Dün gece daha çok mücadele eden ve kazanmayı isteyen kazandı. Geceyi kuşatan da bu istekti zaten. Abdullah Avcı'nın savunma karıncaları, Fenerbahçe'ye karşı koyamayacak kadar telaşlı ve dirençsiz bir futbol sergilerken, gecenin en renkli fotoğrafı Alper Potuk'tu. Alper çok şeyin sebebi. Türkiye'nin en hızlı adımlarını atan ve en kolay adam eksilten ismi. Başakşehir'in savunmadan kaynaklanan gücünü ok gibi çıkışlarla yok etmekte de ustaydı, yaratıcılıkta da. Attığı gol şık bir klip olur. Dünkü Alper'in tadı gecenin damağında kaldı. Gecenin akıp giden filmindeki diğer isim de Caner'di. Fenerbahçe'nin bu statta kazanma şifresi Caner'de duruyor. Hem pozisyonların başlangıç noktası. Hem rakibin çıkışlarını mühürleyen kıskaç. Onda futbolun derinliğine gönderilmiş bir savaşçı duruşu var. Fenerbahçe'de Alper ve Caner ne kadar ilginçse, Emre ve Mehmet Topal o kadar tuhaftı. Gördükleri sarı kartlar Kasımpaşa maçının hasar bülteni. Sanırım değeri de o maçta anlaşılacak. Başakşehir'in hücumu düşündüğü zamanlarda, küçük çaplı etkilerini de gördük. Doka'nın yarattıklarıyla, Semih'in vurdukları arasında "berbat bir çelişki" vardı da. Dün Semih sahada yoktu. Ya da duygusal bir zaman tünelinde kayboldu diyelim! Gökhan Gönül'de iki haftadır farklı bir canlılık var. Bindirmeleri ve oyuna katılımı daha pozitif. Sow'un kopukluğunu anlatabilmek için, topla ilk buluşmasının 20. dakikada olduğunu söylemek yeterli. Bekir ve Egemen uyumluydu. Kaçanları hesaplamazsak, atılanlar yeterli sayıldı. Dün gece alınan sadece 3 puan değil. Göze hoş gelen fotoğraflarla, kendine şölendi! Sezonun en ışıklı Fenerbahçe'sini sergilerken.
EMRE BOL
Sow varsın kaçırsın!
Son 2 haftadır sahadaki F.Bahçe'yi izleyince gerçekten şaşırıyorum. Tabi her şey İsmail Kartal'ın 2 hafta önce Emenike'den vazgeçmesiyle başladı aslında... Kartal sonunda ideal kadroyu yakaladı, umarım bırakmaz! F.Bahçeli oyuncular maça takım olarak akıllı bir taktikle başladı. "Çılgınca hücum" yerine tercih edilen "akıllı futbol" daha ilk dakikadan itibaren Başakşehir'in dengesini bozdu. Özellikle orta sahada inanılmaz pres yapan sarı-lacivertliler, hem rakibin pas trafiğini kesti hem de çok pas hatası yapmalarına sebep oldu. Başakşehir deyip geçmeyin. Bu takım sezon başından bu yana sadece 6 gol yemiş. Birlikte oynamayı çok iyi bilen ve takım savunmasını ligde en iyi yapan bir ekip. Ama dün akşam ki F.Bahçe karşısında dayanmaları mümkün değildi. Canla başla mücadele eden orta sahaya, Kuyt ve Alper'in müthiş dikine oyunları eşlik edince, sayısız gol pozisyonuna girdiler.
EMENİKE POZİSYONA GİREMEZDİ
Sow yine çok kaçırmaya devam etti. Ama emin olun Emenike oynasaydı, maçı yine pozisyona girmeden bitirmesi muhtemeldi! Sow yetişmesi mümkün olmayan toplara dahi koşarak takımı ateşliyor. Golü bugün atamaz, yarın atar. Çok önemli değil. Alper her hafta üzerine koyarak yıldızlaşıyor. Tek ihtiyacı olan arka arkaya oynayabilmek ve hocasının ona biraz olsun güvenmesiydi. Sonunda oldu. Bakın Fenerbahçe'ye; ondan başka topu alır almaz rakip dikine giden başka kim var? Fizik olarak güçlenmiş. Eskisi gibi kendini yere bırakmıyor. Bence Alper sahadaysa, arkasında daha defansif Hasan Ali'nin tercih edilmesi gerekir. Zira Caner çok adam kaçırıyor. Fenerbahçe harika oynayarak bir maç kazandı.
GÜRKAN KUBİLAY
Kartal'ın doğruları
Ligin % 59 ile topa en fazla sahip olan takımı F.Bahçe ile , % 42 ile en az sahip olan 2. ekibi Başakşehir'in maçı idi. Başakşehir, F.Bahçeli savunmadan rahat top çıkarmasını engellemek için önde basarak başladı. Bu baskıyla F.Bahçe, özelikle Kuyt ile topla çıkarken kayıp yaptı ve öne çıkamadı. İlk kornerini ve ortasını 12. dakikada bulan F.Bahçe, 15. dakikadan sonra oyunda dengeyi sağladı. M.Topal yine sahanın 'doğru yerde durmasını bilen adamı'ydı. Caner; hücuma katılmada ve savunmada çok iyiydi. Ama gol, daha önce 100 korner atıp 1 gol bulmuştu F.Bahçe'nin,bu maçtaki 2. kornerinde Kuyt ile geldi. İşin ilginci bu Başakşehir'in bu sezon yediği ilk korner golüydü ve F.Bahçe'nin kaleyi tutan ilk şutuydu. Çıkıştaki Sow ile önce kenar ortasına kafa ile sonra savunma arkasına kaçarak 2 pozisyon buldu, kaçırdı. İlk yarının Uğur ile beraber etkisizlerinden Raul ve Semih de net pozisyonu kaçırdılar. Sonuçta,bu ligin hücuma en hızlı çıkan takımına ilk yarıda sadece 1 pozisyon vererek ve 7 deplasmanda 1 gol yemiş bu rakibe üstünlük sağlayarak ilk yarıyı avantajlı bitirdi F.Bahçe. Alper'in golü bitirdi Meireles sakatlanınca Selçuk ile başladı 2. yarıya Kartal. Alper'in golünden önce, klasik gollerin dışında, çok pasla gelen F.Bahçe, maçın hücum aksiyonları açısından en iyi adamı Alper'in şahane vuruşuyla golü attı, maç orada bitti. Sonra Başakşehir baskılı gözükse de F.Bahçe'nin kontrolündeydi. Sow ile goller kaçtı. Başakşehir'in kaleyi bulan ilk ve tek şutunun 87de olması da, maçı ve F.Bahçeli oyuncuların hırsını özetliyordu. Sonuç: Doğru taktik Kartal'ın, doğru oyun topçuların başarısıydı.
MERT AYDIN
Caner ve Alper
Başakşehir'e karşı oynamak kolay değil. Ama Fenerbahçe işi kolaylaştırdı. Alper'in ilk 11'e dahil olmasıyla birlikte artık kullanışlılığı kalmayan üçlü forvetten kurtuldu Fenerbahçe. Caner'in dirilişinin yanına bu yeni dizilişin getirdiği akışkanlık da eklenince Başakşehir'in katı alan savunması falan ortada kalmadı. Caner'in tarafından ilk dakikalardan itibaren etkili gelmeye başladı Fenerbahçe'ydi. Gökhan Gönül'ün da oyuna sık katılmasıyla birlikte İstanbul Başakşehir savunmasında denge bozukluğu yaşanır oldu. Mehmet Topal ve Egemen Korkmaz'ın savunma direnci de rakip takımdaki Doka, Mossoro, Visca üçlüsünün kontra imkanlarını dip noktaya indirdi. Böyle olunca Fenerbahçe maç boyunca neredeyse sıfır pozisyon verdi.
DERBİYİ RAHAT İZLEYECEK
Ikinci yarının ilk bölümünde gelen gol, Başakşehir'in kendisine pek de aşina sayılmayacak bir oyun düzenine dönmesine neden oldu. Bu da Fenerbahçe'ye art arda önemli kontrataklar kazandırdı. Bu galibiyet Fenerbahçe'ye devre arasına girerken moral kazandırdı. Son iki haftadaki futbolu görünce İsmail Kartal, bu araya üzülmüştür diyebiliriz. Şimdi rahat rahat derbiyi izleyecek Fenerbahçeliler.
İLKER YAĞCIOĞLU
Fener'i Alper aydınlattı
Ligin ilk yarısı boyunca kazansa bile kötü oynuyor diye eleştirilen Fenerbahçe kapanışı muhteşem yaptı. Ligin ilk devresini kendi sahasında oynadığı iki maçı da yani Mersin ve Başakşehir maçlarını hem çok rahat geçtiler hem de çok iyi bir futbol ortaya koydular. Dün geceki maçta alınan galibiyet ve ortaya konan oyun kesinlikle alkışı hak ediyor. Çünkü rakip Başakşehir tartışmasız ligin en iyi savunma yapan takımı. Deplasmanlarda bugüne kadar sadece tek gol yemişlerdi. Abdullah Avcı'nın öğrencileri ligdeki pozisyonlarını bu iyi savunmaya borçlular. Böyle bir takıma karşı 90 dakika boyunca iki gol atmak en az 3-4 tane kaçırmak ve kendi kalesinde de rakibe sadece bir pozisyon vermek kesinlikle övgüyü hak eder. İsmail Kartal uzun süre ısrar ettiği Emenike'den vazgeçip geç de olsa Alper'i takıma monte ederek Fenerbahçe'ye tempo kazandırdı. Aynı zamanda da tribünleri heyecanlandıracak bir oyuncuyu takıma kazandırdı. Çünkü Alper özel bir oyuncu. Günümüzde çok sık görmediğimiz pas oyununa dayalı sistemde rakibi eksiltebilen yaptığı driplinglerle 2-3 oyuncu eksiltip kaleye direkt inebilen bir oyuncu. Böyle olunca da rakibin bütün defans kurgusu bozuluyor. Ve Alper takım arkadaşlarına çok kolay pozisyonlar hazırlayabiliyor. İki haftadır santrforda izlediğimiz Musa Sow her halde bu 180 dakikada kaçırdıklarının yarısını atsa gol krallığında iddialı bir hale gelebilirdi. Ama önemli olan kaçırması değil pozisyona girmesi. Bu da santrforda Emenike'den daha iyi olduğunu bize gösteriyor. Sonuçta Fenerbahçe takımı hem iyi oynayarak 3 puanı kazandı. Hem de futbolcular geçen seneki tempolarına kavuşmuş gözüküyorlar. Takım tam kendine gelmişken ligin tatile girmesi her halde İsmail hocayı üzmüştür. Elinden gelse ara vermeden lige devam etmek isterdi.
GÜRCAN BİLGİÇ
Tik-tak!
Geçen haftaki performans göz kamaştırıcıydı. Mersin karşısında çok pozisyon gelmiş, oyun hırsı ve arzuyu üst düzeyde taşımıştı. Bu kez gözümüzü, "tekrar olur mu?" diye diktik sahaya.. Evet; oldu. On dakikalık git-gellerden sonra, inisiyatifi tamamen eline aldı Fenerbahçe. Alper ve Kuyt'ın da katılımıyla beşlediği orta sahasıyla rakibe hayat hakkı tanımayan baskı ürettiler. Aynı şekilde Gökhan ve Caner'in de katılımı, maçı Fenerbahçe adına hem öne taşıdı, hem geniş alan yarattı, hem de etkili kanat ortalarını peşinden getirdi. İsmail Kartal döneminin en büyük eleştiri kaynağını silen, unutturan ve hatta geçen sezondan özlemle anılan "keyif veren" futbolu seyretmeye başladık. Fenerbahçe; Fenerbahçe gibiydi. Bu farkın nedenleri çeşitli. Öncelikle Alper'in tempoya katkısı, sürpriz penetreleri uyuyan oyunu, bir anda etkili atağa dönüştürüyor. İkinci olarak sekiz yerli oyuncuyla başladılar maça. İkinci 45'te Meireles'in çıkmasıyla, sayı 9'a yükseldi. Aidiyet hissi yüksek, koşmaktan sakınmayan ve forma rekabetini hisseden oyunculardı bunlar. Takım performansı da bu paralelde yükseldi. Silkelendikleri Bursa ve Eskişehir maçlarındaki eksik, koşu kaliteleriydi. Geçen haftadan beri bu da kalmadı. Rakipten daha çok koşup, mücadele ediyorlar. Kuvvetli olduklarında, kalite farkları da orta çıkmakta gecikmiyor. Altını çizmemiz gereken en net "fark" budur aslında.
TARAFTARLA İNATLAŞILMAZ
Mehmet Topal ve Emre görünmeyen kahramanlardı. Gollerin başlangıç noktasında Alper'in gölgesi vardı. Caner yeniden sezon yıldızı olmaya soyunmuştu. Bekir-Egemen ikilisi ise neredeyse hatasızdı. F.Bahçe taraftarı boş koltuklar ile Aziz Yıldırım'a "yeter" mesajı vermeyi sürdürdü. O da bilet satmamaya devam ediyor zaten. Bilet satılmayan tribünde seyirciler var, ilginçtir. Stattakilerin oyundan çıkarken Semih Şentürk'e vefa göstermesi, Alex'in veda maçı konusundaki samimiyetlerini de ortaya koyuyor. Taraftarla inatlaşılmaz. Bilmem, anlatabildim mi?
ERMAN TOROĞLU
Fenerbahçe rakibini kendi silahıyla vurdu
Başakşehir Süper Lig'imizde "az gol" yiyen bir takım. Kontratağa çıkıp, gol yapıyor. Takım olarak Türkiye'nin en "dengeli" bir kaç takımından biri. Fenerbahçe dün gece Başakşehir'i kendi silahı ile vurdu. Tam saha pres yaptılar, Başakşehir'i rahat oynatmadılar. Yakaladıkları pozisyonları da gol yaptılar. Yani Başakşehir nasıl oynayacaksa Fenerbahçe öyle oynadı. Bu şu demektir; "Benim bu maçı almam lazım. Rakibin ne yapacağı önemli değil. Benim ne yapacağım önemli." Çünkü Fenerbahçe, Başakşehir'e göre daha kaliteli bir takım. Onlar kadar koşarlarsa aradaki fark meydana çıkacaktı ve onlar kadar mücadele ederek koştular, maçı da kazandılar. Seyirci tatmin oldu mu? Taktik olarak bence Fenerbahçe doğru oynadı. Peki oyunun üzerini süsleyebildiler mi? Hayır! İlla süslemek şart mı? Gene hayır! Ne lazımsa onu almak lazım lig mücadelesinde. Ve Fenerbahçeli futbolcular son derece doğru işler yaparak devre arasına girdiler. Eğer takım olacaksan tek beyinden düşüneceksin. Hücum ederken de defans yaparken de! Başakşehir ilk yediği golde beynini tek yönde çalıştıramadı. O beyinden ayrılan bir parça bütün takımı oyundan düşürdü ve golü yediler. Fenerbahçe takımında sivrilen oyuncu var mı? Yok gibi. Peki vazifesini yapmayan var mı? Cevabı yok gibi değil, yok! Başakşehir'de öne çıkan oyuncu var mı? Hiç yok! Görevini yapmayan var mı? Çok!
UMDUĞUNU DEĞİL...
Seyirci yine yok! Bu neyi gösteriyor? Taraftar takımının oynadığı futboldan memnun değil. Tabii şurada bir hata yapıyorlar, Türkiye'deki futbolun kalitesi maalesef bu. Avrupa'nın en az gol yiyen ikinci takımı İstanbul Başakşehir'e sağdan veya soldan baktığında veya yukardan aşağı, aşağıdan yukarı baktığında şekli bu! Fenerbahçe takımı da bu. Bundan daha fazlasını da beklemeyin. Hani bir laf vardır ya "misafir umduğunu değil bulduğunu yer" diye Türk futbolunun kalitesi de bu. İngiltere ile Almanya ile kıyaslarsanız bir yere varamazsınız.
BÖYLE ENİŞTEM OLMASIN
Fırat Aydınus iyi niyetli bir hakem. Gördüğünü çalmaya çalışıyor ama fiziği buna müsait değil. Topla da futbolcuyla da çarpışıyor. Bunun yanında mesela Alper rakibine dirsek atıyor, topu kazanıyor. Faulü de Alper kazanıyor! Dirseği yiyen ağzından kan akan rakibi de sarı kartı yiyor! Fırat Aydınus çok iyi çocuk. İyi niyetli. Hani derler ya kız kardeşim olsa vereyim eniştem olsun. Ama kardeşim böyle eniştem de olmasın!
RIDVAN DİLMEN
Emenike'den kurtuldu...
Bugün güçlü bir Fenerbahçe izledik ama sadece efektif ve pozitif bir oyunun dışında fiziksel olarak da bunu gördük. Ligin dördüncüsüyle, iz bırakmış bir takımla oynuyorsunuz ve hep ayaktasınız. Fenerbahçe'de bir form sıçraması vardı ama esas fark yaratan faktör başkaydı. Büyük takımlar "bu maç zor" denilen maçlarda daha çok mücadele eder ve oyunu kolaya çevirir. Konya taş gibi takım, gitti Galatasaray 5-0 kazandı. Başakşehir oynayan bir takım. Şimdi deplasmana geldi ama karşılarında mental açıdan yüksek, oynatmayan bir rakip buldu. Kahvede, arabada, takside konuşurlarken Fenerbahçe'nin işi zor deniyordu. Bu büyük takımın oyuncuları için artıya döner. Eğer Fenerbahçe daha kaliteliyken bir de rakip kadar konsantrasyon sağlarsa fark ortaya çıkıyor. Fenerbahçe'nin problemi çözebilecek oyuncuları var. Fizik gücün iyiyse özellikle savunmada artı olarak dönüyor bu motivasyon. Fenerbahçe takımı dışarıdaki insanların gördüğü gibi gördü Başakşehir maçını… Baktığımızda Başakşehir'in kanatları oyuncu kovalamaktan bıktılar. Caner ve Gökhan'la rakibi bezdirdiler. Fenerbahçe beklerini o kadar iyi çıkarıyor ki 3-5-2'yi adeta tersten oynuyor. Alper Potuk'un gelişi de Caner Erkin'in de çıkışları arttı. Kuyt, Gökhan'a inanılmaz yardımcı oluyor. Alper 90'da Caner'in kademesine girdi. Bekir'le Egemen çok tecrübeli isimler, mükemmele yakın oynadılar. Kuyt bu takımın savunma liderliğini yapıyor. Kuyt'ın önderliğinde başlayan hücum presi savunmayı da çıkartıyor. Öyle bir basıyor ki ya alıyor ya da rakibi oyalıyor. Bu kovalamayı Alper de yapınca takım halinde önde baskı fırsatı doğuyor. Fenerbahçe'nin ilk 12-13 haftasını hatırlayın, takım kendini geriye atıyordu, gitmiyordu. Hoca da diri ve atletik isimlerle devam etmek istedi bu pres gelince. Fenerbahçe'de defans savunma oyuncularıyla değil, hücum oyuncularıyla yapılmaya başlandı. Desteği görünce defans oyuncuları da hücuma katılmaya başladı. Caner'in pozisyonu var, Gökhan Gönül'ün pozisyonu var. Sow, Emenike oynadığı zaman bunu kaldıramıyor takım. Önünde Emenike oynarsa Gökhan böyle yürekli oynayamaz. Ben de bek oynasam Fenerbahçe'de rahat rahat giderim. Alper, Kuyt açığımı kapatır diye düşünürüm. Emenike'nin sakatlığıyla Fenerbahçe adeta Emenike'den iki maçtır kurtuldu, Alper ortaya çıktı... Caner'i de nefeslendirdi... Başakşehirspor kazanıyordu ama bocalayarak geliyordu. İlk golde Uğur kornerde ok gibi çıksa o pozisyon ofsayt olurdu. Onun hatası var ama onların ritminin bozulmasında esas pay sahibi Fenerbahçe oldu. Fenerbahçe daha üretken olabilir mi, olabilir. Gökhan'ı alıcı gözle izlesek, kamerayı ona sabitlesek gerçekten inanılmaz oynuyor. İçeri giriyor, pozisyon üretiyor. Övgüler yağdırmayı hak eden bir takım vardı.
DEVRE ARASI DEZAVANTAJ
İsmail Kartal takımı için önemli çalışmalar yapmış. Kartal doğruyu yavaş yavaş buldu. Alper daha iyiymiş Emenike'den dedi, doğru takımı bulunca bu ekibi bir arada tuttu. Kadlec'i denedi, baktı olmuyor Egemen ve Bekir'le devam etti. Takım form tutmuş, geç form tutmuş olmaları ve devre arasına giriliyor olması bu açıdan onlara dezavantaj. Devam etseler daha da iyiye gidebilirdi.