AHMET ÇAKAR: Kusursuz yönetti
Uzun yıllardır bir maçın böylesi gidip geldiğini ve sonunda da berabere bittiğini görmedik. Aslında her iki tarafın da rahat kazanacağı bir maçtı. Mesela ilk yarıya baktığımızda kaleci Volkan'ın hatasından yararlanan Burak, kendisine has, güzel ama zor gollerinden birini attı.
Bu dakikadan sonra Fenerbahçe baskıyı kurdu. Fazla gol pozisyonu üretmese de Trabzonspor ne top yapabildi ne de topu tutab-il di. Sadece savundular ve mücadele ettiler.
Devre biterken sahneye Alper çıktı. Solda sıfıra inip iki Trabzonsporlu oyuncuyu ekarte edip, çaprazdan iyi vurdu. Bu gol hem Alper'in becerisi hem de Trabzonspor defansının çok kolay ekarte edilmesinden doğan bir gol oldu.
İkinci yarı Aykut Kocaman, bir kez daha hoca olmadığını ispat edercesine santrforsuz oynamaya başladı. Van Persie'yi oyundan alıp yerine Giuliano'yu koymanın ne tür bir mant-ı ğı olabilir. Tabii ki futbolun ilahi adaleti yine cezasını kesiverdi. Fenerbahçe çıkarken topu kaptırdı, Yusuf, Olcay'a attı. Olcay da çok sert vurup golü yaptı.
Olcay'ın vuruşu güzel, üstelik sert ama sezonun hayal kırıklığı Volkan, bu golde de ağır kusurluydu. Fenerbahçe bir kez dana mağlup duruma düştü ve üstelik bu golden sonra baskıyı da kuramadı. İşte Kocaman büyük hoca ya, mağlup duruma düştükten sonra Soldado'yu oyuna aldı. Aslında Trabzonspor maçı defans oyuncusu yüzünden kaybetti. O ana kadar gerek yan, gerekse duran toplarda mükemmel oynayan Trabzon defansı manasız bir penaltı yaptı. Yapılan ortaya kafa vurmak istedi, eliyle vurdu, penaltı geldi ve bitime az dakika kala Fenerbahçe beraberliği yakaladı. İşte ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Fenerbahçe son 5-10 dakikada bence galibiyeti kaçırdı. Soldado kafayı iyi vursa, Fenerbahçe maçı kazanmıştı bile. Sonuçta Fenerbahçe iyi değildi. Volkan bitmiş, defans çok hata yapıyor. Üstelik gerek Van Persie, gerek Soldado sahada 'ahları gitmiş, vahları kalmış' gibi bir durumdalar.
Dün gecenin mükemmel ismi hakem Ali Palabıyık'tı. Zor maçı kusursuza yakın yönetti.
İSKENDER GÜNEN: Yanal, Yusuf'u çıkarınca...
Trabzonspor adına 5. dakikada Burak'la kazanılan gol önemliydi. Kabul etmek gerekir ki deplasmanda böylesi bir maçta golle başlamak moral motivasyon ve özgüveni yükseltme açısından önemli. İlk yarının 44. dakikasına kadar Trabzonspor adına her şey lehine gitti. Üstelik kendileri için büyük önem taşıyan Burak'ın sakatlanmasına rağmen.. Fenerbahçe topa daha fazla sahip olmasına rağmen, ilk yarı Valbuena ile girilen gol pozisyonundan başka üretkenliği yok.
Trabzonspor takım savunmasında başarılıydı. Her iki kenarı iyi kapattı. Fakat top kendisine geçtiğinde, atak girişimlerinde istenilen düzeyde görünmediler. İlk yarının son dakikalarında ise Trabzonspor savunmasının yerleşme hatası sonucunda Alper ile beraberlik golü geldi. İkinci yarı Trabzon kalesi önünde sadece savunmayı düşünen bir yapıya büründü.
Okay ve Kucka savunmanın tamamen içine girerek oynamaya çalışan iki oyuncu. Öne çıktıklarında ise çabuk kaybedilen toplar var. Buna rağmen, önce Fenerbahçeli Neustadter'in savunmadan çıkarken, yaptığı top kaybına Volkan'ın hatası da eklenince, Olcay ile 2-1 öne geçen taraf oldular. 2-1'den sonra ise Trabzonspor Teknik Direktörü Ersun Yanal'ın orta sahada top saklama becerisi olan ve ofansif anlamda tek isim olan Yusuf Yazıcı'yı dışarı çıkarması yanlış bir tercihti.
Onazi girdikten sonra Okay- Kucka-Onazi savunmanın tamamen içine girdikleri için öne çıkmayı düşünmediklerinden, savunmadan dönen ikinci toplarda Fenerbahçeli oyuncular tarafından atak girişimleri sıkça yapılmaya başlandı. Doğaldır ki oyunu sadece kendi sahanızda üstelik ceza sahanıza yakın kurduğunuz zaman hata yüzdeniz daha da fazla artar. Bunun sonucunda Kucka'nın anlaşılmaz hatası sonucunda kazanılan penaltıyla Fenerbahçe beraberliği yakalayan taraf oldu.
Bu karşılaşmada alınan bir puan Trabzonspor açısından başarı olarak görülebilir. Mücadele gücü yüksek bir görüntü ortaya konulduğu bir gerçek. Yalnız daha yüksek hedefler için özellikle hücumda daha üretken olmanız şart.
ERMAN TOROĞLU: Bu futbolla bir şey olmaz
Fenerbahçe taraftarı dün stadı doldurdu. Peki Fenerbahçe taraftarı ne ister? Güzel futbol oynayan, paslı, bol pozisyonlu, bol gollü takım ister. Yıllarca buna alışmışlar
Peki bu Fenerbahçe, beklentileri karşılayabiliyor mu? Hayır. Karşılayabilir mi? Hayır. Bir de şu olay var; Galatasaray çıkıp iki haftadır futbol şov yapıyorsa ve Fenerbahçe de böyle oynuyorsa seyirci tabii küser. Fenerbahçe Giuliano'yu alıyor, Van Persie'yi çıkarıyor. Bir oyuncu daha alıyor, Mehmet Topal'ı stopere alıyor. Yani bir oyuncu değiştiriyorsunuz, dört oyuncunun pozisyonu değişiyor. Bir teknik direktör bu işlere girdi mi yandı demektir. Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel aslında üç senedir yok. Artık toplara yan atlayamıyor. Denize atlar gibi planjon yapıyor. Haliyle topları elinden yumurtluyor.
Sarı-lacivertliler için 'İyi bir şey yazalım' diyebileceğimiz bir olay yok. Bir tek Alper Potuk bir şeyler yapmaya çalışıyor ama onun da kapasitesi belli. Aykut Kocaman defansın önüne çift ön libero koymuş. Yani hala defansına güvenmiyorsun demektir bu. O zaman takımı ileriye nasıl iteceksin? Bakmayın siz, dün gece Trabzonspor çok fazla Fenerbahçe'nin arka tarafına sarkamadı. Yarın bir gün başka takımlar bu işi Trabzonspor'a göre çok daha fazla yaparlardı. Fenerbahçe mağlup da olur, berabere de kalır, galip de gelir. Ama bu futbolla hiçbir şey olmaz.
Gelelim Trabzonspor'a... Bakınız, insanlar yaşlandıkça korkaklaşıyor. Ben bu Ersun Yanal'ın eskiden çalıştırdığı takımların maçına özellikle giderdim. İyi top oynatıyor, cesaretli top oynatıyor diye...
Fenerbahçe gibi bir takımı yakalamışsın, kalecisi yok, 40 bin seyircisi gelmiş takımla barışacak, rakip antrenör 1 oyuncu değiştiriyor, 4 oyuncunun yeri değişiyor. Hepsi tedirgin... Bir darbe vursan kaleyi yıkacaksın. Yahu Yanal korkuyorsun ya! Kadıköy'de mağlup olsan ne olurdu.
Burada galip gelsen Trabzonspor'u çok farklı bir boyuta getirirdin. Rakibin üç gün evvel 4. kalite bir takıma yenilmiş. Ey Ersun Yanal... Elinde süratli adamların var. Al onları oyuna, at arka tarafa... Sen Fener'i üstüne çekiyorsun. Sonra da Ersun Yanal büyük teknik direktör! Hadi ya sen de!
Maçın hakemi Ali Palabıyık'a ilk yarıda fazla iş düşmedi. İkinci yarıda oyun biraz hareketlendi ama maçta konuşulabilecek hakemlik tek konu penaltı kararıydı. Penaltı pozisyonunda Aatif sağdan ortasını yapıyor. İçeri bakıyorum Fenerbahçeli oyuncu var mı? Var... Trabzonsporlu oyuncunun kolu açık mı? Açık... Topa kolla veya elle müdahale var mı? Var... Penaltının penaltı olması için gerekli her şey var bu pozisyonda. Tartışmasız penaltı!
GÜRCAN BİLGİÇ: Yol daha çok uzun vazgeçmek olmaz
Müthiş bir ilk yarı izledik aslında. Çatır çatır mücadele vardı. Hem topa, hem de rakibe sert olmaktan çekinmeyen, kendi içinde yükselen atmosferi, büyük maç tadına taşıyan agresiflik de sahadaydı.
Böyle maçları teknik adamlar genelde yenilmemek üzerine kurgularlar. Bir puanı cebine koyup, diğer ikisi için performansa, çokça da duran toplara güvenirler. Nasıl olsa bir hata olacaktır. Bunu değerlendirmenin peşine düşmek isterler
Bir taç atışından gelişen atakta Trabzonspor öne geçti. Alper'in çabasıyla da Fenerbahçe eşitliği buldu. Golün olmasından ziyade, dakikası hayatiydi. 40 dakika başarı ile direnen rakibin defansif konsantrasyonunu bozup, soyunma odasında moralsiz göndermekle kalmadılar, tribünleri de tekrar arkalarına çekerek, üstlerindeki baskıdan da kurtuldular.
Guliano'nun on birde sahaya çıkması bekleniyordu, 46'da Van Persie'nin yerine geldi sahaya. Tabelayı eşitlemenin peşinde koşarken, Trabzonspor takımı dengesiz yakaladı Fenerbahçe'yi. Defans kalabalığında neredeyse "yok" çeken Van Persie'nin yerine, topun değerini bilen yeni transferi ile, "ne yapacağız?" sorusunu Ersun Yanal'ın gündemine soktu Aykut Kocaman. Çünkü hücum ezberinin dışına çıkmaya hazırlanan bir rakip olmuşlardı.
"Hesaplar hatalar üstüneydi" dedik, Volkan Demirel bu sezonki zincirine bir yenisini ekledi. Kazanmak üzerine kurulan hesaplar bir anda yine eşitliği sağlama çabalarına döndü. Soldado silahını da kullanarak, orta sahasında azalmayı da göze aldı Kocaman. Eleştirilecek çok şeyin olduğu ama, iki takım oyuncularının da vazgeçmediği dakikaların şahidiydik. Gidilecek daha çok uzun bir yol olmasına rağmen, ikinci haftayı ligin finali haline getirdiler. Klasik deyimdir; "Köprünün altından daha çok su akar"… Ersun hoca'nın maç başındaki sözlerinde de, iki takımın daha yeni ve eksik olduğu vurgusu vardı. Bu arzuyu kaybetmezlerse, tabelaya bakmadan, iki takımın da gelişime çok açık olduğunu söylemek gerekir. Zamana da, anlayışa da ihtiyaçları var.
MURAT ÖZBOSTAN: Kale iflas etti!
Kaliteden çok söz edemesek de heyecanı yüksek bir maç oldu diyebiliriz. Her ne kadar puan kaybı olsa da oyunun gelişimi sonrası bu skora en çok Aykut Kocaman sevinmiştir herhalde.. Zaten maç sonu açıklamalarının satır aralarında, "Böylesi bir maçtan sonra..." vurgusunda bunu görmek mümkün... Fenerbahçe yenilseydi büyük fırtınalara yelken açacaktı. Ama Kucka, Aziz Yıld-ı rım'ı da, Aykut Kocaman'ı da kurtardı. Geçen sezon mayıs ayında 5 yaşındaki bir Fenerbahçeli çocuk bile Josef de Souza, Mehmet Topal, Ozan Tufan'dan oluşan orta saha kadrosuyla Fenerbahçe'nin bir arpa bolu yol alamayacağını söylerdi ama yönetim ve Kocaman, teşhisi doğru yapamadıkları için, yapılan tedavi de hastayı ayağa kaldırmadı. Oysa tribünlere küsen Fenerbahçe taraftarı da Kadıköy'e geri dönmüştü. Allah için, tak-ı ma büyük destek verdiler. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, "Mayıs ayında transferler bitecek" derken neyi düşünüyordu? Takıma en az 3 takviye daha lazım. Kaleci de lazım. Volkan'ın üstünü tribünler çizdi! Diğer kaleci Kameni'yi de zaten bitirdin. Adamı Üsküp'te 90 dakika oynatıyorsun sonra tekrar kulübeye oturtuyorsun. Bunun nesi doğru! Şimdi Vardar ile Perşembe günü ölüm kalım maçın var. Aykut hoca kimi kaleye koyacak? Yeni transferlerden net katkısı olan tek oyuncu Valbuena. Tek başına oynuyor adam. Bir de Van Persie'ye bir paragraf açmak gerek. Bu adam bu sezon iyice havlu atmış. Keşke kalan sürede bir takım alsa da Fenerbahçe de maliyetinden kurtulsa... Kocaman, Hollandalı futbolcu bu kadar formsuzken, nasıl 11'e koyuyor? Buna da şaşmamak elde değil.. Trabzonspor'a gelirsek.. Çok önemli bir puan aldı. Önemli bir derbiyi Kadıköy'de kaybetmedi. İyi mücadele etti. Trabzon direnen, savaşan bir takım olmuş. Güven üst seviyede. Birkaç takviye ile daha iyi sonuçlar alacağını düşünüyorum. Burak Yılmaz sakatlanmasaydı, Trabzon için daha farklı bir tablo olabilirdi. Burak'ın sakatlığı sonrası Trabzonspor geriye çekildi. Saha liderini kaybetmek bordo-mavili takımı etkiledi. Ersun Yanal'ın Yazıcı'yı çıkarması ve Bongondo'yu oyuna çok geç alması bir hataydı. Bunu da belirtelim.
RIDVAN DİLMEN: Dirar'ı kulübeye al hocam!
8 maç, 28 gol... Sezonun nasıl geçeceğinin bir göstergesidir bu goller. Deplasmanda kazanan tek takım Galatasaray oldu. Merak ediyorum, son 20 yılda iki maçta 6 puan alan tek takım var mıdır acaba? En fazla 1-2 kez daha olmuştur. 2'de 2 yapan en az 2-3 takım olurdu eskiden. Bu sezon 17 takım 2'de 2 yapamadı, sadece Galatasaray.. Kadrolarda çok sirkülasyon oldu. Hep kapalı kutu, bilmediğimiz oyuncular. Savunma anlayışları çok iyi gözükmüyor ama yetenekli hücum oyuncularını anlayabiliyoruz tabii. Bir takımın 75 puan civarında şampiyon olacağını, geri kalan takımlar için puan barajının düşük olacağını düşünüyorum. Geçen sene müthiş bir sezon yaşayan, Nasri'yle kadrosunu iyice kuvvetlendiren Antalyaspor 2 maçta 1 puan aldı misal. Başakşehir, rotasyon yaptı, 3-1 kaybetti. Fenerbahçe 2 maç, 2 beraberlik...Hakemden başlayalım. Maç boyunca pozisyonlara yakındı, oynatmaya da çalıştı. Birkaç tane hareketli topu durdurduğu için ıslıklandı ama sert bir maçı iyi yönetti. Temaslı oynayan 11'ler vardı sahada. Trabzonspor iki kez, Fenerbahçe üç kez taktiksel değişikliğe gitti. Perşembe de hüsranla sonuçlanan bir takım vardı. Bence artık Van Persie'de ısrardan vazgeçilip Soldado üzerinde durulmalı. Bence Dirar ortalama bir oyuncu. Aatif orası için, "Bana ver formayı hocam" diyor. Aatif satılmak üzere olan bir oyuncuyken onun için "Daha önde" diyorsak Fenerbahçe'nin planlaması üzerine düşündürmeli. Alper bireysel performansıyla ilk golü attı.
