EMRE BOL: Toparlanın!
Ersun Yanal'a, "Senin takımların iyi başlıyor, kötü bitiriyor diye bir iddia var. Bu doğru mu?" diye sormuştum. Bana, "Bu kesinlikle doğru değil. Beni çekemeyenlerin bir uydurması" demişti!
Kusura bakma Ersun Hoca; senin takımların lige iyi başlıyor ama sonunu iyi getiremiyor! Birkaç haftadır bunu ziyadesiyle görme fırsatı bulduk. Nerede; rakibi boğan, ezen, neredeyse top göstermeyen Fenerbahçe, nerede?
İyi ki Avrupa'da yoksun, Kupa'da yoksun! Yoksa emin olun F.Bahçe takımının bu "yoğunluğu" kaldıracak hali yok! Oyuncu kalitesi olarak F.Bahçe, Rize'nin çok çok önünde... Mütevazi bir kadro, "rakamsal büyüklüğü" olan Fenerbahçe takımı karşısında bu kadar etkili olabiliyorsa bir yanlışlık var demektir!
HAVA TOPLARINDA ETKİLİ
Özellikle ilk yarıda... Ersun Yanal'ın, "Kulübe silahı" olarak Webo'yu kenarda bekletmesi bence en büyük yanlışı... Webo hem sırtı rakip kaleye dönük oynayabiliyor hem de hava toplarında çok etkili... Böyle bir oyuncuyu kulübede, "silah" olarak tutmak abesle iştigaldir!Webo'yla başlayıp, ilk yarıda skoru bulmak varken ne gerek var risk almaya?
Teknik direktörün kim olduğu çok önemli değil! Ahmet de olur, Mehmet de!
Kuyt nerede, Sow nerede, Emenike nerede? Hamle yapamayan, rakibe baskı kuramayan bir Fenerbahçe var sahada... Deplasman galibiyeti önemlidir elbette. Ama ortaya konan futbol, özellikle ilk yarıda beni hayal kırıklığına uğrattı. Fenerbahçe taraftarının galibiyetten daha önemli beklentileri var. Mesela"iyi oyun..."
Rakip gol atamadı diye kazanmak Fenerbahçe'ye yakışmıyor. Fenerbahçe'nin iyi oynayıp, kazandığı maçları bekliyoruz. Özellikle savunma bloğunda çok büyük sıkıntılar var. Ara transfer geldi, çattı.
Herkes aklını başını alsın.
GÜRCAN BİLGİÇ: Bir öyle, bir böyle
Birden bire tempolu oyun, baskılı anlayış rafa kalktı Fenerbahçe adına... Sanki kazanacaklarını biliyorlar ama golü ne zaman atacaklarından emin değiller gibi sahadalar.
Beşiktaş derbisinde ilk 45'te de aynı umursamazlık ya da daha kötüsü bilememezlik içindeydiler. 10 kişi kaldıkları ikinci 45'te müthiş bir performans ortaya koydular ama onları arkalarından iten 50 bin kişi vardı tribünlerde.
Rizespor da bu yumuşak karnı iyi tespit edip önde basıyor, özellikle de stoperlere bu baskıyı uyguluyor. Çalımbay'dan, Yanal taktiği yani. Rakibe oyun kurdurma, uzun oynat, boş topları kovala. Oyun önceliğini rakibin üstüne mümkün olduğu kadar çabuk gitmek olarak oluşturan bir takımın, pas yaparak rakibi koşturması gereken bölümleri "bilememezlik" olarak yaşadığını görüyoruz. Fakat güçlü ve akıllı oyuncuları var Fenerbahçe'nin... Bu tempoyu kırma çabasından Kuyt ve Baroni ile çıktılar. Brezilyalı'nın hem de bir deplasman maçında oyuna ağırlığını böylesine koyduğunu uzun süredir görmemiştik. Öndeki üçlünün tüm pas servislerinin sorumluluğunu aldı, skora da yansıması gereken ara toplar attı.
DAUM'DAN FEYZ ALMIŞ
Webo-Alper değişikliği hiçbirimize sürpriz olmadı. Bu da Yanal'ın, Daum'dan aldığı bir feyz olsa gerek. İşleri düzeltmek için ne kadar forvet varsa oyuna almak. Tamamen orta sahadan vazgeçerek üçüncü bölgedeki kalabalığa top şişirme taktiği. Fenerbahçe'nin hocası artık daha yaratıcı olmalı. Webo'nun oyuna girmesi doğru, ama orta sahanın eksiltemesi benim mantığımda kontrol edilmesi gereken oyundan vazgeçmek demek.
