Ömer Üründül: Hasan Ali yanlışı...
İsmail Kartal'ın taktik olarak çok iyi düşünmesi gereken bir maçtı. Eskişehirspor; tempolu, çabuk pas yaparak oyuna hızlı çıkan ve de ilerde geniş alanı seven, driplingli futbolculara sahip bir takım. Buna karşılık Fenerbahçe'de takım savunmasının temel direği Mehmet Topal yoktu. Emre ve Gökhan Gönül fizik olarak hazır değiller. Meireles de kaliteli ama ağır bir oyuncu. Böyle bir tabloda Fenerbahçe'nin yapması gereken top rakibe geçtiğinde geriye çabuk dönüp, alan daraltmaktı. Ama bunun tam tersi yapıldı. Geride devamlı 30-40 metrelik genişlik bırakıldığı gibi Caner ve Gökhan Gönül de asli görevlerini ihmal ettiler. Üstelik ilk 15 dakikada Eskişehirspor'un değerlendiremediği üç çok net pozisyon da İsmail Kartal ve takımı uyandırmadı. En sonunda Erkan golü attı. Fenerbahçe'nin ilk devredeki ofansif girişimleri kalabalık savunma önünde yetersiz kaldı. Tek net pozisyonu da Sow değerlendiremedi.
PENALTI İKRAMIYLA 1 PUAN
İkinci yarıda Fenerbahçe, tempoyu yükselterek oyunu sürekli karşı alana yıktı. Ama bir türlü pozisyon üretilemiyordu. Bunun en önemli nedeni; her zaman vurguladığım gibi Fenerbahçe'nin eldeki kadrosunda kanat forveti yok. Ne Kuyt ne Sow ne de Emenike kenarlarda dar alanda adam geçemiyorlar. Bu yüzden gol umutları sürekli yüksek ortalara kaldı. İsmail Kartal yerinde bir Webo hamlesi yaptı. O da bir yüksek topta golü buldu. Bundan sonra maçın zorluk derecesi yine devam ediyordu. Bu arada sahneye Emre Belözoğlu çıktı. Yok yere alışagelmiş harakirilerinden birini daha yaptı. Artık oyunu çok zorlayan, iyice yorulan Fenerbahçe'nin 10 kişi kaldıktan sonra beraberliği koruması gerekirdi. Ama yine riske devam edince ikinci golü de yediler. Uzatma bölümündeki penaltı, bana göre her yönüyle kaybedilmesi mutlak olan bir maçın altın bir puanla bitmesini sağladı. Hasan Ali'nin de maç eksikliğine rağmen ihtiyaç duyulduğunda çok önemli katkılar sağlamasına rağmen yine yedek kalması bir teknik adam yanlışıydı. Son anda da takımı kurtardı.
Gürcan Bilgiç: Sesini kıstılar!
İlk yarı bittiğinde notlarımızda Fenerbahçe adına "olumlu" diyebileceğimiz kelimeler yoktu. Koşu mesafeleri geldiğinde, Eskişehir orta sahasının, rakiplerinden en az bin metre fazla koştuğunu görünce, merak etmemize de gerek kalmadı.
Toplamda beş bin metrelik bir farktan bahsediyoruz, neredeyse iki kişi fazla oynamayı başarmışlardı. Yine Eskişehir'in bulduğu net pozisyonlar ve Volkan Demirel'e çıkması gereken bir kırmızı da geçti dakikalar içinde. Resmen temellerinden sallanıyordu Fenerbahçe.
İkinci yarının ilk hamlesi tribünlerde oldu. Birden bire Maraton'un üstlerinde çoğalmalar ve ardından ev sahibini avantajlı yapan tezahüratlar geldi. İki önemli oyuncusunu kaybettikten sonra Eskişehir'in kafasından atak fikri de çıktı. Tek kaleye çevirdi Fenerbahçe maçı. Emenike-Webo değişikliği ile de sağlı-sollu ortalar ile inmeye başladılar rakip ceza alanına.
Hatalar üst üste geliyor, fırsatlar kazanma fikrini Fenerbahçe tarafına yazıyordu. Devrenin iki önemli hamlesinden biri, rakibin yarattığı boşlukları kapatan Mehmet Topal'ın sahaya dönmesi ve İsmail Kartal'ın çift santrafora (Sow-Emenike) dönmesiydi.
Ceza alanı içine ve çevresine daha kalabalık yaklaşmaya başladıklarında, birden bire fazla adamla oynayan taraf da oldular. Bu arada gol vuruşundan önceki pozisyonda, bir de penaltı atlandı.
Geçen hafta Bursa'da son 10 dakika, beraberliği kazançlı hale getirmişti. Bu kez Kadıköy'de benzer sorunlarıyla hala boğuşan, benzer pozisyonları verdiği gibi, fırsat yaratamıyor ve forvetlerini gole yaklaştıramayan Fenerbahçe vardı. Emre Belözoğlu'nun gereksiz agresifliği kırmızıya dönünce, bunun üstüne Volkan Demirel'in zamanlama yanlışı gelince, hesap kesildi. Beraberlik golünün penaltısı ise dünkü Galatasaray maçındaki hakem hatalarından sonra Fenerbahçe'nin sesini kısmak içindi sanki...
