Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Hiçbir şey değişmez

Muhalif basın zil taktı oynuyor. Bu da doğaldır. Fakat henüz "iktidar değişir" kartını açamıyorlar... Kolay kolay da açamazlar.
Öyleyse,yapılan yaygara "kıl koparma" düzeyinde kalmak zorundadır. İsteyen "mastürbasyon" da diyebilir.
Lafı onlar gibi döndürüp dolaştırmaya hiç gerek yok, açık konuşalım: Dört değil sekiz bakanın, on iki bakanın adı da yolsuzluğa karışsa, iktidar gitmez. Hükümet gidebilir, gerekirse Erdoğan bütün bakanları değiştirir (Menderes'in 1955 yılında yaptığı gibi), yeni bir hükümet kurar, bu gene bir AKP hükümeti olur.
Bu olup bitenler ne yerel seçimi etkiler, ne genel seçimi...
İstanbul'da Mustafa Sarıgül gene kaybeder. 2015 seçimini AKP gene kazanır.
Belki bir puan oynar sonuçlar, belki iki puan, belki hiç oynamaz.
"Cemaat"in bütün eylemi, "sarsmaktan" ibaret kalır. Sarsmak, yıkmak değildir. Hesaplar sandığa toslar. Son sözü sandık söyleyecektir.
Son tahlilde kimin kazançlı kimin kayıplı olduğu da toz duman yatıştıktan sonra daha iyi anlaşılacaktır: Cemaatle ilişkisi olan hiçkimse bir daha bakan olamayacak, cemaat mensubu hiçkimse bir daha milletvekili liselerine giremeyecektir!
Bütün ihvanını Sina çöllerinde kırdıracaksan, senin teşbihinle Firavun'un iki atına ok atmışsın ne fayda?
Bu kavgada "cemaat-mızmız liberaller- derin devlet" koalisyonu elindeki gizli güçleri kullanacak ama iktidar da açık ve legal gücünü, yaptırım gücünü... Kavgada yumruğu saymayacak.
Bizim tanıdığımız Erdoğan korkup pısacak adam değil.
Koalisyonun da "yolsuzluk iddiasından" başka üzerine oynayabileceği yumuşak karın yok!
O da seçmenin umurunda değildir.
Bunu üç ay sonra da göreceksiniz, bir buçuk yıl sonra da.
Bu numara tutsaydı 1994 yılında tutardı, Erdoğan'a "tapusuz gecekonducuların adayı" dediler, türlü tezvirat çıkardılar, İstanbul'a belediye reisi oldu.
Yanlış ata oynuyorlar. Eh, oynayabilecekleri başka at da yok.
Bizi ağzımızla değil başka yerimizle gülmeye sevkeden, eski Marksist yeni sözde liberallerin, hükümeti sarsmak uğruna şeriatçılarla işbirliğine gitmeleridir.
Bu da Türkiye'de hiçbir "şablonun" geçerli olmadığına en güzel örnektir.
Bir de Kılıçdaroğlu'nun hazin çırpınmaları tabii... Ben sizin yerinizde olsam, bu komedi filminin figüranlarını daha bir ilgiyle izlerim:
Taksim olayları patlak verince bir heves "vak'a mahalline" koşup parsa toplamaya kalkan ve nasihat alıp dönen Kılıçdaroğlu, son günlerin gelişmeleri üzerine de soluğu ABD Büyükelçiliği'nde almış. (Hazrette lisan misan nanay olduğu için Şafak Pavey tercümanlık yapıyor.)
Birlikte yemek yemeye on gün önce karar vermişler ama "yanlış anlaşılma ihtimaline karşılık bile" ertelememişler... Kılıçdaroğlu, "joker" olmaya mı heves ediyor?
Ricciardone, CHP'nin hiçbir şansının olmadığını ve olamayacağını bilmeyecek kadar mı gabidir?
Ne yediklerini gazeteler yazmadılar ama tabak tabak yemek ziyan olmuş, hamburgerciye gitselerdi daha ucuza gelirdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA