E-bilet uygulaması Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini de etkiledi. Büyük önem taşıyan derbi maçta tribünler dolmadı. Bu uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanlış şurada; yani bir uygulama yapıyorsan yangından mal kaçırır gibi ligin son üç haftasına getirip sokuşturmanın anlamı yok. 'Gelecek sezon başlayacak' dersin, bütün insanlara vakit kazandırırsın, anlatırsın, televizyon programı yaparsın, basın toplantıları yaparsın, herkesi bilgilendirirsin, gelecek sezonun açılışından itibaren de uygulamaya koyarsın. Şimdi ben altmış bin dolar vermişim, loca almışım stadyumda, her hafta arkadaşlarımı toplayıp götürüyorum, şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Bilen var mı? Türkiye Cumhuriyeti Spor Bakanı'na soruyorum 'Biliyor musun?' Ben on kişilik locam için kulübüme peşin altmış bin dolar ödeyip aldığım locama kimleri götürebilirim spor bakanım bana bir söylesin. Yangından mal kaçırır gibi uygulama olur mu ya! Ondan sonra da yürüyüşe kalkan taraftarların üstüne TOMA'lar su sıkıyor. Kararı tartışmıyorum çünkü kararın ne olduğunu ben bile bilmiyorum. E-bilet nedir, ne vardır, ne yoktur, niye gelmiştir ben bile bilmiyorum. Bilmediğim bir şeyi nasıl tartışayım. Şimdi maça gitmeye kalksam bilmiyorum beni maça alırlar mı?
Kasımpaşa - Beşiktaş maçında Manuel Fernandes'e saldıran kişi e-bilet uygulamasına rağmen Beşiktaş - Fenerbahçe maçını tribünden izledi.
Evet, E-bilet var, adamın resimleri var 'giremez' diye ama adam içeride. Bu aslında adamın resmi değil, Türkiye'nin resmi.
Siyah-beyazlı futbolcu Gökhan Töre gece silahlı saldırıya uğradı ve omzundan vuruldu. Beşiktaş'ta daha önce de Sezer Öztürk saldırıya uğramıştı. Beşiktaş'ta bir başı boşluk söz konusu mu?
Olay daha aydınlanmadı. Beşiktaş'tan yapılan açıklamada da 'Başkaları kavga ederken Gökhan'a kör kurşun geldi' deniliyor. Bas bas bağırıyorum 'O futbolcuların maçtan sonra dinlenmesi lazım ki bu haftaya devam etsinler.' Çünkü lig ikinciliği Şampiyonlar Ligi'ne gitme yolunu açacak. Gelecek sene Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan giren Beşiktaş ile play-off oynayacak Beşiktaş arasındaki fark, maddi – manevi Himalayalar kadar. Play-off'ta küt diye elenirsin, bütün gelirlerini ve sağlayacağın itibarı elde edemezsin. Öbüründe doğrudan giriyorsun ya! Şurada kalmış dört hafta. Derbiden çıkan adaleler, dinlenmeli ki ertesi gün yeniden işe yarasın. Beşiktaş Türkiye'nin en çok sakatlığa uğrayan takımlarından bir tanesi. Niye? Çünkü adaleler dinlenmiyor. Gündüz çift antrenman, böyle ciddi maç, gece sabaha kadar başka antrenman! Zavallı adale sakatlanmaz da kim sakatlanır? Takım halinde eğlenceye gidiyorlar ya! Ve Beşiktaş'tan çıt yok. Galatasaray da, Fenerbahçe de öyle. Bunlar paraları alemde yemek için kazanıyorlar. Takımları, kulüpleri umurlarında değil. Yönetimlerin de umurunda değil.
Yani olayın iki acı yönü var:
1- Beşiktaşlı futbolcuların o maçtan sonra dinlenmeyip gece kulüplerine gitmesi,
2- Beşiktaş Kulübü'nün bunu normal karşılaması.
Beşiktaş'ın antrenörünün, Beşiktaş'ın başkanının, Beşiktaş'ın yönetiminin, Galatasaray'ın antrenörünün, Galatasaray'ın başkanının, Galatasaray'ın yönetiminin, Fener'in antrenörünün, Fener'in başkanının, Fener'in yönetiminin hepsinin bunları normal karşılaması, medyanın bunu normal karşılaması. Niye Trabzon'da oynamaktan hoşlanmıyorlar? Hadi maç gecesi Trabzon'da gitsin bakayım bir gece kulübüne. Sopayı yer oturur. Tabii! Ama İstanbul dingonun ahırı! Milyonları cebine koyarsın, bütün gece kulüplerinde de aç kurtlar gibi kadınlar bekliyor 'Birisi gelse de yolsak' diye. Yönetim de ses çıkarmıyor. Eh işte! Ferrari ile kulübün kapısında kurşunu yiyorsun. Bunun bir ölçüsü olmalı. Genç adam eğlenecek, cebinde parası var, hiç itirazım yok. Ama bu eğlence kaçmıyor ya! Her gece, her gece... Maç gecesi dinlensen de pazartesi akşamı gitsen ne olur, Salı akşamı gitsen ne olur? Gökhan'ın yaralandığı saat sabaha karşı dört buçuk. Bir fizik terapi uzmanı bana zorlu bir derbi maçından sonra sabah dört buçuğa kadar gece kulübünde (sonrasını bilmiyoruz) tepinen bir insanın kaslarının ne kadar zamanda düzeleceğini bir söylesin. Beşiktaş yöneticisi pişkin pişkin açıklama yapıyor kameralara ''Benim futbolcum kaza kurşunu yemiştir' diye. Maçın ardından sabah dört buçukta orada olmasının sorumsuzluğundan söz etmiyor.