AKP'yi yok etmeye yönelik bir plan geçen yıl yürürlüğe kondu. Ergenekoncuların destek verdiği bu plana göre, önce parti kapatılacak, ardından yolsuzluk dosyalarıyla toparlanma çabaları sekteye uğratılacak, adres olarak yeni ve temiz oluşumlar gösterilecekti.
Ayrıca siyasi yasak getirilen Başbakan Erdoğan'ın ardından, Cumhurbaşkanı Gül de istifaya zorlanacaktı.
Bu tezgâh ABD ve Avrupa Birliği'nden gelen telkinlerin de etkisiyle bozuldu. AKP ayakta kaldı, Erdoğan'ın başbakanlığı devam etti.
Öte yandan bu günlere hazırlanmış olan CHP, biriktirdiği yolsuzluk dosyalarını ortaya sürmeye başladı.
Ancak AKP'lilerin eli armut toplamıyordu. Onlar da kendi hazırladıkları yolsuzluk dosyalarıyla CHP'yi bombardımana tuttular.
Bu arada daha da vahim bir durum ortaya çıktı: Parti içinde çekişen kişi ve gruplar birbirlerine belden aşağı vuruyorlardı (şantaj kasetleri, vb).
Bu kaotik sürecin ne gibi etkileri olacak? Birkaç tanesini saymaya çalışalım:
1) Halkta zaten bulunan "Hangi partiden olursa olsun, tüm politikacılar hırsızdır" kanısı daha da pekişerek devam edecek.
2) Yolsuzluk dosyalarının seçim sonucuna etkisi olacağını sanmıyorum. Hani Özdemir Asaf'ın mini bir şiiri vardır: " Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/ Birinciliği beyaza verdiler. " Neticede herkes hırsız olursa, seçim de hırsızlar arasında yapılır. Kirlilik durumu tek taraflı olmadığı için, büyük ihtimalle vatandaş, "Sizin adayınız da kirli, bizim adayımız da kirli; o halde en iyisi bizimkine oy vermek" diyecek.
3) Ancak bu iş böyle gitmez: Seçimi atlattıktan sonra genel başkanların parti içinde sıkı bir temizlik operasyonuna başlaması gerekiyor. Aksi halde yolsuzluklara duyarlı okumuş orta sınıf siyasete yabancılaşacak.