Bu konuda bu maçlık, Rizespor'un forvetsiz kalması üzerine bir seçenek de yaratılabilir. Daha önce aynısı yapılmamış olsa, normal karşılardık elbette.
Her şey bir tarafa... Kazana, kazana devam etmek, bu iklimin tek geçerli görüşü. Puan farkını korumak, sonra oynayanın üstünde baskı yaratmak, her rakibe tehdit oluşturmak şampiyonluğun anahtarı.
İyi oynamanın ne Yanal'ın ne de oyuncularının çok umurunda olmaması bu yüzden. Tabelada "galip" yazıyorsa, herkes mutlu çünkü.
MAÇIN ADAMI: CRİSTİAN BARONİ
ERMAN TOROĞLU: Sahada kaytarmıyor, kazanıyor!
Skor 2-1. Maçı seyretmeyen anlamayabilir. Ama bu skorun sahada oynanan futbola ve mücadelesine göre F.Bahçe lehine daha farklı olması gerekirdi. F.Bahçe çok mu mükemmel oynuyor, hayır. Ama öncelikle futbolcular mücadele ediyor. Sahada kaytaran yok. Bu mücadele olunca kalite olarak da diğer takımlara göre daha üstte olan F.Bahçe özellikle Rize gibi takımlara kolaylıkla baskı kurup galip geliyor. Rizespor'un ilk 20-25 dakikada bir golleri var, bir de gol pozisyonları. Ondan sonra duruyorlar. Fenerbahçe'nin maç boyu direnci düşmüyor. Belki artmıyor ama rakibin direnci her geçen dakika düşünce üstünlükleri göz önüne çıkıyor. F.Bahçe'nin 2. yarıda yaptığı doğru şey defanstan doğru çıkmak. En gerideki ile en ilerideki oyuncu arasındaki mesafeyi dar tutmaya çalışıyorlar. Böyle olunca da rakip zorlanıyor. Böyle oynamak için de güçlü olman lazım. Demek ki idmanlarda iyi çalışıyor. Mümkün olduğu kadar da defansta oynayan adamlar ofsayt hattını düzgün çekmeye çalışıyorlar. Geçen maçlarda birkaç kez Caner bozmuştu. Bu maçta olmadı. Emenike en ileride koç boynuzu gibi. Rakip defansı hem yıpratıyor hem de iyi işler çıkarıyor.
YILDIRIM'DAN TIK YOK!
Egemen ile Caner ikisi de sahada varlarını, yoklarını ortaya koyan futbolcular. Ama çok zaman terazinin topuzunu kaçırıyorlar. Hakem için son derece tehlikeli iyi oyuncu bunlar. Ne zaman rahatlarlar ve hakemi rahatlatırlar. Sarı kartı aldıklarında. O sarı kart riskini bu tarz oyuncular çok iyi kullanırlar. Görmedikleri müddetçe hem hakemi hem rakibi hem de seyirciyi taca atarlar. Nitekim Caner sarı kartı gördü rahatladı. Ama Egemen için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. 28. dakikada Egemen rakibine önce grekoromen güreş yaptı, sonra serbeste döndü. Kart yok. 43. dakikada bu sefer rakibe tekme atmaya kalktı, yine kart yok. 79. dakikada bu sefer bir F.Bahçe hücumunda rakibinden darbe yememesine rağmen komik şekilde kendini yere attı, üç takladan sonra kalktı, hakemden rakibine sarı kart istedi. Yunus Yıldırım'dan yine tık yok. Yunus maçı banttan izlerse ne demek istediğimi anlar. Ama o da diyordur ki, "Yahu Erman hoca, artık hakemliğimin sonu. Şimdi büyük takımlardan futbolcu atacağım da başım belaya mı girecek. Nasıl olsa bundan sonra FIFA olacak halim yok. İdare ediyorum işte." Mesela Caner Erkin'in sarı kartı var, 64. dakikada hakem Yunus'un önünde elle topu çalıyor. Ama Yunus'tan yine tık yok.
AHMET ÇAKAR: Fizik gücü
Fenerbahçe, çok ama çok iyi oynamadığı bir maçı yine kadro kalitesi ve fizik gücüyle almayı bildi. Böylesine galibiyetler F.Bahçe için bu sezon ilk değil ve inanıyorum ki son da olmayacak. Oyuna F.Bahçe çok kötü başladı. İlk bölümlerde hem gol yedi hem de çok önemli gol pozisyonları verdi. Maçın kırılma anı belki de Rizespor'un attığı ilk golden sonraki yakaladığı pozisyondu. Kweuke, iyi vursa ve maç 2-0 olsa F.Bahçe'nin bu maçı çevirmesi çok güç olacaktı. İlk yarım saate bakıyoruz; Rizespor hem skor avantajını bulmuş hem iyi kapanıyor hem de ciddi kontratağa çıkıyordu. Devreyi böyle bitirebilseler Fenerbahçe ikinci yarıda daha fazla risk alıp muhtemelen daha fazla açık verecekti. İlk devrenin uzatma dakikalarına gelince maçın kırılma anlarından biri daha yaşandı. Rize ceza alanının beş altı metre dışında kazanılan serbest vuruşu Cristian kullandı ve harika bir gol yaptı. Bu golün diğer gollerden çok önemli bir farkı var. Hem devre arasına beraberliği yakalamış olarak giriyorsunuz hem de rakibi demoralize ediyorsunuz. İşte F.Bahçe de böyle yaptı.
YUNUS YILDIRIM BAŞARILIYDI
İkinci yarı maçta her şeyi yapan taraf F.Bahçe'ydi. Her geçen dakika iki takım arasındaki oyuncu kalitesi ve fizik güç farkı ortaya çıkıyordu. İlk devrenin büyük bölümünde çok kötü oynayan Fenerbahçe gitmiş, yerine oyunun tüm inisiyatifini almış bir Fenerbahçe gelmişti. Maç, bu devrede Rizespor sahasında geçti. Önce Emenike kaçırdı ama son çeyrekte Webo yine işi bitiren isim oldu. Kornerden gelen topta Webo'yu marke eden kimse yoktu. Ve çok dengeli iyi bir kafayla da Webo F.Bahçe'ye daha önceki bazı maçlarda olduğu gibi üç puanı getiren isim oldu. Sonuçta F.Bahçe deplasmanda da art arda kazanıyor. Geriye düşse de kazanıyor, öne geçse de kazanıyor. Üstelik ikinci yarının son bölümlerinde de hiç bir Anadolu takımı F.Bahçe karşısında diri kalamıyor. Maçın en başarılı isimlerinden biri de tartışmasız hakem Yunus Yıldırım'dı. Birkaç ufak hatası dışında çok iyi maç yönetti.
MAÇIN ADAMI: CRİSTİAN BARONİ
RIDVAN DİLMEN: F.Bahçe ilerliyor
Süper Lig'in ilk haftasında Konyaspor'a yenilen Fenerbahçe sonrasında gittiği 6 deplasmandan da galibiyetle döndü... Deplasmanda 6'da 6 büyük başarı.
Rize'de geriye düştüğü karşılaşmada iki duran top; biri frikik, biri kornerden gelen gollerle kazanıp çok önemli 3 puanı aldı. Ersun Yanal, bir puana asla razı oynamıyor. 68. dakikada 4 forvete dönerek bunu bir kez daha gösterdi. Dörtlü savunma, önlerinde Mehmet Topal... Hazırlık pasıyla çıktıkları zaman Caner ve Gökhan'ı orta sahaya, Egemen'i sol çizgiye Alves'i sağ çizgiye gönderiyor. Merkezden topu Mehmet Topal alıp hazırlık pasına başlıyorlar. Fenerbahçe böyle yaparak oyuna da kendisi hükmetmek istiyor. Sadece dün, geçmiş maçlara göre yavaş oynadılar.
RİZE'NİN PSİKOLOJİSİNİ BOZDU
Rize'de golü erken yiyince ilk yarıda tebdir alabildi. 5. dakikadan, 20. dakikaya kadar Rize birkaç pozisyon buldu, golü attı, hatta ardından net bir de gol kaçırdı. Bu pozisyona maçın kırılma anı da diyebiliriz. O dakikadan sonra Cristian aldı topu. Fenerbahçe Brezilyalı ile etkili olmaya başladı. İlk yarının sonunda gelen frikik golü Rize'nin psikolojisini bozdu. İkinci yarının hemen hemen tamamı Fenerbahçe hakimiyetinde geçti. İkisi Emenike ile 4 net pozisyon buldular. 68'den sonra 4-2-1- 3'e dönünce duran toptan golü buldu Fenerbahçe. Ersun Yanal riski azaltmak adına hemen Selçuk'u aldı.
YILDIRIM, CANER'DE HATA YAPTI!
Uzun süredir sakatlıklarla boğuşan Çaykur Rize ilk kez hemen hemen tam kadro oynadı. Ofansif yönde eksikler. Devre arasında transferlerle kaliteyi yükseltmeleri gerek.
Bu arada maçın hakemi için "Yunus Yıldırım 5 yıldız maç yönetti" diyecekken Caner'in elle oynamasına ikinci sarıyı göstermemesi hataydı.
MAÇIN ADAMI: TOPAL-CRİSTİAN