"Bunlar neden oluyor" diye sorarsanız kendinize, takımın ipinin İsmail Kartal'dan çıkıp, Caner'e yapılan müdahale ile Aziz Yıldırım'a tamamen geçmesini hatırlatırız. Kenardakinden çekinen futbolcu, böyle sorumsuz davranmaz.
En yüksek not 7 Mori
En düşük not 3 Caner
Rıdvan Dilmen: Dağınık ve şuursuz
Fenerbahçe ile ilgili söylenecek çok şey var... Öncelikli olarak Eskişehir karşısında maçın başından sonuna kadar çok dağınık bir Fenerbahçe vardı. Sarı-lacivertliler beklerken de pozisyon verebiliyor, hızlı kontrataklarda da. Şampiyon olduğu dönemdeki fiziki gücü yok. Geçmiş senelerde Avrupa Lig ile birlikte 60-61 maç oynayan takım ayakta kalıyordu ama Bursa deplasmanında gördük ki maç bir türlü bitmedi.
Kramplar girdi, rakibe pozisyon vedi. Eskişehir maçında da fizik yetmeyince futbolcular konuşmaya başladı; Emre gibi... Ya da doldur boşaltlar başladı. Kısacası fizik güç yetmeyince takım şuursuzlaştı.
Fenerbahçe çok olgun takım kimliğindeydi şampiyon olurken. Daha agrasifti, belirgin bir oyun anlayışı yoktu ama baskılı oynuyordu. Şimdi suni baskı yapıyor. Alanlar arasında güçlü değil. Eskişehir maçında karışık bir oyun düzeninde oynadı. Sow, Emenike hatta Kuyt, Emre, Alper "Şu mevkide oynadı" diyemedik. Ama buna rağmen bu dağınıklıkla 1 puanı alması büyük başarı.
Eskişehir küme düşme potasında bir takım. 60 ila 65. dakika arası iyi oynadı. İlk yarıda girdiği pozisyonlar hızlı ataklarla oldu. İsmail Kartal'ın tercihlerini beğeniyorum ama Eskişehir'i iyi analiz edememiş.
Meireles çıktığı zaman da çok şaşırdım eğer sakatlığı yoksa değişmez.
Risk alacağım dönemlerde çıkarırdım.
Fenerbahçe'nin ilk yarı en çok koşan oyuncusu Meireles'ti o oyundan çıktı. Ertuğrul Sağlam'ın şanssızlığı Hürriyet ve Ömer'in sakatlanıp çıkmasıydı. Ben olsam 10 kişi kalmış rakibe karşı Erkan'ı çıkarmazdım.
Rakibin gardını düşürmüşken 3'ü bulmak gerek. Bursa maçından sonra Fenerbahçe adına hemen fikstür çalışması yaptık. "4 maç evinde oynayacak büyük avantaj diye" ama bazen olmayabiliyor. Türkiye'de tartışılması gereken en büyük konu, kale arkası hakemleri. Hiç birşeye karışmayacaklarsa niye 6 hakem var. Penaltıyı tartışmıyorum penaltı filan değil.
Yanlış bir karar. Ama ondan sonra da Eskişehir'e verdiği iki faul de yanlış karar. Kafa orada kalmasın.
Penaltıya takılıp sonrasında yanlışlara devam etme. Skoru etkileyen bir hata yaptı hakem. Oyuncu elini nereye kaçıracak.
Fenerbahçe, Eskişehir maçında karışık bir oyun düzenindeydi. Sow, Emenike hatta Kuyt, Emre, Alper "Şurada oynadı" diyemedik
Erman Toroğlu: Yemezsen gargara yap
Hepimiz birbirimize benziyoruz. Federasyonumuz, hakemimiz, futbolcumuz, basınımız!.. Türkiye'de kimsenin kimseye kelime söyleyecek hali yok. Bir tek şey var; eyyam diz boyu. Küstahlık diz boyu. Yersen, diz boyu! Peki ya yemezsen ne olacak? Gargara yapacaksın.
Dakika 12... Volkan ceza alanı dışında topu koluyla çeliyor. Yorumsuz, kemiksiz, net bir kırmızı kart. Yani bu dakikadan sonra Fenerbahçe bir kişi eksik oynayacak. Buna bir numaralı cevap verecek adam orta hakem. İki numaralı cevap verecek adam; çizgi hakemi. Üç numaralı cevap verecek hakem de yardımcı hakem.
Topun kolla oynaması var mı? Var! Peki pozisyon ceza alanı içinde mi, dışında mı? Buna kim karar verecek? Yardımcı hakem.
