Şimdi fantastik bir şey söyleyeceğim: F.Bahçe 1-0 önde başlayacağı tüm puanlı maçları farklı kazanır. Tabii böyle bir şey mümkün değil. Maçlar 0-0'lık bir skorla başlar. Demek istediğim basit: Bütün iş öne geçene kadar. Ondan sonra rakip takım hücuma geçtiğinde daha da fazla gol yiyor.
İstanbulspor karşılaşmasının ilk 27 dakikasının, 1-1 biten Samsunspor maçından ne farkı vardı? Hemen hemen hiç! İlk 27 dakika, değil gol pozisyonuna girmek, sarı lacivertli oyuncular neredeyse rakip ceza sahasına dahi giremedi.
Pazar günü bir 'deja vu' yaşadık: Tam bir, 'bu maçı daha önce seyretmiştik' hissi... Van Hooijdonk'lu günlerdeki gibi: Zayıf orta saha yüzünden ileriye şişirilen toplar... Bunlara karşı dikkatli bir rakip defans... Başta Alex olmak üzere F.Bahçe'nin yetenekli ayaklarını 'münasip' faullerle durdurmak isteyen ve bunda gayet başarılı olan bir İstanbulspor... Ve tabii rakipten dönen topları bir türlü alamayan bir F.Bahçe.
Bütün bunları aklımızda tutarak perşembe günü oynanacak Real Zaragoza maçı hakkında şöyle bir tahminde bulunabiliriz:
Bir kere İspanyollar kazanmak zorunda değil. Dolayısıyla rahat rahat defans yapabilirler. Diyelim ki F.Bahçe golü attı. Türkiye ligi takımları gibi, "eyvah puanlar gidiyor" deyip saldırıya geçmeleri gerekmiyor. Defansa devam edecekler. Yani "çaba, enerji, didişme" açısından ilk gol ile ikinci gol arasında bir fark olmayacak. Ama tabii golle birlikte F.Bahçeliler stresi atıp moral yükler, İspanyollar'da ise bir gerilim olabilir.
Ben İspanya'daki rövanş maçından korkmuyorum. F.Bahçe yener, yenilir, turu geçer, geçemez... O başka! Ama takım rahat oynayacaktır. Perşembe günkü maç ise çok stresli geçecek.