Tasarımcı Eray Makal ve reklamcı Yılmaz Aysan, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü üçüncü sınıf öğrencilerine, 'reklamda üretim ve görsel tasarım' konulu bir ders veriyor.
Yıl sonu geldi ya... Öğrencilerden ödev yapmaları istenmiş: "Bir dergi fikri geliştirin... Sonra buna uygun bir kapak ve karşılıklı iki iç sayfadan başka, billboard'lar ve gazeteler için reklam hazırlayın."
Makal ve Aysan öğrencilerinin işlerini sadece kendileri değerlendirmedi. Rafineri Ajans'tan Melek Aksoy'u; Kadir Has Üniversitesi hocalarından tasarımcı, editör İzzettin Çalışlar'ı, serbest tasarımcı Ali Cindoruk'u, Radikal'den Nur Çintay'ı ve bendenizi de dün sabah jüride yer almaya davet ettiler. Öğrencilere ' fikir', 'teknik' ve 's unum' açısından not verecektik.
Bir açıdan bakıldığında öğrenci arkadaşların bizim zamanımızdakilerden pek farkı yoktu:
Son dakikacılar, tembeller, ayrıntıya takılanlar, 'konsept'i bulup gerisiyle ilgilenmeyenler, titizler, savruklar, enteller, hedef olarak sadece geçer notu koyanlar, sınırları zorlayanlar, sınırları daraltanlar, sınavı gargaraya getirmeye çalışanlar, oradan buradan yürütenler...
Öğrencilerin en önemli sorunu; fikirlerini, grafiğin diline aktarırken (ki buna ' metafor' haline getirme de diyebiliriz) zorlanmaları.
Hani bilmecedeki gibi: Onlar " Bal tasını alıp ormana gitti" demeye çalışıyor ama dinleyici-seyirci " Baltasını alıp ormana gitti" diye anlıyor.
İşlerini gördüğümüz 31 öğrenci içinde gayet iyileri vardı. Şöyle diyeyim: Eski günlerdeki gibi bir dergi yöneticisi olsam, dört-beşiyle çalışmak isterim! Hocaları ne der, nasıl değerlendirir bilemem ama bence tüm öğrenciler dersi geçti; tabii kimi düşük, kimi yüksek notla...