Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Emekli albay Hüsamettin Tambay

Oğuz Atay'ın "Tehlikeli Oyunlar" adlı romanını bilir misiniz?
Orada bir emekli albay vardır... Hüsamettin Tambay...
Türk romanında Bekçi Murtaza kadar, Çalık Kerim kadar, Irazca kadar, Kör Şaban kadar önemli ve başarıyla yaratılmış kişilerden biridir.
Çünkü ülkemizde "emekli albay" tanımıyla çok özel ve diğer bütün emekli bürokratlardan ayrı bir insan yaşamaktadır ve rahmetli Oğuz, onu bir "prototip" olarak ölümsüzleştirmiştir.
Çevrenizde çok görürsünüz sevgili emekli albayları... Genellikle "apartman yönetiminde" söz sahibi olmayı severler ve kapıcıya da "emireri" gibi davranmaktan hoşlanırlar.
Hani şu, yılların alışkanlığıyla sabahları herkesten önce kalkan, sabah yürüyüşünü yapıp gazeteyi ve ekmeği de alıp gelen, çayı demleyip hane halkını kaldıran sevgili emekli albaylar... Erkek torununun saç uzatmasına, kız torununun kısa etek giymesine çok kızan, Milliyet okuyan ve Hasan Pulur'a bayılan, kitaplığındaki başlıca eserler "Nutuk" ve "Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya" olan, seçimde oyunu CHP ya da MHP'ye veren, bütün simitçi, kokoreççi ve çöp şişçilere "tek tip elbise" giydirilmesinden yana olan, general yapılmamakla harcandığını düşünen, kendisine bol bol kalmış boş zamanlarında gazetelerin yöneticilerine ve köşe yazarlarına mektuplar döşenip trafik, asayiş, su, elektrik, hayat pahalılığı ve imla yanlışları konularında görüşlerini bildiren sevgili emekliler...
"Mahfelde", yani orduevinde edindikleri alışkanlıkla, gittikleri lokantada garsona yirmi beş kuruş bahşiş bırakırlar ve tatsızlığa neden olurlar... "Arabanın kapısını yavaş çekmelerini isteyen" dolmuş sürücülerine çok kızarlar... Çok sevimli, çok tonton insanlardır emekli albaylar.
Taraf gazetesinden Fırat Alkaç'ın haberine göre, bunlardan biri, oturduğu apartmanda darbe yapmış.
Darbe Ankara'da yapılamayınca, Akatlar'da yapılmış.
Emekli albay Esat Bey, posta kutularına bıraktığı bir bildiride, Işık Palas'ta "yönetimi devraldığını" belirtmiş. Darbe duyurusunu apartmanın girişine de asmış. Apartmanda kapalı devre televizyon yayını olmadığı için olay başka türlü duyurulamıyor, hoparlör tesisatı olmadığı için de Hasan Mutlucan'dan "Yine De Şahlanıyor Aman Kolbaşının Kır Atı" türküsü çalınamıyor.
Fakat herkes kendi dairesinde Ayten Alpman'ın "Bir Başkadır Benim Memleketim" şarkısını dinleyebilir. Sesini fazla açmamak, komşularını rahatsız etmemek şartıyla.
Yönetime el koyma nedeni, apartmanda kardeş kanı dökülmesi değil, albayımın mevcut bina yönetimini beğenmemesi... Kimsede "infial uyanmamış" olmasına da sinirleniyor.
Çünkü apartmanda elektrik ve su sık sık kesilmekte, çöpler toplanmamakta, ortalık silinip süpürülmemekte, bahçe de bakımsız kalmaktaymış.
Ecevit'in deyimiyle "hakemin düdüğü çalması" için gerekli bütün şartlar oluşmuş yani...
Albay da bildirisinde ilk icraatını şöyle özetlemiş: "Açılış ve yoklama...
Divan başkanı ve sekreter seçimi... Faaliyet raporunun okunması..."
Kenan Evren gibi "two weeks" içinde değil, hemen kolları sıvamış...
İşin en güzel yanı da, emekli albay Esat Bey'in darbe bildirisini "1971 Yönetimi" diye imzalaması!
1971-1973 döneminde apartman yönetimini kuran ve yürüten de oymuş... "Vazife şevkiyle" hareket ettiğini de özellikle belirtiyor.
Eski apartman yöneticisinin şapka giyip giymediği, üç kişilik eski yönetim kurulunun "kendi güvenliği" için kalorifer dairesinde gözetim altına alınıp alınmadığı, albayın apartman bahçesini işgal eden sokak kedileri için "zehirlemeyelim de besleyelim mi" deyip demediği bilinmiyor...
Albayın "634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nu geçici olarak yürürlükten kaldırıp kaldırmadığı öğrenilemedi.
Işık Palas'ın ne zaman demokrasiye döneceği ve yeni bir yönetici seçiminin ne zaman yapılacağı da merakla bekleniyor olmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA