Skor çok farkı olabilirdi.
Bir de şuna bak ya! Galatasaray'ın maç boyu Volkan'ın kalesine attığı şut 7. 10 kişilik Fenerbahçe'ye karşı ikinci yarı neredeyse şutu yok ya! O Selçuk ve Sneijder'in 30 metreden attıkları şutlar dışında. Çünkü ikinci yarıda ilk devre Fenerbahçe'yi darmadağın eden o Galatasaray gitti, eski, uyuşuk, korkak Galatasaray geldi. 'Efendim Fenerbahçe 10 kişi kalsa bile ikinci yarı canlıydı.' Hayır efendim!.. Fenerbahçe'nin canlandığı falan yok. Kimse kimseyi kandırmasın. Fenerbahçe'nin üstüne giden her takım Fenerbahçe'yi dağıtır, Galatasaray olmasına gerek yok. Ligin sonundaki Kayserispor, Kayseri Erciyesspor dahil. Bunu söylemekten dilimde tüy bitiyor. Çünkü Fenerbahçe'nin zayıf yeri savunması. O savunmanın arasına girdiğin zaman perişan edersin. Maçın birinci yarısı Fenerbahçe yarı sahasında oynandığı için Fenerbahçe darmadağın oldu. Ama artık haftaymda ne dediyse Mancini efendi, Galatasaray ikinci devreye kendi yarı sahasında klasik yan ve geri toplar yaparak başladı. Araya giren Fenerbahçeliler ikisi Semih bir tanesi Hakan Balta'nın hatası yüzünden üç kere bu yan topları kaptılar. Atamayan Fenerbahçe, Galatasaray kurtarmadı. Galatasaray'ın armağan ettiği pozisyonları Fener atamadı. Peki bu armağanları Galatasary ilk defa mı veriyor? Fatih Terim zamanından beri devam eden bir hastalık bu. Aslında bu hastalığı Fatih Terim getirdi, Mancini değil. Yan top, geri top, Muslera'ya top, yan top, geri top, Muslera'ya top... İki stoper aralarında top çeviriyorlar. Selçuk ilerilerden geliyor, bunların arasına giriyor. Çünkü Galatasaray stoperlerinin topu santradan öteye çıkarma yetenekleri yok. Onun için Selçuk stoper gibi geliyor aralarına. O arada bir tane de top kaptırdın mı da al başına belayı, kontratağı yiyorsun. Kaç tane böyle pozisyon oluyor her maç Galatasaray'ın kalesinde. Yani insan biraz ders alır ya! Sen oyunu kendi yarı sahanda oynarsan bu şekilde, Fenerbahçe değil 10, 9 kişi olsa ne fark eder, 8 kişi olsa ne fark eder. Sen ileri gitmiyorsun ki. Sen oynamıyorsun ki! Kendi kalene çekilmişsin vakit geçirmeye uğraşıyorsun. Korku dağları bekliyor çünkü. Yahu ne korkuyorsun. Kaybetsen ne olacak! Hazır yakalamışsın o fırsatı.
Kartların havada uçuştuğu bir derbiydi. Bülent Yıldırım'ın kararlarını nasıl buldunuz?
Şimdi genel hava, kartların çok olduğu şeklindeydi. Oysa belki de ilk defa ilk defa büyük takım - küçük takım, büyük adam - küçük adam ayrımı yapılmadan bir maçta gösterilmesi gereken kartlar gösterildi. Onlar üstelik o kadar tarafsız yapıldı ki sevgili Rıdvan Dilmen bile müthiş bir cümle kullandı, dedi ki 'Hakem Bülent Yıldırım Fenerbahçe'yi Anadolu takımı zannetti.' Bu cümle aynen pazartesi günkü Sabah Gazetesi'nde var. Yani Türkiye'nin en önde gelen yorumcularından bir tanesi, benim gazetemin ve NTV'nin bir numaralı futbol yorumcusu diyor ki; 'Hakem Fenerbahçe'yi Anadolu takımı zannetti.' Bu nasıl bir itiraftır ya! Tabii hakemlerin bu sırayla Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı Anadolu takımı zannetmediklerine alışılmış bu ülkede, hakemin biri çıkıp zannetmeyince 'Sizin Anadolu takımından farkınız yoktur. Ben futbolun gereğini yaparım' deyince şaşkına döndüler. 16 tane sarı kart gösterdi, çıkardığı 16 kart da doğru. 'Fenerbahçe'yi Anadolu takımı zannetti' diyen Rıdvan kardeşim bana desin ki 'Şu sarı kartta haksızdı.' Ama ben hakemin göstermediği en az 4 pozisyon daha sayarım. Üstelik hakemin sarı ile geçiştirdiği bana sorarsan, pek çoklarına da sorarsan, kırmızı olacak bazı pozisyonları da gösteririm. 16 sarı kart çıkaran hakemin kartlar bakımından eksiği var ama fazlası katiyen yok.