Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Dolunay partisi ve zehirlenen Türkiye

Cumartesi akşamı Füsun ve Faruk Eczacıbaşı çiftinin İstanbul Galata'daki evinde 'Dolunay Partisi' vardı. Meydana bakan bina için, Faruk Eczacıbaşı'nın, "Bizim evin manzarası Galata Kulesi'nden daha güzel" diye bir esprisi vardır. Bu sözü duyan, ister istemez, "Niye" diye sorar. Cevap: "Çünkü bizim ev, Galata Kulesi'ni de görüyor."
Eczacıbaşı evinin terasına çıktığınızda, köprüden adalara, Kız Kulesi'nden Galata Kulesi'ne, Salacak'tan Haliç'e uzanan, şahane bir manzarayla karşılaşıyorsunuz...
Ancak benim için evin asıl değeri, manzarasında değil, alt katların duvarlarında yer alıyor:
Çağdaş sanata meraklı olan Eczacıbaşı çifti, etkileyici bir koleksiyona sahip... Yıllar boyunca, tek tek, özenle, ölçe-biçe, tartışa tartışa oluşturulmuş bir koleksiyon bu...
Daha girişte, yerli ve yabancı çağdaş sanatçıların son derece çarpıcı eserleri konukları karşılıyor. Ve üst katlara çıktıkça sürpriz üstüne sürpriz yaşatıyorlar.
Bu eserlere baktığınızda, çağdaş sanatın ardında yatan yüksek zekâya da şahit oluyorsunuz.

***
Dolunay partisinde epeydir görmediğim heykeltıraş Erdağ Aksel ile karşılaştım. Sabancı Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Aksel, hem sanatı, hem de mesleği gereği kamusal heykellerle de ilgileniyor.
Erdağ Aksel'in uzun süre izini sürdüğü "eser" ise 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Taksim Meydanı'na dikilmiş olan "Kasatura" heykeliydi.
1980 darbesinden sonra kaldırılan bu "heykele" ilişkin bilgi ve fotoğraflar toplayan Aksel, onca çabaya rağmen, büyük ihtimalle belediyenin bir deposuna kaldırılmış heykeli bulamamış.
"27 Mayıs'ın 50'nci yılını kaçırdık" dedi hayıflanarak. Biz de "2011'de, 12 Mart 1971 darbesinin 40'ıncı yılını idrak edeceğiz; onun için bir şey düşünülebilir" dedik acı bir tebessümle.

***
Birçok kişi farkında değil ama çağdaş sanatçılar, toplumsal ve siyasi sorunlarla, çatışan ideolojilerle de yakından ilgileniyor.
Örneğin 26 yıldır değişmeyen gündemimiz: Kürt ve PKK sorunu...
Birçok kişi bu sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğini, aksi halde Türkiye'nin çözüleceğini söyler durur. Haksız değiller çünkü sorun sürdükçe, bilhassa genç Kürtlerin ülkeye bağlılığı ve geleceğe inancı yok oluyor.
Ayrıca Kürt ve PKK sorununun siyaseti zehirlediğini de söylemek mümkün:
CHP ve MHP "şehit kanı" üzerinden siyaset yapıyor... Askeriye vesayet rejimini bu sayede devam ettirirken; yüksek yargı, sorunun bitmesine hukuki katkı vermek yerine, yarayı derinleştiren kararlar alıyor... Oy kaybetme kaygısı ve bünyesindeki milliyetçi çizgi, AKP'yi de tutarsız kılıyor.

***
Peki, çağdaş sanat bu siyasi zehirlenmeyi konu ettiğinde ne yapar? İşte bir deneme...
Füsun ve Faruk Eczacıbaşı koleksiyonunda "Extramücadele" Memed Erdener'in "Neden?" adlı çarpıcı bir heykeli de yer alıyor: Türkiye'nin doğusundan, ucunda "hilal" olan bir "zehirli akrep kuyruğu" yükselmekte.
Acaba kimi sokacak?
Yoksa kendini mi?
Şiddeti demirde yoğunlaştırmış olan "Neden?"e bakıp da tedirgin olmamak mümkün değil.
Hani sanat güzel duyguları anlatırdı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA