Yarın 12 Mart... "İstiklal Marşı' nın Büyük Millet Meclisi' nde kabulünün 85. yıldönümü" yani.
"İstiklali Tam Türkiye", yani "Tam Bağımsız Türkiye" şiarıyla yola çıkan gençlere, aydınlara reva görülen uygulamalarla, İstiklal Marşı'nın doğum günü aynı güne denk geliyor ne hazin çelişki.
Pas geçerler
Yarın muhtemelen 12 Mart üzerine epey yazı çıkar, epey tartışma yapılır her bir yerde. Milli marşımızın sözlerini yazan Mehmet Akif Ersoy ise arada kaynar.
O yine es geçilir, pas geçilir, unutulur.
İnanmış adam
Oysa tam yeri, tam zamanı şimdi. Ve Akif'i anmak bir boyun borcu sanki.
Kendisiyle çok farklı bir dünya görüşüne sahip olan Nazım Hikmet dahi Kurtuluş Savaşı Destanı'nın bir yerinde "Akif inanmış adam, büyük şair" diyerek bahseder ondan.
Yaşadığı devir
Bir başka usta Mehmet Kaplan ise çok daha ileri götürür ona övgüyü ve şöyle anlatır; "Türk edebiyatında onun kadar içinde yaşadığı devri, bütün teferruatı ile gören ve gösteren başka bir şair yoktur."
Hal ve istikbal
Gerçekten de böyle bir gücü hissedersiniz onu okuyunca. Örneğin Safahat'a göz atın; sokak, ev, kulübe, saray, meyhane, cami, köy, şehir, fakir, zengin, dindar, dinsiz, cılız, pehlivan, korkak, kahraman, halk, yüksek tabaka, münevver, cahil, yerli yabancı, Avrupa, Asya, ticaret, siyaset, harp, sulh, şehircilik, köycülük, mazi, hali ve istikbal her şey her şey girer onun anlatımına. Anlatmaya devam edelim bu koca şairi. Mesela diyelim ki; sürükleyici, akıcı, hiçbir pürüzü olmayan, sade, tatlı bir üslup. Bir anlamda Aruz vezniyle resim yapıyor denebilir.
Yerlidir, bize hastır
Akif' in şiirinde konular, karakterler, tasvirler hep yerlidir, bize hastır.
O, bize has olanı aramış, bulmuş ve eserlerine malzeme yapmıştır. Onun şiirlerinde buram buram bizim insanımız, bizim problemlerimiz, bizim dertlerimiz, bizim inançlarımız, bizim karakterlerimiz, bizim tarihimiz, bizim örf ve adetlerimiz kısacası bütün yönlerimizle biz vardır.