F.Bahçe'nin eline geçirdi. Mancini'nin kadro seçmiyle verdiği "Yenilmeyelim yeter" mesajı, zaten psikolojik açıdan zor olan Kadıköy deplasmanında, G.Saraylı oyuncuları hepten edilgen kıldı. Kriz anında saha kenarında Terim hamlelerine alışmış takım, her kenara bakışında, tepkisiz bir hoca gördü.
Bu kırılgan psikolojiyle topa daha fazla sahip oldukları 2'nci yarı dahil hiçbir bölümde oyuna ortak olamadılar. F.Bahçe'yi paniğe, hataya sürükleyemediler.
Mancini, Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışıyor. Elindeki malzemenin özellikleriyle, onun kafasındakilerin kesişim noktaları yok denecek kadar az. Evet bu kadroyu o kurmadı belki. Ancak elindekine değil geçmişte yitirdiklerine göre plan geliştirerek, tüm mazeretleri hükümsüz kılıyor.
degerlibulent/twitter.com