İngiltere'nin Bletchingley köyü sokaklarında, kırmızı renkli son model bir spor araba ilerlemekteydi. Ancak bu ilerleme fazla uzun sürmedi. Direksiyonunda ülkenin birkaç ay öncesine kadar en popüler futbolcularından olan Chris oturuyordu. Futbol kariyerindeki hızlı düşüşte olduğu gibi arabasının direksiyonunda da hakimiyeti kaybetti. Kırmızı renkli son model spor araba, başka bir araba ile kafa kafaya çarpıştı. İkisi de hızlıydı, ikisi de dikkatsizdi ve ikisi de bu kazadan çok ciddi yaralar alarak ayrıldılar. Diğer arabadaki arkadaşı hastane odasında yakınları ile bırakırken biz, kırmızı arabanın şoförünün arka kabininde yattığı ambulansa binelim...
Sireni acı acı çalan ambulans hızla hastaneye giderken, sağlık görevlileri kaza geçiren futbolcunun yakınlarına ulaşmaya çalışıyordu. Bilinci açık olan futbolcu, ailesine haber verilmesini istemedi. Bacaklarında duyduğu acının tarifini yapamasa da sahada olduğu gibi serinkanlılığını korumaya çalışıyordu. Zaten birkaç ay önce Premier Lig'de oynarken şimdi iki lig aşağıya inmiş, Fulham'da yeniden tutunmaya çalışıyordu. Bir de üstüne başına gelen bu talihsiz kazanın ne gibi sonuçlar doğuracağına dair tahmin yürütmeye çalışmakla meşguldü. Kafasının içinde bu düşüncelerle hastaneye gelen kazazede futbolcu, durumu hakkında haber verilmek üzere aranması gereken ismi, sağlık ekiplerine bildirdi: "Gary... Gary'yi arayın... Telefonumda "Speedo" diye kayıtlı..."
Londra'daki hastaneden, 10 yıl sonraya, BBC stüdyolarına gelelim... Football Focus adlı program henüz bitmiş, yorumcular son sözlerini henüz bırakmıştı ekranları başındaki izleyicilerin kulaklarına. Programın sunucusu Dan Walker, konuklarından oldukça memnundu. İyi bir program yaptıklarını düşünüyordu. Ada futbolu için önem arz eden iki 'Gary' ile program yapan Dan, makyajını silmek ve üzerini değiştirmek için odasına giderken Gary'lerden daha saçlı ve genç görünümlü olanı da eski takım arkadaşı ile buluşmak üzere daha saçsız ve yaşlı görüneniyle vedalaştı. Ardından bir dönem Newcastle United'da beraber futbol oynadıkları Alan Shearar ile buluşan Gary, bir yandan Manchester United'ın maçını izlerken bir yandan da Alan'la sohbet ediyordu. Eşiyle arası pek iyi değildi şu sıralar... Arkadaşıyla dertleşmekti niyeti ama gençliğinden bu yana kimseyle dertleşemiyordu. Böyle bir özelliği yoktu... Ne zaman birilerine içindekileri anlatmaya kalksa sanki görünmez bir el boğazına yapışıyor, kelimelerin oradan çıkmasına engel oluyordu. Gary'nin yüzü sürekli gülse de içinde özgürlüğüne kavuşturulamamış bir yığın tutsak kelime duruyordu...
Alan ve Gary beraber izledikleri maçın bitmesi ile sarılarak ayrıldı. Alan, Gary'nin üstün körü anlatmış olsa da yaşadığı sıkıntılara rağmen sergilediği güçlü duruşa karşı hayranlık besliyordu. Henüz yeni bir takımın teknik direktörü olmuş, takımına oldukça büyük bir ivme kazandırmıştı. Gary başarılıydı, takdir ediliyordu, hayalleri vardı ama hayal kurmak da en büyük intihar yöntemiydi işte... Gary yani daha çok anımsanacak adıyla Gary Speed, BBC'deki programda teknik direktörlüğünü yaptığı ve son 5 maçının 4 tanesini kazandığı Galler Milli Takımı'na dair hayallerini anlatmıştı. Ertesi gün ise evinin garajında, kendini astı.
"Galler'in 3 şeyi meşhurdur; pırasası, koyun eti ve sol kanadı" şakasındaki meşhur sol kanatlardan birisiydi Speed. 500'ün üzerinde maça çıktığı İngiltere'de, ligin adının "Premier" olmasının ardından her sezon gol atan iki futbolcudan birisiydi. Diğeri de kendisi gibi Gallerli olan Ryan Giggs'ti. EURO 2016'da herkesin takdirini kazanan Galler Milli Takımının tohumlarını da 2011 yılında Gary Speed atmıştı. Ramsey'yi 20 yaşında kadroya çağırmış ve hatta kaptanlık bile vermişti. Gareth Bale de onun zamanında artık takımın vazgeçilmez ismi olmuştu. Galler, Speed'le çıktığı 5 maçın 4 tanesini kazanmıştı. 3 maçta ise seri galibiyetler almıştı ki bu Galler tarihinde alınan ilk seri galibiyetler olmuştu. Tek yenilgi ise İngiltere'ye karşıydı. Yıllar sonra da bu makus talihi değiştiremedi Coleman... Son uluslararası başarını 1950'li yıllarda yaşamış olan Galler'i FIFA sıralamasında 47. sıraya kadar çıkaran Speed, arkasında binlerce sırla birlikte aramızdan ayrıldı 2011'de. Bugün ise onun mirasını, yıllar önce trafik kazası geçirdiğinde yardımına koştuğu arkadaşı; Chris Coleman taşıyor işte...
2011'de, yıllar önce kaza yaptığında aranmasını istediği yakın arkadaşı Gary Speed'in ölüm haberini Yunanistan'da Larissa takımını çalıştırırken bir başka telefon çağrısı ile alan, İngiltere'nin Bletchingley köyü sokaklarında kırmızı arabası ile geçirdiği kaza sonrası bacakları kırılan Coleman futbolu bırakmak zorunda kaldı. Ardından Fulham'da Tigana'nın ekibi ile başlayan teknik adamlık kariyeri; 2012'de Speed'in vefatının ardından başına geçtiği Galler'le birlikte 2016'da zirve yaptı. Chris'in bu kadar başarılı olmasını sadece futbol sınırları içerisinde açıklayamayız. En yakın arkadaşını hiç beklemediği bir anda kaybeden Chris, "Onu hatırlamam için Galler'in hocası olmama gerek yok. En yakın arkadaşımı hatırlamam için onun yerine göreve gelmiş bir teknik direktör olmama da gerek yok. Ben, her gün onu düşünüyorum zaten..." diyerek özetliyor her şeyi.
Görüldüğü üzere hiçbir başarı tesadüf değildir ve tesadüf, hiçbir başarı hikayesinde kendisine yer bulamaz.
HAZIRLAYAN: Serkan AKKOYUN/Sabah.com.tr