Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Niçin adam olamadım?

Kaşarlanmış Babıali esnafı, sıkışınca "okuyucu mektuplarından" medet umar.
Bunların üçünü beşini ardarda yayınlayınca o gün köşeni de doldurmuş olursun.
Üstelik, yüz binlerce okur arasında toplasan beş kişinin mektubu "herkes seni okuyormuş" gibi bir hava yaratır. Toplam elli Aczmendi'nin görüntüsünü mümkün olduğu kadar yakın plan çekip televizyon haber bülteninde bandı ardarda on kere döndürünce "eyvah, bunlar çok kalabalık" sanısını uyandırdığın gibi...
Üstelik, ikide bir yerli yersiz okuyucu mektubu yayınlamak aynı zamanda patrona gizli bir mesaj da göndermektir: "Bak benim müşteri kitlem var, ona göre haa, kıymetimi bil!"
Üstelik, okurlarında "belki günün birinde benimkini de yayınlar, meşhur olurum, gazeteyi gösterip gösterip arkadaşlarıma hava atarım" umudunu da yeşertmiş, seni sürekli izlemelerini sağlamış olursun.
Bunların içinde hızını alamayıp, seyirciye yaltaklanan lumpen türkücülerin "beni sizler yarattınız, siz olmasaydınız ben bir hiçtim" yavesi gibi, "o kadar çok mektup geliyor ki her birinizle ayrı ayrı ilgilenemiyorum, sağ olun var olun" numarası yapanlar da vardır.
Elbette buna, usturuplu bir şekilde, "çıktığın ekstraları" da ekleyeceksin: "Canlarım benim, yarın akşam DandikTV kanalında tartışma programım, cumartesi günü Elazığ'da filanca kitabevinde imza günüm, önümüzdeki hafta da Kuala Lumpur'da konserim var, sağ olun var olun..."
Esnaftan yaşlıca biri geçen gün gene bir okuyucu mektubu yayınlamış...
Mektubu yazan, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'dan daha önemli birisi değil tabii. Vatandaş.
Ama "kafa" olarak köşe sahibiyle örtüşüyor, mektubun yayınlanma nedeni de bu.
Mektupçu vatandaş, uzun uzadıya, okullarda siyah önlüğün erdemini "esprili bir dille" anlatmış (mahkemelerde açılan hakaret davalarında savunma makamı genellikle böyle der, kaçış yoludur), siyah önlüğün ülkemize kazandırdığı değerleri sıralamış...
Bunların içinde demiryolları da var, metrobüs de, turizmde yatak sayısı da, sporda şiddet yasası da, ihracat artışı da, Uğur Mumcu da, Fazıl Say da, Bedia Akartürk de. Daha da aklınıza kim ve ne gelirse...
Vatandaş (ve dolayısıyla esnaftan o kalem leşkeri) demek istiyor ki, siyah önlüğün ne zararını gördünüz?
Faydası, ülkenin attığı dev adımlarmış.
Ben siyah önlük hiç giymedim ilkokulda.
Lisede de forma giymedim.
Galatasaray'dan benim gibi gelip geçen binlerce ve binlerce kişi de giymedi.
Evet, bir okul forması "teorik" olarak vardı (lacivert ceket, göğüs cebinde de o bildiğiniz sarı-kırmızı GS arması), alıp ya da diktirip de giyen hiçbir arkadaşımı hatırlamıyorum...
Tam tersine, okulda adı konulmamış bir "berduşluk modası" vardı ve herkes okul içinde en döküntü giysileriyle dolaşırdı! Hafta sonu "çıkınca" da en şık giyinmek üzere.
Yani diyeceğim, öğrenim hayatımızda önlük de forma da giyemedik, bu yüzden de adam olamadık gitti.
Üstelik becerip de bir giyebilseydik gayrı safi milli hasıla daha da artacaktı. Menderes devrinde bir önlük kaç lira, on lira falan mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA