Büyük takımlar, B takımlarıyla sahaya çıktı. Aslında forma şansı bulamayan oyuncular için kupa, müthiş bir şans...
'Fenerbahçe, B takımı ile çıktı; kaybetti' deniyor. Bakalım kadrosuna:
Cristian, Webo, Salih, Mehmet Topuz ve diğerleri... Bu kadronun içinde, Fenerbahçe'nin birinci takımında oynamayan bir tek kişi var mı? Bunlardan herhangi birisi as takımda oynadığı zaman, 'Fenerbahçe'de şu eksik; onun yerine bu oynuyor' diye bir laf hatırlıyor musunuz?
Bekir dahil... Tam tersi; oynatılmadıkları zaman, 'Bunlar niye oynatılmadı?' diye çok yazı okuduğumu, çok yorum dinlediğimi hatırlıyorum ben...
Ben yaptığımız söyleşilerde demedim mi; "Fenerbahçe'nin öyle bir kadrosu var ki bir kadrosu Ali Sami Yen'de
Galatasaray ile öbür kadrosu Kasımpaşa'da
Beşiktaş ile oynar."
Ama sorun şu: Fenerbahçe
kötü oynuyor. Galatasaray kötü oynuyor. Beşiktaş kötü oynuyor. Puan cetveline bakıp, birbirleriyle yaptıkları maçlara bakıp,
efsane yaratma peşinde Bab-ı Ali...
Bu sene kaç defa söyledim; "PTT 1. Lig'de oynayan takımlar, bunların hepsini yener" diye... İşte buyur...
Dany kaçırınca, Mancini sinirlenmişti; terk etmişti sahayı... Gaziantepspor Belediye'nin kaptanı Cihan, penaltıyı atamadı.
Cihan o penaltıyı atsa, maç bitmişti. Gaziantepspor Belediye'nin kaptanı; en iyi oyuncusu; atamadı. Çok kötü bir vuruş yaptı. '
Ufuk kurtardı' falan diyorlar; ben de olsam, ben de kurtarırdım. O kadar kötüydü.
Bunlar kötü oynuyorlar; Fenerbahçe dahil... Bakıyorum; '
Çaykur Rize'yi 2-1 yendi' diye Fenerbahçe'ye destanlar yazılmış. Palavra...
Düzelecek konu var tabii: Takımın teknik direktörü, 6+0 yüzünden tribünde oturttuğu yabancı oyuncuları oynatmak zorunda... Adamı oynatabileceği tek yer, kupa maçı... Lig maçındaki puan mücadelesinde, daha iyi olanı oynatmak zorunda... Öbürü ne zaman oynayacak!
Galatasaray,
Bruma'yı para kazanmak için aldı. 'Bu sene takıma bir katkısı olsun' diye almadı. Adamdaki yeteneği gördüler; 'Bunu alalım, satarız. On milyona alırız; elli milyona satarız. Kırk milyon kâr ederiz' dediler. Haksız da değiller, düşünce olarak... Ama oynatmazsan nasıl
kıymeti olacak adamın? Lig maçlarında oynatacak halin yok; kupada oynatıyorsun. Haftalarca oynamayan, gelip kupa maçında oynayan adamın; o bir maçta ne kadar faydası olur? O da var. Halbuki; 6+0 gibi aptalca kuralı kaldırırsın; kaç tane yabancıya izin veriyorsan belirlersin. On olur, dokuz olur, sekiz olur. Dersin ki 'Bunların beş tanesi oynar; gerisi kulübede oturur.' Böylece maç içinde değiştirebilir.
Melo'yu çıkarır;
Bruma'yı sokar. Ama Bruma da hiç olmazsa, o maçta oynar. Çünkü maç başına da para alıyor.
İşin bir de
maddi yanı var. Futbolcuların büyük bir bölümü, maç başı ücret alıyor. Kazandığı prim ayrı... Para alması için oynaması lazım. Oynayıp da kazanırsa, bir de galibiyet primi alıyor. Adam sürekli tribünde oturursa, ondan hayır gelir mi?
Mecburen, forma şansı bulamayan Türk oyuncu da forma şansı bulamayan yabancı oyuncu da kupa maçında oynatılıyor. Bu durumda da bir arada oynamamış 11 tane adam, kupa maçına çıkıyor. Sorun esas burada...
Sen dünyanın en iyi 11 adamını seçip getirsen, 'Çıkın, oynayın' desen;
oynayamazlar. Bir arada oynamayan takım, doğru oynayamaz. Niye sürekli 'Takım ruhu, takım ruhu, takım ruhu' diyoruz?
Karmaların başarılı olduğunu gördünüz mü? Karmalar başarılı olamaz.
Şimdi, bunu
düzeltecek olan federasyon... Seneye de 5+0 olacak. Düzeltilmezse eğer, aynı
rezilliği yaşayacağız! Dokuza inecek; 5+4 olabilir ama 5+0 olur mu!
Tonla para vereceğim, alacağım; tribünde oturtacağım! Şimdi bu düzenlemeyi yaptığın zaman, kupa maçları da daha değerli olabilir.