Yani 6 tane göz. Diyebilirsiniz ki "Hakem pozisyonu süzemedi". Ama aynı hakem çok da doğru olarak 90+4'te Fenerbahçe lehine verdiği penaltıyı süzebiliyorsa, bu hakemin gözden bir sorunu yok demektir. Bir tek sorunu vardır; yürekten ve ciğerden! Göz hekimi olsan sınıfı geçeceksin.
Ama diş hekimi olduğun için Eskişehir'in sağlam dişini çekmek, Fenerbahçe'nin çürük dişini çekmekten sana daha kolay geldi.
Yine Emre... Önce hakemi tehdit ediyorsun, sarı alıyorsun. Sonra yardımcıya mutlak küfür ediyorsun ki, gördüğün kart direkt kırmızı!
Önceki gece hakem kararıyla Galatasaray kazandı, dün gece Fenerbahçe hakem kararıyla yenilgiden beraberliği yakaladı.
Ey Zekeriya Alp, önceki akşam Galatasaray'ın rakibi G.Antep'te futbol oynasaydın dün gece de F.Bahçe'nin rakibi Eskişehir'de forma giyseydin acaba hala sıkılmadan Salı günü yapacağın toplantıda neler konuşurdun, merak ediyorum.
Eskişehir akıllı oynadı. Arka tarafı huni şeklinde daralttılar, F.Bahçe'ye geniş alan bırakmadılar. Topa vurmadan ayağa top yaparak F.Bahçe'nin üzerine gittiler. Ama maalesef bir kişi eksik oynadılar. Çünkü kalede kaleci yoktu. O yan toplara böyle çıkmak cinayet demek. F.Bahçe bildiğiniz gibi maalesef keyif vermiyor. Maçta 60'tan sonra oyundan düşüyorlar. İsmail Kartal'ın en ufak bir ağırlığı yok! Emre takım üzerinde ağırlık ve otorite olarak Kartal'ın yukarısında. Fenerbahçe şahsi becerilerle iş bitiriyor ama nereye kadar? Fenerbahçeli oyuncular güçsüz. Örnek mi? İşte Emenike! Zaten onun da yüz ifadesi belli; "Benden bu kadar arkadaş" diyor. Yerseniz!
Ahmet Çakar: Penaltıya inanmıyorum
Fenerbahçe kötü oynadı, kazanamadı. Maça baktığımızda kazanmayı hak etmeseler de pekala kazanabilirler ama buna karşın kaybedebilirlerdi. İlk yarıya bakıyoruz, Fenerbahçe çok dağınık oynadı. Mehmet Topal sahada yoktu ve özellikle Fenerbahçe defansının arkasına atılan her top pozisyon yarattı.İlk yarıda Eskişehirsporlu oyuncular bariz golleri atamadılar ama Erkan Zengin mükemmel ve zor bir gol attı. Bu savrukluk ilk yarıda toparlanmayınca ikinci yarı Mehmet Topal sahaya sürüldü. Ama bu Fenerbahçe'de fazla bir katkı yaratmadı. Çok panik, çok dağınık oynarlarken kurtarıcı Webo'nun golüyle beraberliği yakaladılar.
Bu beraberlik golü Fenerbahçe'yi havaya soktu, Fenerbahçe kötü de oynasa bu maçı kazanabileceğini düşünürken bu kez sahaya Emre çıktı. Emre utanmalı! Millet onun küfürlerinden bıktı, ama o bıkmadı. Ve delikanlı bir yardımcı hakem ortaya çıkıp küfür ettiğini hakeme bildirdi ve Fenerbahçe Emre'nin sorumsuzluğu nedeniyle 10 kişi kaldı.
Böyle dakikalarda üstelik maçı koparabileceğiniz anlarda 10 kişi kalmak her şeyi bozuveriyor. Nitekim öyle oldu. Önce Eskişehir'in galibiyet golü geldi, uzatmalarda da penaltıyla Fenerbahçe'nin golü.
KIRMIZI KARTI ES GEÇTİ
Geçen yılki Fenerbahçe böyle maçları son dakikalarda da olsa kurtarabiliyordu. Kötü de oynasa galip gelmeyi biliyordu. Ama dün gece Fenerbahçe'de sanırım tüm camiayı tedirgin eden en önemli eksiklik takım savunmasındaki ciddi eksiklikler. Arkaya atılan her top gol olursa şampiyonluk da zor olur.
Gelelim hakeme...
Öncelikle hakemi ve yardımcısını Emre'yi attıkları için kutluyorum. Biri ona 'dur' demeliydi. Dün gece hakemler bunu dediler. Ama Tolga Özkalfa, ilk yarıda ceza alanının hemen dışında Volkan'ın elle oynayışını göremedi. Karar kırmızı kart olmalıydı ama es geçildi. Son dakikada verdiği penaltıya da inanmıyorum. Bence kasten elle oynama yok. Top çarpması var.