Trabzonspor, Kadıköy gibi önemli bir deplasmanda 1 puanı iyi olarak görmüştür. Onur Kıvrak gibi bir kaleci son 4-5 dakika zaman geçiriyorsa, bunun bir anlamı vardır. Trabzonspor takımının bütün planı bozuldu Burak Yılmaz sakatlanınca... Oyun tam Burak'ın istediği şekle dönüşmüşken koşu yapan oyuncuyken çıkmak zorunda kaldı. N'Doye önü açıkken gidemedi mesela. Burak olsa gol atabilirdi ikinci yarıdaki o kontratakta. Burak'ın çıkması sonrası kontratak şansı çok azaldı. Çok pozisyon oldu bu tipte... Bu topları kullanabilecek Yusuf Yazıcı da çıktı üstelik. Onazi'yi soktu Ersun hoca, 2-1'i korumak için 3 ön liberoyu dizdi. Penaltı pozisyonu ilginç... Kucka aslında elini açmak istemiyordu, elini arkasına atmıştı. Aatif çok kötü orta yaptığı için Kucka kafayı vururum diye düşünüp elini açtı, çarpınca penaltı oldu. Penaltı tartışmasız ama Kucka için şanssız bir andı. Son 15-20 dakikada fena oynamadı Fenerbahçe aslında. Fakat yetmez. Souza ve Topal ile iyi bir orta saha ikilisi olmadığını söylemek için yorumcu ya da Rıdvan Dilmen olmaya gerek yok. Taraftarlar dahi bu ikiliden sıkıldılar. Dirar'a gelirsek... Bu Dirar ne sağ bek, ne sağ açık... Tam karar veremedim açıkçası. Aykut hocanın sezon başındaki bir demecini hatırlıyorum, nerede oynatsam diye. Bence kararını şöyle versin: Yanında oynatsın. Savunma yapabilir diye düşünülüyorsa onu Isla da yapıyor. Savunma tipli çok oyuncu olursa 2 maçta 4 puan bırakırsınız zaten. Barut gibi bir taraftar var şu anda. Ozan ağzıyla kuş tutsa yuhalanırdı bugün. Volkan için tribünler ikiye bölünmüş durumda. Seyircinin tahammülü yok. Geçtiğimiz yıldan kalan birikim var. Taraftar bir bakacak, biz 2'yiz, Galatasaray 6... Bir de bakacak Galatasaray nasıl top oynuyor! Fenerbahçe için zor sezon...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Aykut Kocaman'ın büyük hatası
Trabzonspor sürpriz oluşan bir pozisyonda, Burak'ın fırsatçılığı ve akıllı dokunuşuyla çok erken bir skor avantajı yakaladı. Artık Fenerbahçe'nin işi hiç kolay değildi. Trabzonspor'un alışılmış saha içi rahatsızlıkları bilinen bir gerçekti. Ama Fenerbahçe, mecburen ofansif futbola döneceğinden, iki handikapla karşı karşıyaydı. Birincisi Robin van Persie yüzünden bir kişi eksik oynamak, ikincisi de Trabzonspor'un pas trafiği yetersiz olsa da baskıda devamlılık sağlayamaması. Ama ani ataklarda da tam Burak'ın istediği ortam oluşmuştu. Golden kısa süre sonra Burak sakatlanıp çıkınca, F.Bahçe çok önemli bir tehditten kurtulmuş oldu. F.Bahçe'nin mutlaka devreyi en azından berabere bitirmesi gerekiyordu. Çünkü ikinci yarı Vardar maçının yorgunluğuyla tempo düşecekti ve Fenerbahçe bu şansı yakaladı. Alper'den ekstra bir devre sonu golü geldi.
İkinci yarı Aykut Kocaman, bana göre yanlış bir değişiklikle başladı. Tabii ki çıkması gereken tereddütsüz Persie'ydi ama yerine Soldado'yu sahaya sürmeliydi. Çünkü santrforsuz bir kadro günümüz futbolunda hiç düşünülmeyecek bir tarzdı. F.Bahçe yorgunluğu da göz önüne alarak skorda denge varken riskleri azaltacak, daha kontrollü oynayacaktı. Ama Olcay'ın şutunda Volkan yine hatalı bir gol yiyince, bu sefer işler tam çıkmaza girdi. Bu golden sonra baskı kurulsa da tempo vasatı aşamadığından verimli ve üretken değildi. Ama Kucka'nın gereksiz neden olduğu penaltıyla Fenerbahçe dengeyi buldu. Bundan sonra seyircinin de havaya girmesiyle üçüncü gol peşinde koştular ama olmadı. Bu arada çok önemli bir fırsatı da Soldado kaçırdı. Sonuçta ilk iki haftada 4 puan kaybedilmiş oldu.
Trabzonspor takım olarak hırslı, fizik-kondisyon açısından da güçlüydü. Tabii ki Burak'ın sakatlığı bütün planlarını bozdu. Ama ilerisi için çok ciddi bir sıkıntı yaratacak ve geçen seneden beri halledilemeyen bir problem var. Takım topa sahip olamıyor, pas yapamıyor. Böyle olduğu için de oyunu kontrol altına alamıyorlar. Fenerbahçe gibi bilhassa orta sahasının yapısı ve santrforunun olmayışından çektiği organizasyon sıkıntısına rağmen topa sarı-lacivertlilerin sahip olması bu tespitimin en canlı örneği...