Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

İnsan bir durur, düşünür!

Sosyal medya sağ olsun, bir gerçek kafamıza dank etti...
Meğer bu ülkede başkalarının hiçbir şey bilmediğine, kendisinin ise her şeyi bildiğine inanan insan ne çokmuş!
Şimdi aynı kafayla "Olimpiyatları neden alamadık?" veya "Olimpiyatları alabilir miydik?" tartışmalarına girdiler. Tabii biraz da "oh, olsun!" havasındalar.
İyi de, insan hiç değilse iki dakika durur, düşünür, mantık ve bilgi zincirine bağlı kalmaya özen gösterir, değil mi?
Ama nerde!
Tek dertleri iddialaşmak!

***

Neymiş! Olimpiyatları alamayışımızın nedeni "demokrasi eksikliği"ymiş...
Keşke böyle bir olimpiyat kriteri olsaydı!
Fakat yok!
Öyle olsa, Güney Kore bir "ara rejim" yaşarken 1988 Olimpiyatları'nı Seul'e vermezlerdi.
Öyle olsa, Çin ordusu işgali altında tuttuğu Tibet'te operasyon yaparken, Uygur bölgesinde devlet terörü estirirken 2008 Olimpiyatlarını Pekin'e verdiklerini göğüslerini gererek ilan etmezlerdi.
Liste böyle uzar gider!
Bilen bilir, spor seçkinleri ve güçlü sponsor ağları demokrasiyi falan pek önemsemezler.
***

Elbette olimpiyat tercihleri boğazına kadar siyasete bulaşmıştır. Ama nasıl?
Cevabı aslında biliyoruz: Global kapitalizmin çıkarlarını desteklemek için.
Mesela Çin kapalı komünist ekonomiden demokrasisiz kapitalizme geçiş sancıları yaşıyorsa, bu fırsat kaçırılmaz ve olimpiyat Pekin'e gider.
Şimdi 2020'nin Tokyo'ya gitmesini de böyle ele almak daha doğru olur.
Global kapitalizmin "merkez"inin Uzakdoğu'daki esas ve uysal müttefiki Japonya'dır ve bu ülkenin içine girdiği ekonomik durgunluktan çıkması için 2020 ile el uzatılmıştır.
***

Bu noktada, Tokyo Belediye Başkanı'nın daha nisan ayında yaptığı açıklamayı hatırlatmak isterim.
Ne demişti Tokyo Belediye Başkanı! "İslam ülkelerinde tek ortak şey Allah ve birbirleriyle kavga etmekten başka bir şey bilmiyorlar. Müslüman bir ülkede olimpiyatlar düzgün yapılamaz."
Eh, şimdi bizim şeyhliği kendinden menkul pek demokrat (!) olimpiyat yorumcularımıza soruyorum...
Olimpiyat komitesi gerçekten ırkçılığa karşı ve demokrat olsa, bu zihniyete sahip bir belediyeye olimpiyat düzenleme hakkı verilir miydi?
Ah, pardon, pardon! Bir an için siz "beyaz Türkler"in de Tokyo Belediye Başkanı'yla aynı zihniyette olduğunuzu unuttum, böyle saf saf soruyorum!
***

Neyse...
Geçelim buraları artık! Önümüzdeki "maçlara" bakalım!
Konuya çok daha yakından eğilmek isteyen okurlarıma Kaan Ark'ın Habertürk'te yayımlanan "Türk'ün Sporla İmtihanı" başlıklı dört yazısını okumalarını tavsiye ediyorum.
Merak edene de şunu belirteyim: Ben öyle olimpiyatların ruhuna falan inananlardan değilim.
Fakat ne yalan söylemeli; 2020 İstanbul ülkemizde spor bilincinin gelişip yerleşmesi için büyük bir fırsattı, kaçtı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA