Bir yandan birbirlerini yiyorlar, bir yandan da abukluyorlar.
Bunların bir "sözcüsü" var... Yok, aklınıza gelen o gazete değil, gerçekten partinin sözcüsü.
Faik Öztrak diye bir adam, aynı zamanda saymakla tükenmez genel başkan yardımcılarından bir yardımcı...
Ankara'nın ünlü bürokrat ailesinin bir ferdi... Atadan dededen CHP'li... İliklerine kadar memur... Bu aile aynı zamanda, darbe dönemlerinde piyasaya çıkıp cunta hükümetlerine bakan vermekle de ünlüdür...
Bu adam her gün çıkıyor ve bir şeyler söylemiş olmak için bir şeyler söylüyor.
Nasıl olsa emekli memur gazeteleri de ağzının içine bakıyorlar. Tam sayfası hazır. Aynı gün Kılıçdaroğlu da konuştuysa, yarım sayfası hazır.
Devlet Bahçeli'nin "Ya Amerika Venezuela'daki gibi 'ben sizi tanımıyorum, Kılıçdaroğlu'nu kabul ediyorum' derse ne yapacağız" sözüne cevap vermek gereğini hissetmiş.
Demiş ki: "Sadece ABD değil bütün dünya bizi bilir. Bizim Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'nda emperyalizme attığımız tokadı..."
Sandık ki Türk ordusundan söz ediyor.
Ne hikmetse "PKK'ya atılan tokat" konusuna hiç girmemiş...
Sonra, lafın arkası şöyle gelmiş:
"...gücünü milletimizden alan Kuva-yı Milliye'cilerimizin partisi olduğumuzu çok iyi bilirler."
Meğerse CHP'den söz edermiş.

*** Hayır, bilmez. Dünya ne Sakarya'yı bilir, ne Dumlupınar'ı, ne de sizin partinizi.
Tarihe meraklı olanlar "Greco-Turkish war" diye bir şey duymuşlardır ama ayrıntılarını bilmezler.
Kaldı ki sizin partinizin değildir o zaferler. Ne Sakarya ne de Dumlupınar zamanında ortada CHP diye bir şey yoktu.
CHP, Kuva-yı Milliye'nin partisi değildir.
Kuva-yı Milliye'nin içinde sarıklı din adamları da vardı, "İstanbul'da esir olan padişahı" kurtarmaya çalışanlar da (deyim Mustafa Kemal Paşa'ya aittir), ordu diktasına direnenler de.
CHP, bütün bu geniş koalisyon içinde yalnızca bir fraksiyonun, "eski İttihatçı subay ve sivil memurların" partisidir.
CHP, savaş biter bitmez bütün bu geniş cepheye el koymuş ve diğer fraksiyonları tasfiye etmiştir.
Savaşı CHP kazanmış gibi gösterilmiştir, tıpkı savaşın Yunanistan'a karşı değil "yedi düvele karşı" kazanılmış gösterildiği gibi. (Sovyet altınlarını, Fransız toplarını nereye sakladınız?)
Sakarya'yı da Dumlupınar'ı da "düzenli ordu" kazanmıştır, düzenli ordu da sizin babanızın malı değildir.
Beşparmak Dağları'ndan Ecevit'e pay çıkaran da, Kıbrıs'ta kırk beş yıldır süren çözümsüzlükte Ecevit'in payını tartışmak zorundadır. *** Ama, ona bakarsanız, bunların genel başkanı da "Atatürk'ün Köy Enstitüleri'ni kurarak işe başladığını" sanıyor!