Fenerbahçe'den Konya'da 2 puanlık kayıp daha. Bu takımı puan kaybına azmettirmekten suçlu birini tanıyorum. İsmail Kartal. Sahaya böyle takım sürersen, yaratıcı adamları kulübede oynatırsan, teknik hamlelerin yanlışsa, bir ay önceki "fikstür avantajı" masalın, şimdi kabusa dönüşür. Takımın ruhunu, ritmini, yaratıcılığı köstekleyen adam. Fenerbahçe'nin özellikle ilk yarıdaki teknik anlayışına bakınca, mahkuma anahtarı uzatan gardiyan rolü de İsmail Kartal'a ait. Konyalı çoklu savunma arasında tek başına uzun toplarla beslenmenin başka bir tanımı yok. O yüzden gecenin kayıp hanesine atılan imzanın ta kendisi. "Kayıp İsmail!" olarak!
Hepimiz geçen haftaki talihsizliğe karşılık Fenerbahçe'den bir patlama bekliyoruz. Ama Konya'da zaaflar sergisi. Hele ilk yarım saatte sezonun en mahkum Fenerbahçe'si. Pozisyonlar aperatif. Savunma depresif. Orta alan enkaz. Hücumlar salına salına. Ne bir sistem, yaratıcılık. Fenerbahçeli futbolcuların ne yüzündeki ifadede, ne verdikleri mücadelede kazanmanın izleri yoktu. Hele kolayca yenilen golden sonra, "Bu takım başına dert açmak istiyor" dedim. Ve ikinci yarıda suni teneffüs de beklenen 3 puanı getirmeye yetmedi.
Kuyt kaç maçtır bu takımda kayıplarda ama özel bir tercih sebebi. Diego 80 dakika kulübede. Yaratıcılık Fenerbahçe adına pek bir şey ifade etmiyor mu? Fenerbahçe baskılı oynuyor gibi görünüyor ama elde kalanlara bakın. Selçuk Şahin'i Diego'ya tercih ediyorsan, kayıpları da göğüsleyeceksin. Savunmaya bakıyorum, Gökhan Gönül ve Kadlec hiçti. Bekir hakem oyuncusu. Yapay baskı kimseyi yanıltmasın. Dün gece sahada elle tutulur tek kişi yoktu zaten.
Dün gece Konya'daki esintinin Fenerbahçe adına ironik tanımı. "Kağıttan gemileri hiçbir rüzgar bağışlamaz!"
Ali Palabıyık gibi hakemler, maçın ertesi günü spor sayfalarına değil. Kayıp ilanlarına baksınlar. Kendilerini görecekler. Adaleti, cesareti ve asaleti katletmekten sanık olarak.
Gürkan Kubilay: Gitti ipler
1- Caner'siz takıma Kadlec girince, Selçuk-Topal'lı orta sahanın önüne,mecburiyetten de olsa, yine onların tarzına yakın Raul yerine Diego konsa ,daha mı iyi olurdu diye düşündüm, ilk 11'i görünce. Bu yapıda Selçuk'a (ki ilk yarı F.Bahçe'nin iyisi idi) sürpriz golcü görevi vereceğine, dikine pas atacak Diego daha doğru olmaz mıydı?
2- Ömer ve Djalma'nın olduğu kanada, Emenike'yi çekip, Sow santrafor başlamalıydı diye de ekledim düşüncelerime. Nitekim 32 sonrası Emenike oraya geçince daha da bolunu buldu F.Bahçe, pozisyonların.
3- Önce Rize, sonra Akhisar maçıyla gelenek hale gelen '' kalene ilk şutu gol yiyeceksin'' ritüeli Konya'da da oluyordu ama bu kez Mert'in gereksiz çıkışının etkisi de vardı.
4- Djalma'nın, Kadlec'e takıldığı pozisyon dışında pozisyon vermedi F.Bahçe. Ama 30'a kadar da pozisyona Sow'un vuramadığı bir vole dışında giremedi.
5- 30 sonrası Fenerbahçe iyice önde basmaya başladı.Özellikle Gökhan ile bindirmeleri etkiliydi. Zaten, Kadlec tarafı hiç işlemiyordu. Caner'i arıyordu takım. O dakikadan sonra Kuyt'ın duran topta kaçırdığı ve son dakikada Gökhan'ın kaçırdığı goller, F.Bahçe'yi soyunma odasına sıkıntılı gönderdi.
6- Son 4 haftada , 5 büyük ligde ve ligimizde ilk 5'e oynayan 30 takım içinde 'pozisyonu gole çevirme yüzdesi' en düşük takım F.Bahçe analizimiz ilk yarıda da devam etti.
7- 2. yarı Emre, Webo ve Diego hamleleri, uzun süre Emenike'ye nasıl sabrettiğini anlamadığımKartal'dan geldi. Konya iyice yaslandı. Ama, golü , yine bir duran topta (faul kokuyordu), maçın en iyi adamı Egemen ile buldu F.Bahçe.
SONUÇ; Şimdi artık Kadıköy'de G.Saray'ı yenmek dahi , bundan sonra ipleri F.Bahçe'nin eline vermiyor. Bundan önce iyi mücadele edip kazanmayan takım, bu kez hem taktik yanlışlarına hem de yeterli mücadele edemeye kurban gitti.
Gürcan Bilgiç: Albert Einstein demiş zaten!
Sanırım Einstein söyledi. Hep aynışeyleri yapıp da farklı sonuçlar bekleyenler için bir yorumu vardı. Ben yazmayayım. Haftalardır aynı taktik, hücum düzeni ve oyuncularla oynayıp, geçmişte olmayanların gerçekleşmesini bekledi İsmail Kartal... Hadi bundan umudu var; sadece defans oyuncularının pozisyon bulduğu ilk yarı bittiğinde, "Böyle olmayacak galiba" diye de mi soramadı kendisine! 60'a kadar bekledi Emre için, Webo için bir yedi dakika daha geçmesi gerekecekti. Akhisar yenilgisi ile birden bire bıçak sırtında yürümeye başlamışlardı. Maçın puan kadar moral anlamı da çok değerliydi.Kadıköy'deki Galatasaray derbisi sadece lideri değil, büyük ihtimalle şampiyonu da belirleyecek çünkü. Bunun üstesinden gelecek aklı üretecek kadro yapısını da tercih etmediler, farklı bir taktik de göstermediler. Yani; aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar bekleyenler gibilerdi.
Maçın başka bir hikayesi de var. Maç öncesinde Aykut Kocaman şampiyonluk yaşadığı oyuncuların yanındaydı. Maç başlarken de oyuncular eski hocaları ile kucaklaşıyordu. Trabzonspor maçı öncesinde Ersun Yanal'ın kol mesafesine bile gelmemişlerdi. Sanırım bir yerde "çalışmak" ile "yaşamak" arasındaki farkı gördük. Bakın; F.Bahçe kötü oynuyor demiyorum. Takım olarak sonuna kadar uğraşıyor, deniyor, gole ulaşmak için hiçbir şeyden sakınmıyorlar. Fakat sezon başından beri ön tarafın skor yapma sorunu var. Geçen senenin dokuz gol gerisindeler (32-23).. 10'da bir gol istatistiğine sahipler. Bu kadar emeğin ortaya konduğu maçları "kader" haline getiren, bu döngünün kırılamaması. Bu görev de takımı çalıştıranın veya prim vererek şampiyon yaptığını iddia edenindir.
Maç sırasında sosyal medyada hakem Ali Palabıyık'a veryansın ediliyordu. Etmesinler... İki tane faul mü değil mi belli olmayan pozisyonun arkasına saklanmak acizlerin işidir. F.Bahçe mücadele etmekten sakınmayan bir takım ve güçlüklerin nasıl aşılacağını gösterecek performansa da sahip. Haftaya Kadıköy'de bunu görürüz hep birlikte.
İpler hala ellerinde...
En yüksek not
Kaya, Gökhan 7
En düşük not
Meireles 5
Rıdvan Dilmen: Haftaya kazanamazsa...
F.Bahçe son 4 maçında 5 puan alıp 7 puan kaybetti. Bakıyoruz bu 4 maçta kazandığı Gaziantep maçı dahil 3 puanı en çok hak ettiği maç Trabzon maçıydı. Galatasaray kazandıktan sonra puan farkının 5 olması bir baskı oluşturur demiştik. Bu da oldu. İsmail Kartal, G.Saray maçından sonra muhakkak kazanmamız lazım diye düşünmüştür. "Stoperde Egemen ve Alves'le pek pozisyon vermiyorum ama yine de risk alayım Bekir-Egemen yapayım solda Kadlec'i oynatayım" dedi Kartal. İlk yarıda bir tek Selçuk'la bir de Gökhan Gönül'le pozisyona girebildi F.Bahçe. F.Bahçe 11'de Selçuk'la oyuna başlamaz. Hele 5 puan gerideyken asla başlamaz. Kazanmak zorunda olduğun maça 7 savunma ağırlıklı oyuncuyla çıkarsan rakip kim olursa olsun zor kazanırsın. Emre hazır değil diye 11'de yoktu, ikinci yarıda kurtarıcı olarak ona sarıldı. Emre girdikten sonra oyuna daha fazla akıl koydu F.Bahçe. Bu kadroyla hangi F.Bahçeli kazanırız diyebilir. Bu kadro bana göre 1-0 kazanılmış kupa maçının rövanş kadrosudur. Konya'nın kadrosu F.Bahçe'den daha ofansifti. Aykut Kocaman'a F.Bahçe nasıl çıksın karşınıza diye liste versen bu kadroyu isterdi. Emenike'nin bir abisi konuşuyor, bir kendisi konuşuyor. Böyle bir ortamda artık Emenike'den faydalanamazsınız. Alper'in olmaması Fenerbahçe'nin tüm oyun planını altüst etmiş. Alper'in şampiyonluk yolunda battaniyeyle üzerini örteceksin. Hiç oynamasa kapalı defansı deler, karıştırır, kart aldırır. Bu açıdan F.Bahçe için çok önemli bir futbolcu. F.Bahçe'de çalım atan yetenekli tek oyuncu Gökhan. Diğerleri adam eksiltemez. O zaman işte risk alacaksın. Çünkü lig gidiyor. Haftaya kazansan da rakibini geçemiyorsun. Beşiktaş kazanırsa bir anda üçüncülüğe düşüyorsun. F.Bahçe haftaya kazanamazsa çok ciddi demoralize olur. Şampiyon olacak takımın gol adedi şu an F.Bahçe'nin gol adedi olamaz.
Erman Toroğlu: Ali Palabıyık 1 numara olur
F.Bahçe kadro olarak zengin. Forvette Sow, Webo ve Emenike var. Sow gol krallığında 8 golle birinci. Listede Webo da Emenike de görünmüyor. Yani ikisi de karanlıktalar. Peki Fenerbahçe'nin beğenmeyip de sattığı nöbetçi golcü Semih kaç gol atmış? O da Sow gibi 8 gol. Fenerbahçe'nin attığı gol 36, Başakşehir'in attığı gol 28! Yani mal meydanda. O zaman yenildiğinde veya puan kaybettiğinde rakip futbolcuya, hakeme bahane bulmayacaksın. Dün gece maç başlıyor, Fenerbahçe kalecisi Mert'in büyük hatasıyla kalesinde golü görüyor. Önündeki arkadaşların rakiple düello ederken araya girmeyeceksin. Yani pozisyona maydanoz olmayacaksın.
Fenerbahçe maçı kazanacak pozisyonlar yakaladı mı, yakaladı. Ama tamamen oyunun gelişmesiyle ilgili, rakibi zorlayarak değil!
"Fazla hücumcuyla oynarsam fazla gol atarım" mantığı yanlış. Gol atacak oyuncu daha doğrusu golcü oyuncu biraz bencildir. Haliyle rakip kaleye yakın oynar. Sen iki, üç tane golcüm dediğin adamla bu tarz oynarsan tabii ki rakibin ekmeğine yağ sürersin.
İsmail Kartal, maçı bir daha seyretsin, Konya'nın sağ ve sol defansının olduğu yerlerde o kadar boş alan kaldı ki mübalağa etmiyorum maçın içinde
oralarda "5'e 5" minyatür kale oynayabilirdiniz.
Emenike güçsüz. Aziz Yıldırım tercihini futbolcusundan yana kullandı. Takımı şampiyon yapan teknik direktörü yolladı. Bu sene şu ana kadar olan maçlara baktığımızda Ersun Yanal'ın haklı, Emenike'nin artistik yaptığını görüyoruz.
Hakem Ali Palabıyık'ı daha önce bir kaç defa izledim. İkili mücadelelerde prim vermeyerek oynattı. Yere düşene, artistlik yapana, güçsüz olana prim tanımadı. Bu tip hakemlik zordur. Ama aferin, eğer bu stilini bozmazsa ve küçük, büyük takım ayrımı yapmazsa çok kısa zamanda Türkiye'de bir numara olur. Altını çiziyorum; bir hakem her maça çıkarken "Bu benim son maçım" diye çıkarsa "hakem" olur. Yoksa ne mi olur? Şamar oğlanı...